"Bu sınıfta da yok Emir. Ya merak ediyorum. Biz niye dokuzlardan birini arıyoruz?"
Paranoyak diyin, deli diyin, saplantılı diyin, sapık diyin. Ne derseniz diyin, ama aklıma çok takıldı. Dünden beri o bebeyi düşünüyorum. O çok... Garip.
En azından sınıfını bulabilirim diye Koray'ı yanıma aldım, ve ilk teneffüsümü onu aramaya harcadım.
Bartu ve Bora'yı sattın mı diye düşünebilirsiniz. Hayır. Sadeceeee, kişisel bir şeye onları bulaştırmak istemiyorum. Ayrıca ciddi ciddi sapık olduğumu düşünüp benimle dalga geçerler.
"Tüm dokuzuncu sınıflara baktık. Yok işte. Dokuz değil de on olmasın Emir? Sen emin misin dokuz olduğuna?"
O çocuğun dokuz olduğunu bile gerçekçi bulmuyorum. On olamaz.
Gerçi... Bu ihtimali hiç göz önünde bulundurmadım."Sanmıyorum. Dokuz olması lazım."
Teneffüsün bittiğini bildiren zil çalmıştı artık.
"Sınıfa gidelim Emir. Ders Yeliz hocanın. Bir saniye geç kalırsak puan kırıyor manyak karı."Onu başımla onayladıktan sonra kendi sınıfımıza ilerledik. 11-D.
♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦
Plan devrede. Üçüncü dersi ektik ve soyunma odasının dolaplarından birindeyim...
Malesef bu görev için aramızda daha uygun biri yok. Bora bu dolaba sığmazdı. Bartu ise... Dolaplarda kilit sistemi olmamasına rağmen kilitli kalabilirdi.
Odadaki tek boş olan dolap köşedeydi. Yani bu rakunu her açıdan görebileceğim anlamına gelir.
Yaklaşık on dakikadır dolaptayım ve bir elimde telefonla Bora ve Bartu'nun bana haber vermesini bekliyorum.
Onlar spor salonunda soyunma odalarını görebilecekleri bir yere yerleştiler.
"Bu kötü bir fikirdi."
"Kabul etmeden önce düşünücektin Emir."
"Amk 30cm lik dolaptayım. Bunu nerden tahmin edebilirim? Ayrıca Bartu nerde?"
"Kantine gitti."
"Nee?! O zaman bir bok yapmamış oluyor. O salağa para filan vermem ben."
"Şşt içeri biri geliyor. Sessiz ol. Ve o mu bak."
"Anlaşıldı."
Telefonu bu görev için iki bininci kapayışımdı herhalde. Herkes şühpeli olduğundan içeri giren her öğrenci için tetikte oluyorduk. Hatta içlerinden biri benim bulunduğum dolabı açtı. Birkaç saniye bakıştıktan sonra geri kapamıştı. Çok garip bir andı...Odanın kapısının açılma ve kapanma sesini duydum. Biri girmişti içeri. Kapı görüş alanıma girmediğinden yüzünü göremedim.
Adım sesleri giderek yaklaşıyor. Gördüm onu. Ama arkası dönük yüzünü göremiyorum. Hemen atlamanın yanlış olacağını bildiğimden ne yapacağını biraz bekledim.
Hala arkası dönüktü. Karşımda duran dolaplara bakıyordu. Kafasını kapıya çevirdikten sonra tekrar dolapları süzmeye başladı. En sonunda hemen karşımdaki dolabın kapağını usulca açtı. Hareketleri şüpheli olsa da kendi dolabı olabilirdi.
Dolaptan bir tişört aldı. Aynı sessizlikle kapadı ve bir yandaki dolabı açtı bu sefer.
Biliyordum. Rakun bu.
Derin bir nefes alarak dolaptan çıktım. Rakun dolap kapağının sesini duymasıyla dondu kaldı.
"Arkanı dön."
Hala hareket etmiyordu."Arkanı dön dedim! Hırsız sensin dime?!"
Bağırınca yerinden sıçradı. Arkasını döndü yavaşç- Bir dakika. nE?
"Uzay?"
"Özür dilerim."
Elindeki tişörtü yere fırlatıp kapıya doğru atağa geçince ondan önce davranıp kapının önüne geçtim."Neden milletin eşyalarını çalıyorsun?"
"Çekil kapıdan."
Bana değil yere bakarak konuşuyordu."Bana bak!"
Kafasını kaldırdığında dünkü o bomboş ifadeyi gördüm. Tek fark vardı. Gözleri dolmuştu."Özür dilerim."
Sesi titriyordu."Neden çalıyorsun?"
Cevap vermedi.
"Tamam, söyleme."Aklıma bir şey geldi.
"Seninle bir anlaşma yapalım. Çaldığın her şeyi geri getirmen karşılığında kimseye bir şey söylemicem."Bana anlamsız gözlerle bakıyordu.
'Bunu neden yapasın ki' der gibi.
Ben de bilmiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⭐Üç Silahşörler⭐
Teen Fiction✴Tilkiden pandaya, tilkiden pandaya... Cevap ver panda. ✳Pandadan tilkiye, dinliyorum tilki. ◼Gerizekalı mısın Bartu, panda benim. Sen kedisin. ✳Ne!! Kedi filan değilim ben. Kartal olmak istiyorum. ✴LAN SALAKLAR İSİM KULLANMAYACAKTIK?!?! ♦Eeee, yanl...