Yeni bir güne daha gözümü açmamı sağlayan her zaman ki gibi alarm değil de telefonumun çalmasıydı. "Anneeemm" yazısını görmemle aramayı kabul etdim ve uykulu bir o kadar da hasta sesimle "Alo" dedim.
"Günaydın güzel kızım. Sesin neden kötü geliyor? "
"Günaydın annem. Sanırım dün yağmurda kaldığım için hastalanmışım hem regl dönemimdeyim ya o yüzden hastalandım yoksa kolay kolay hastalanmam biliyorsun. Neyse ben çay falan içerim geçer sen çok düşünme. Ee sen neden aramıştın?"
"Kızım Esra teyzen var ya hani kemoterapideki arkadaşım. Hah işte onla bu gün sana gelmek istiyorduk da müsaitsen gelelim diye sorucaktım "
"Ay anne bu şimdi mi söylenir şimdi ben siz gelene kadar tüm evi nasıl temizliyim. Ay bi de bunun keki var, böreği var"
"Kızım nolucak biz bizeyiz zaten. Bir gün de evi temizlemeyi ver "
" Tamam anne saat kaçta gelicekseniz önceden haber ver de üstümü başımı düzelteyim bari "
" Tamam kızım. Hadi kolay gelsin sana "
Telefonu kapattıktan sonra hemen bonyaya geçtim ve işlerimi halledip çıktım. Ah ben size kendimi tanıtmayı unutdum. Ben Melek . 26 yaşında özel bir şirketde muhasebe müdürü olarak çalışıyorum. İstanbulda kendi evimde tek yaşıyorum ama ailemle de sık sık görüşüyorum. Demin konuştuğum annem Sevildi. Kendisi tontişmi tontiş biriydi. 4 yıl önce kanser denilen illete yakalandı ve 2 yıl boyunca kemoterapi almak zorunda kaldı. Ama sonunda onu yendi ve şimdi sapasağlam. Esra teyze de onun ordan arkadaşıydı. O zamandan beri aralarındaki bağ hiç kopmamıştı. Esra teyzeyi arada annemlere gitdiğimde görüyordum ve gerçekten çok samimi ,tatlı bir kadındı.Pijamalarımla mutfağa geçtim ve sabah siyah çaylarımdan orman meyveli olanını seçip bir bardağa koydum. Kaynamış suyu da bardağa döktükten sonra telefonumu da alıp mutfak sandalyelerinden birinde oturdum. Sabah maillerimi kontrol etmek kendime çay hazırlamaktan sonra yaptığım şeydi. Bu gün evdeydim çünki yıllık izine çıkmıştım. Ve sanırım önümüzdeki 20 gün de evde olucaktım. Çayımı bitirdikten sonra temizlik için siyah tayt ve oversize siyah bir t-shirt giydim ve kolları sıvadım. Evime en yakın arkadaşım gelse bile ondan önce dip köşe temizlik yapardım. Neden bilmiyorum ama küçüklükten gelen takıntılarımdan biriydi. Diğeriyse çaydı. Çay içmek benim en büyük tutkumdu. Mutfakta 3 dolap çaylarla doluydu.
2 saatten sonra evi temizlemeyi bitirmiştim ve karnımın ağrısı kendini yavaştan belli etmeye başlamıştı. Kendimi kirli hissettiğim için ve sıcak suyun karınımın ağrısına iyi geldiğini bildiğim için sıcak bir duş almak için bonyaya gitdim. Üstümdekileri kirli sepetine atdım ve kendimi sıcak suyun huzurlu kollarına bıraktım. Yarım saat sonra duştan çıktım ve saçlarımı saç kurutma makinesiyle kurutdum. Ama benim kıvırcık ve bir o kadar da asi saçlarım aslan yelesi gibi durduğu için saçlarımı düzleştirmeyi de ihmal etmedim. Annemin akşam saat 6da geleceklerini bildiren mesajını gördükten sonra biraz müzik arası iyi gelir diye düşündüm ve çalışma odama geçtim.
En sevdiğim grup olan PERDENİN ARDINDAKİLER'in şarkılarından oluşan play listimi höparlöre bağladım ve koltuğa uzanarak huzuru kucakladım. Bu şarkıları her dinlediğimde içimde ayrı ayrı duygular yeşeriyordu. Her defasında ayrı bir hiss uyanıyordu içimde. Ruha dokunan şarkılardı bunlar. Ve benim gibi duygulardan anlamayan biri için garip bir şeydi bu . Belki de bu yüzden bu kadar aşıktım bu grupa. Bilemiyordum. Ankarayla bozuşuruz şarkısı kulaklarıma dolduğunda gözlerimin dolduğunu hissettim. Maziyi hatırlamak istemedim ama elimden de hiç bir şey gelmiyordu. İnatla aklıma doluyordu geçmiş. Bu kadar yeter dedim ve müziği kapatdım. Saatin 2 okduğunu gördüm ve mutfağa gidip kendime tost yaptım. Pek iyi beslendiğim söylenemezdi. Akşam için kek ve kıymalı börek yapmak kararını aldım.
Bir saat sonra keki hazırlamış ve fırına koymuştum. Kek fırından çıkmıştı ve çıktıktan sonra böreği fırına verdim ve apartmanın yanındaki markete gidip bir kaç içecek ve en sevdiyim kinder çikolatalardan fazla fazla alıp eve geldim. O kadar oyalanmışım ki 1 saatin nasıl geçtiğini anlamamışım. Üzerimdeki duştan sonra giydiğim pijamaları değiştirdim ve yerine mavi bir mom jean ve siyah gömlek giyindim. Saçım zaten kısaydı ve düzleştirmiştim. O yüzden tarayıp olduğu gibi bıraktım. Göz altlarıma biraz kapatıcı uyguladım. Ne de olsa hastaydım ve insanların karşısına zombi gibi çıkamazdım. En sevdiğim kısım olan kirpiklerime rimel ve dudaklarıma parlatıcı sürme etaplarını de bitirdikten sonra annemi aradım.
"Alo anne yoldamısınız?"
" Kızım bizi Esranın oğlu bırakacakta sen ona yolu tarif eder misin ben şimdi yanlış tarif ederim kayboluruz "
" Anne inşallah aklında düşündüğüm gibi şeyler yoktur bak valla bozuşuruz ona göre . Neyse sen ver telefonu ben sen gelince sorarım hesabını "
Sert ve karizmatik bir ses "Alo " dedi. Kendimi toparlayıp ben de cevap verdim:
"Alo. Siz bana nerde olduğunuzu tarif eder misiniz ben de yolu size anlatayım"
"Şu an bir çocuk parkının yanındayız ve yan tarafta bir ilkokul var"
"Şey siz çocuk parkının yanındaki yoldan dümdüz devam edin 100 metre falan ve karşınıza büyük bir market çıkacak. Siz annemleri oraya bırakın ben de iniyorum hemen onları karşılamak için"
" Peki. Teşekkürler"
Dedi ve telefonu anneme verdi. Annem bir şey söylemeden kapattı. Tamam buraya daha 1 ay oldu taşınalı ama anne yani yuh . İnsan kızının evinin yerini tarif edemez mi ya. Telefonumu aldım ve portmanto da olan Nike ayakkabılarımdan siyah Jordan'ı ayağıma geçirip çıktım. Asansörle aşağıya inip markete doğru yürüdüm. Markete yaklaştığımda annemi,Esra teyzeyi ve sanırım onun oğlu olan 1.90 gibi bir boyda olan siyah bir takım elbiseli adamı gördüm. Sanırım annem hala beni fark etmemişti.
"Merhaba anne. Hoş geldin Esra teyze."-ve oğluyla da baş selamı verip el ele sıkıştık. Yakından daha da yakışıklıydı ama biraz sert bakışları vardı. "Aşk olsun anne insan kızının evinin yerini nasıl bilemez."
"Kızım yeni taşındın ya hani ben de bir kez geldim onu da sen getirdin. Napayım yaşlılık işte unutuvermişim"
"Tamam anne affetdim. Esra teyzeciğim nasılsınız"
"İyiyim kızım seni sormalı. Son gördüğümden sonra daha güzelleşmişsin. Maşallah tü tü tü"
"Teşekkürler Esra teyzeciğim"
"Bu da oğlum Polat"
"Memnum oldum. Ben de Melek"
"Ben de memnun oldum" dedi ve hafifçe gülümsedi. Cidden sesi çok karizmatikti ve sanırım gamzesi vardı. Güzeldi yani adam ne diyeyim
"Neyse oğlum sen zahmet etme Melek kızımız bırakır bizi sonra. Görüşürüz paşam"
"Tamam anne. Görüşürüz Sevil teyze. İyi günler size de" dedi ve bana baktıktan sonra arabasına doğru yürüyüp ordan uzaklaştı. Ben de annemgile döndüm ve "Ee hanımlar hadi ne bekliyorsunuz yukarı dedikoduya" dedim ve gülerek eve geçtik ........Umarım beğenmişsinizdir. Görüşmek üzere 🤍🖤