🔒Rakun🔓

85 15 140
                                    

Hala tepede laflayan ikilinin yanına çıktım. Bora versene sigarayı der gibi bana bakıyordu.

"Az önce bizim okuldan birini prezervatif alırken gördüm."

İkisi de bana anlamaz şekilde bakıyordu.
"Eeee?"

Yanlarına yerleşirken paketi de Bora'ya uzattım.
"Ne demek eee??"

"Kanka senin yok diye milletin de cinsel hayatı olmayacak değil."

"Olay o değil zaten. Birinci sınıflardan olduğuna yemin edebilirim."

Bartu kafasını cips paketinden kaldırıp nihayet gerçek dünyaya dönmüştü. Bora'ya baktı.
"Şu yeni nesil de amma hızlı yaw."

Bora'da onu kafasıyla onayladı.
"Hiç edep adap kalmamış."

Bunlar yine gençken okula dinazorlarla savaşarak giden dedeler gibi konuşmaya başladı.
"Oğlum bu normal mi sizce?"

"Başımıza rehberlikçi mi çıktın Emir? Boşver işte. Kıskanma bu kadar."

"Ne kıskanması be. Ben sadece böyle şeylerin yaşında olmasını uygun buluyorum."

Sözümü bitirir bitirmez kulağımı bir Bartu ciyaklaması doldurdu. "AAaaaaay. Kesin sesinizi bakirler. Şu an mutluyum ve tartışma istemiyorum. Zaten beden dersinden hala canım yanıyor."

Tartışmıyorduk ama kedinin durup dururken yükselmelerine alışkınız biz. Siz de alışın.
"Öpim de geçsin."

Şu anda konuşmamız gereken şeyin bu olmadığını fark edince konuyu dağıttım.
"Neyse ne ya. Plan yapmamız gerek. Aklınızda bir şey var mı?"

Bora, paketteki sigaradan bir tanesini almış yakıyordu bile.
"İlk hangi aralıklarda eşyaların çalındığını bulmamız lazım. Ona göre de pusu kurarız."

Bizim konuşmamıza bile gerek kalmadan Bora işi halletmişti bile. Bizden daha zeki, kabul.
"Kanka arada bize de şans ver."

"Ay zeki erkek eridm."
Bartu bayılıyormuş gibi yaparak Bora'nun diğer yanında olan sigara paketini kapmaya çalışırken aşırı zeki arkadaşımız paketi ondan önce almıştı bile. Boşta kalan eliyle de Bartu'nun kafasına vurdu.

"İçemezsin dedim gerizekalı."

"Ühü..."

♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦

Bu günkü öğle arasını, eşyaları çalınan öğrencilerle röportaj yaparak geçirdik. Söylenenlere göre eşyalar dördüncü dersten önceki teneffüste yerlerinden kayboluyorlardı. Daha geç fark edenler de oluyor elbet ama en erken bu vakitte fark ediliyor. Rakunu bulmamız için yeter de artar bile. Bu ismi Bartu koydu hırsıza.

"Yapılacak şey belli. Yarın üçüncü dersi ekiyoruz. Ve planı uyguluyoruz."

"Yarın üçüncü derste ne var?"

"Almanca."

"Öğk. Bence de ekelim."

Aranın bittiğini bildiren zil çalmıştı. Bizde laflayarak sınıfımıza ilerliyorduk. İkisinin biraz arkasında kalıyordum. Merdivenleri çıkmayı bitirdiğim sırada yandan gelen birinin bana çarptığını hissettim. Bakınırken onun olduğunu gördüm. Marketteki çocuk.

Bir özür beklerdim ama sadece bana bakıyordu, ben de ona. Neredeyse gözbebeği görünmeyecek kadar siyah gözleri fazla duygusuzdu, gözünü de kırpmaması beni biraz ürküttü. Bakışmamızı bitiren, merdivenin aşağısındaki çocuktu.

"Uzay hadi. Geç kalıcaz."

Benden gözlerini ayırarak aşağı inmeye başladı. Arkadaşına ulaşınca da birlikte gözden kayboldular.

Demek adı Uzay...

Omuzumda bir el hissetmemle onların gittiği yönden gözlerimi ayırdım.

"Zil çaldı, hadi sınıfına."

♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦

    Uzay

♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦    Uzay

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
⭐Üç Silahşörler⭐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin