❤Platonik❤

72 16 74
                                    

"Bora, beş saniye içinde şu direğe ulaşamayan ne olsun?"

Bora'nın evine yaylana yaylana giderken bir yandan da ikisinin saçma iddalaşmalarını dinliyordum.

"Gay olsun."

"Kabul."
Bunu der demez elektrik direğine doğru koşmaya başladı Bartu.

Bora'ya döndüm.
"Şununla şöyle iddalara girme. Sakatlanacak salak kedi."

İyice uzaklaşan Bartu'ya baktı.
"Biliyorum ama benim için saçma şeyler yapması hoşuma gidiyor. Küçük bir çocuk gibi."

Bora'yı anlamak bazı konularda çok zor. Okulda yeterince popüler olmasına rağmen basketbol takımıyla değil de bizimle takılması bunlardan biri. Ya da Bartu'ya karşı neden bu kadar koruyucu oluşu.

Bora uzakta kalan ve hala koşmakta olan kedisine seslendi.
"Beş saniye dolalı çok oldu Bartu. Artık gaysin."

Bartu duraksayıp arkasına döndü.
"AMAA YAAAAĞ."

Onun bu hallerine ikimiz de gülüo geçtik. Bir idda ile gay olunmayacağını herkes bilir çünkü.

Bartu olduğu yerde durduğundan çok geçmeden yürüyerek ona ulaşmaştık.

Laflaya laflaya Bora'nın evine sonunda gelebilmiştik.

Aynı anda çantalarımızı koltuğun yanına fırlatmıştık.

"Film filan mı izlesek?"

"Ondan önce aburcubur."
Bartu mutfağı kurcalamak için aramızdan ayrıldı.

"Şu rakun işini napıcaz?"

Uzay'a aramızda kalıcağına dair söz vermiştim. Öyle de olacaktı. Ama tam olarak ne yapacağımı bilmiyordum. Bizimkilere bahsetmicektim. Bize bu teklifi sunan çocuğa Uzay'dan aldıklarımı vericek ve sahiplerine ulaştırmasını isticektim. Kimsenin haberi olmadan bu konuyu da kapayacaktım. Parayı almayı da düşünmüyordum çünkü bu kendimi suçlu hissettirirdi.

"Bence daha fazla uğraşmayalım. Bulamadık diyelim işte. Zamanı boşa harcamaya gerek yok."
Yalan söylediğimden kötü hissediyorum ama böylesi daha iyi gibi. Uzay'ın adının okulda hırsız diye yayılmasını ve kötü muhamele görmesini istemiyorum. Onunla bu konu hakkında da ayrı olarak konuşmam lazım. Neden çaldığıyla ilgili.

"Sanırım haklısın."

"AAAAAAA."
Mutfaktan gelen sesle ikimiz de irkildik.

"Düştü galiba."
Bakmak için ayaklandığımda Bora benden hızlıydı.

"Sen otur. Ben ilgilenirim."

♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦

*Bora'nın gözünden*

Aceleyle mutfağa girdim.

"Bora yardım eeeet."
Buzdolabının önünde eğilen Bartu'ya baktım.

"Ne oldu?"
Kafasını ordan kaldırıp sulu gözlerle bana baktı.

"Tokyo Ghoul'lu rozetim buzdolabının altına kaçtı."

Beni gereksiz yere endişelendirse de biraz olsun rahatlamıştım.
"Bunun için mi bağırdın gerizekalı."

"Eveeet. Balkondan aşağı düşen mandal gibi hissettim altına kaçınca. Yapacak bir şeyi kalmamış ve umutsuz..."

İç çekip onunla beraber ben de eğildim.
"Ne tarafta."

"Kenarda olması lazım."
Onun gösterdiği yere baktığımda karanlık da olsa parlayan bir şey görmüştüm.

"Gördüm. Bekle."
Zorlukla tek parmağımı buzdolabının altına soktum. Elimin girmesi imkansızdı.

Parmağımın ucuna değdiğini hissettiğimde onu kendime doğru ittirmeye başladım.

"Buldun mu?"

"Bekle biraz."

"Buldun mu? Buldun mu?"

"Lan beklesene."

Uzun uğraşlar sonucunda ittirip çıkarabilmiştim.
Bartu, daha ben rozeti göremeden kaptı yerde.

"Ehehehehehhehehehee."
Bu sanırım bir sevinç belirtisi.
Rozete sarılan birini ilk defa görüyorum.

Rozeti cebine attı ve birlikte ayağa kalktık. Kalkar kalkmaz kollarıyla sararak bana sarıldı.

"Çoooook teşekkürler."

"Dünya'yı kurtarmadım ya."

"Benim dünyamı kurtardın o zaman."
Daha fazla sarılmasına izin vermeyerek ondan ayrıldım.

"Hadi salona."
Bunu neden yaptığımı sorabilirsiniz. Üzgünüm ama ben uzaktan sevmeye çalışıyorum. Yıllardır yaptığım gibi. Bartu'yu zora sokmak isteyeceğim en son şey. Böylesi herkes için daha iyi.

⭐Üç Silahşörler⭐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin