Medya Ayato Sakamaki.
Tekrardan aynı şeyleri yaşamak fakat bu sefer kesin ve net bir şekilde hafızamı kaybetmek. Kafamda kurduğum korkunç hayaller ile donmuştum. Ya Yui' yi öldürmeye çalışan adam beni öldürmek için tekrar gelirse?
Ama o an hafızam durdu. Ya çoktan geldiyse ve engellendiyse. Ben hastanedeyken yaşanan korkunç olay ve babamın o adam ile olan korkunç konuşması... Kanım dondu. Beni öldürmek için geldi, geldiler. Fakat başaramadılar. Çünkü babam onu öldürdü? Hayır yaraladı ve onu kaçmasını sağladı. Bu durumda merak ediyorum. Bütün yaşanan bu olayları babam da biliyor mu?
Bu soru bile garipti. Elbette, biliyor. Bilmese tuhaf olurdu. Onu bıçaklarken kullandığı bıçak bile özel olarak seçilmiş olan gümüş bir bıçaktı. Aklıma gelen şeyler ve düşünceler bunları oturup düşünsem bile aklıma gelmezdi. Açık havada yürümek bana iyi mi geldi? Aklıma olan her şey artık bir biri ile bütünleyici ama hala bilmediğim şeyler var. Ben kaza geçirdiğim gün ne oldu? Seiji ne yaptı? Ben ne yapıyordum?
Bunlar henüz cevabını almadığım sorular ama artık az da olsa normal karşılıyorum. Orman yolunda yürümeye devam ettiğimden oldukça sessizdim. Karşı taraftaki eve baktım. Gazetelere ve magazine çıkana göre burasıydı. Hatta söylenene ve yazılanlara göre başka bir arabaya daha çarpmışım. Ne saçmalık ama..?
Daha net bir şekilde neler olduğunu bilmiyorum. Ama yarın yapacağım ilk şey artık belli. Gidip bir polis ile samimiyet kurmaktan zarar gelmez değil mi? Sadece öğrenmek istediklerimi öğrenip ortadan yok olacağım. Bu yüzden sorun olmamalı! Yolda ilerlerken çağırdığım taksi ile durdum. Araba benim için fren yaparken durduğu noktaya kadar gidip arabanın kapısını açtım. İçeriye geçtiğim an kanım sıcacık olmuştu.
- Nereye?
- Cadde boyunca düz ilerleyin, ben size geldiğimiz zaman söyleyeceğim.
- Elbette.
Şoför ile olan kısa sohbetin ardından gözlerim tekrar cama döndü. Araba ilerlerken gördüğüm şey ile şoke olmuştum. Laito?! Hayır bu imkansız. Kafamı cama iyice yaklaştırmam ile artık emindim. Bu gördüğüm kişi gerçekten de oydu. Taksi hızlı bir şekilde ilerlerken çantamdan parayı çıkarttım. Taksi şoförüne acilen durmasını söylemeliydim.
- Hey, dur dur arabayı burada ineceğim.
- Ne? Ah, elbette.
Uzattığım parayı alması ile birlikte çenesi de kapanmıştı. Bundan sonra ne yapması gerektiğini ona söylemem lazımdı. Arabanın kapısını açtım ve inmeden önce tekrardan ona seslendim. Normalde vermem gereken paranın beş veya altı katını vermiştim. Bunun oldukça mantıklı bir nedeni var.
- Bu gün beni görmedin ve ben hiç bir zaman bu arabaya binmedim. Anlıyorsun değil mi?
- Elbette.
Bu yaptığım bazıları için saçma gelebilir. Ama düşündüğüm gibi ise zaten bütün gün izleniyordum. Ayrıca bir vampirin yanına gideceğim. Yani beni hiç görmemiş olması kendimden çok onun için oldukça iyi olur. Arabadan inip bir kaç saniye önce geçtiğimiz o yere doğru yola koyuldum. Ormanlık alanda ağaçların arasında dolaşırken aradığım kişi bana yardıma muhtaç bir şekilde ayağıma gelmişti.
Akira'nın Anısı:
Eskiden her zaman kullandığım çantamda ki gizli yer şimdi de ihtiyaç duyacağım hiç aklıma gelmezdi. Aklıma daha çok imkansız gibi gelen asıl şey aslında o bölmede hala bir bıçak olması.. Ahh, bu tabii ki de normal bir bıçak değil. Bir kalem gibi gözükebilir. Ama tükenmez kalemi kullanmak için üstüne bastığımızda mürekkep yerinin açılması yerine kocaman bir bıçak ortaya çıkar. Hemen ardından da gözüme iliştirdiğim yaratığın kalbini, boynunu veya ölme şekli hangisi ise ona saplar paramparça ederdim.
- AAAHH.
*Güm-* *Güm-* Her şeyin sonunda ise elimde paramparça ettiğim kalp son kez çarpmaya başlar. Aslında o zamanlar bu işte oldukça iyiydim. Ama tek öldürdüğüm şeyin yaklaşık düne kadar vampir olduğunu sanırdım. Ta ki kurt, cadı, büyücü hatta kendi türümden olanları öldürdüğümü görene kadar.. Yani ben gerçekten de bir avcıydım.
Akira Şimdiki Zamana Geri Döndüğünde:
Yerde yatan kanlar içinde ki bedene acıyarak baktım. Hala hayatta olduğunu biliyorum. Ne de olsa kalbi olduğu yerde duruyordu. Çantamı açarak içinde ki siyah kumaşı alta iterek hemen orada bulunan fermuarlı gözeneği açtım. Bana hızlı bir şekilde koşarken aniden çantamı yere atıp kalemin üstüne basmıştım.
Ani yaptığım hareket ile neye uğradığını şaşıran kurdun tam boynuna uzun ve ince bir bıçak saplanmıştı. Hemen arkasında ki diğer iki kurt ise kendi canını kurtarmak için koşarken gözlerim parladı. O kadar hızlanmıştım ki, şimdi nasıl bir avcı olduğumu hatırladım. Bir melez için oldukça normal, değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Please, Remember Me [Diabolik Lovers]
FanficHayatınız boyunca hiç boşluğa düştüğünüz oldu mu? Ben bir çok kez bu duyguyu yaşadım. İlki annemi kaybettiğim de, ikincisi çocukluk arkadaşımın ortadan kaybolmasıyla, üçüncüsü hafızamı kaybetmem yetmezmiş gibi felçte geçirmemle ve sonuncusu ve en ac...