Medya Laito (Raito) Sakamaki.
Yavaşça kızıla dönen gözlerim, buna eşlik eden hızlandıkça hızlanan ayaklarım..
Anında arkadan kaçan iki kurtta öldü. Bense elimdeki kılıcı aşağı yukarı sallayarak tekrardan kaleme çevirdim. Sakin bir şekilde yere attığım çantamı aldım. Tekrardan olması gereken yere yerleştirmenin ardından azda olsa güvende hissetmiştim. Burada yaşanan şeyleri sadece Laito görmüştü? Aslında onunda aldığı ağır yaralara bakarak baygın olduğunu söyleyebilirim. Şimdi vereceğim karar oldukça önemli olacak. Ya gidip Laito' yu bizim Mukamilerin yanına götüreceğim. Ya da Sakamakilerin malikanesine?
Eğer Sakamakilerin malikanesine gidersem başıma gelecek olayları düşünemiyorum. Ama bir yandan da Laito' yu bırakmam gereken yer orası bunu da net bir şekilde biliyorum. Hayatımda ikilemde kaldığım anlardan biri olduğum bu vakit, Laito' nun azda olsa kendine gelmesiyle son bulmuştu. Artık mecburum. Bana bakan gözler açık ve net bir şekilde sarsılmıştı. Yerde kendini toplarken ayaklanmıştı. Ama kolunda ki derin ısırığı görebiliyordum. Ne kadar da garip vampir olduğundan hemen iyileşeceğini düşünmüştüm. Ama kolu hala yaralı?
Garip bir şekilde sorumluluk bilinci hissederken hızlıca Laito' ya doğru ilerledim. Ayağa kalkmasına yardım ettikten sonra kolunun yeni iyileştiğini gördüm. Artık onun yürümesine yardım etmeme gerek yok? Evine de kendisi gidebilir yani tam burada yollarımız ayrılıyor. Laito'nun omzunda olan kolumu geri çektim. Bana anlamsızca bakarken hala anlamamıştım. Ne oldu?
- Bir şey mi oldu, Laito-kun?
- Hayır. Ama hafızanı geri alman güzel.
Hmm, mesele buydu? Hayır. Daha başka bir nedenin ortada olduğuna eminim ama buna rağmen susacak mı? Yanından gitmeye hazırdım. Bu yüzden adımlarımı yola doğru giden tarafa attım. Ama kısa bir sürenin ardından durduruldum.
- Başka kim biliyor?
- Neyi?
Kafamı çevirerek ona baktığım zamandı.
- Hafızan. Bir tek bana söyledin! Hiç bir paniğin yok mu?
- Hayır. Yok. Seni tanıyorum. Eğer gidip başkalarına söylesen bile bir nedenin olur. Benim her hangi birine söylemediğimi kullan. Benim söyleyeceğim zamana kadar bir koz olarak kullan.
Elini kolumdan çekti. Bense ağaçlara dönük vücudumu ona çevirdim. Artık tamamıyla bir birimize dönüktük. Şimdi bir kez daha bakıyorum da üstü berbat durumda..
- Söyleyeceğin bir şey yok mu? Her hangi bir şey?
- Yok.
- Bilmen gerekir ki uzun bir zaman boyunca görüşemeyeceğiz bu yüzden söylemen iyi olur.
Üzerini silkeleyerek en azından kendini tozdan arındırmaya çalışıyordu. Kırmızıya dönük kahverengi saçlar aniden hareket etti.
- Bana niye yardım ettin?
Ah, bu..?
- Sanırım yardım etmeseydim? Kendimi kötü hissederdim?
Evet. Tek nedeni bu. Benden önce gözden kayboldu. Cidden oldukça tuhaf ve gizemli bir karakterin var. Ama şimdilik senin benim dediğim gibi bunu bir sır olarak saklayacağına eminim. Bende hızlı bir şekilde olduğum ortamdan uzaklaştım. Bunun nedeni bu kurtların bir yaratıcısı olması. Beni burada kendi yaptıkları kurtları öldürmüş bir şekilde bulurlarsa eminim ki pekte hoş olmaz.
Kendimi hızlıca Mukamilerin malikanesine ışınlandım. Artık gerçekten de melez güçlerini kullanabiliyorum. Ama genede merak ediyorum. Neden bu evde ve bu durumdayım?
Babam beni bilerek buraya gönderdi. Bundan da oldukça emin olduğuma göre ne yapmalıyım? Sakince odamda yatağımda uzanıyordum. Evet önceliğin Yui' yi bulmak bu yüzden şimdilik bunları boş verebilirsin. Araştırmaya cidden kamera kayıtları ile mi başlamalıyım? Yarın oldukça meşgul olacağım gibi.. Ama şimdi uzun bir rüyada sakince uyumak istiyorum. Bunun mümkün olmayacağını bilsem de sadece istediğim şeyi bir dilek olarak dileğe biliyorum. Ne de olsa bu engellenemez.
Akira'nın Anısı:
Ah, rüyalarımda bu tür şeyler görmek artık çok mu normal? Bir aynanın karşısında kendime bakıyordum. Ne kadarda özenli bir şekilde hazırlanmıştım. Bir davete mi gidiyorum?
Kendimce odanın etrafına bakarken camdan dışarısı net bir şekilde akşam olduğunu bana gösteriyordu. Yıldızlar göze çarpan parlaklıkta göz alırken bende kendime bakıyordum. Kapının tıklanması ile artık dikkatli bir şekilde yaşanan şeyleri ve kişileri incelemeye başlamalıydım. Bundan eminim.
- Gir, lütfen.
Kapı aralıkta olsa açılmış ve gözlerim kamaşmıştı.
- Bir an hiç gelmeyeceksin sandım. Ama hala süsleniyor musun? Bu tuhaf.
Aralık olan kapı iyice açıldı. Ve hemen ardından Laito içeriye girdi. Bana bakmaya devam ederken bende ona bakıyordum. Saçlar normalin aksine biraz havaya kaldırılmış ve şık bir giyim elde edilmişti. Beraber bir yere gideceğiz gibi gözüküyor?
- Acelen ne? Sadece biraz daha bekleyecekler.
- Hayır demek istediğim o değil, Akira~ Bahsettiğim bu gün kimin için bu kadar emek vererek hazırlandığın.
- Acaba kimin için? Tabii ki sen!
Başından beri benimle dalga geçermiş gibi bakan Laito' nun suratı aniden değişti. Kötü bir şey söylemedim .Neden böyle?
- Benimle dalga geçme. Kimin için hazırlandığın açıkça belli. Gene o adam mı? Gerçekten mi? Biraz önündekileri görmeye başlamalısın.
- Bana kızacağını bilmiyordum.
- Dediğim şeyleri mümkünse unut. Benim hatam senin işlerine karışmamalıyım.
Arkasını dönen Laito odadan ayrıldı. Kapı ise bana karşı sert bir şekilde çarpılmıştı.
Akira Şimdiki Zamana Geri Döndüğünde:
Nefes nefese kalkarken kendi kendime şu içme gereği duydum. Bu bir kabus muydu? Odamda ki masanın yanına doğru koşarken sürahiden su doldurdum. Gerçekten de aptaldım. Birisinin duygularını göstermesi için daha ne yapması gerekir? Ben hayatım boyunca Laito' yu kaç kere kırdım? Kaç kere bana olan duygularını paramparça ettim? Onu kurtardığım zaman benden nasıl bir cevap bekliyordu?
Ahh, ben... Zamanında cidden çok kötü hatalar yaptım. O gün hazırlandığım adamın açık ve net bir şekilde Seiji olduğuna eminim. Kalbimin acıdığını hissediyorum. Bardağı masaya bırakırken tek düşündüğüm Seiji'nin beni nasıl aldattığıydı.
Akira'nın Anısı:
Sabahın köründe kalkmış olan ben kim olduğunu bilmediğim Shin adlı bir adamdan Seiji hakkında bir mesaj aldım. Mesajı o zaman ki ben okusa da şimdiki olduğum beden de okuma fırsatı bulamadım. Tek bildiğim aşırı derecede hızlı bir şekilde araba sürerek bir yere gitmeye çalıştığımdı. Araba durdu ve ben hızlıca arkama bakmadan yada arabayı hareket ettirmeden otele doğru ilerledim.
Danışmana nereye gittiğimi sormadım. Bu aldığım mesajda bana net bir şekilde durumun haber verildiği anlamına gelirdi. Asansörle yukarıya çıkarken oldukça gergin gibiydim. İndiğim anda sayılı kapının önünden hızlıca geçim. Aniden durduğum da ellerim titreyerek kapıyı çaldığım zamandı. 1089 numaralı oda benim o gün kabusum olmuştu. Çünkü Seiji beni o gün o odada aldattı. Bense gördüklerinin ardından odadan tereddüt etmeden çıktım. Kapının önünde beni bekleyen arabam son hızla gaza basmam ile ilerlemeye başladı.
Gittiğim yer sanırım hukuk bürosuydu. Anlıyorum. Biraz tuhaf ama öğrendiğim gün daha fazla katlanmamış ve hemen boşanma davası açmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Please, Remember Me [Diabolik Lovers]
FanfictionHayatınız boyunca hiç boşluğa düştüğünüz oldu mu? Ben bir çok kez bu duyguyu yaşadım. İlki annemi kaybettiğim de, ikincisi çocukluk arkadaşımın ortadan kaybolmasıyla, üçüncüsü hafızamı kaybetmem yetmezmiş gibi felçte geçirmemle ve sonuncusu ve en ac...