BÖLÜM 7

905 64 210
                                    


Flashback...

Hydra üssü

Masasında ki planlarını gözden geçirmekte olan sert bakışlı adam gözlerini odadaki daha küçük bir masanın üstündeki bilgisayarda işini görmekte olan gence çevirdi. Sarı saçları ve mavi gözleriyle ölmüş olan eşine çok benziyor olsa da karakter olarak tamamen kendisine çekmişti. Ve bu da onu bir baba olarak gururlandırıyordu.

Genç ve tecrübesiz olan oğlu aynı zamanda inanılmaz stratejik bir zekâya sahipti. Yaptığı planlar her zaman işliyordu ve göreve yolladığı ekip daima başarılı olmuş bir hâlde üsse geri dönüyordu. Onun sayesinde amaçlarına ulaşacağından emindi.

Yine de 15 yaşındaki oğlunun çok yalnız olduğunu da düşünmeden edemiyordu. Boş vakitlerini hep yalnız geçirir ve kimseyle konuşmazdı. Bu çok normaldi. Çünkü Joseph oğlunu dış dünyadan soyutlamıştı. Onun zarar görmesini istemiyordu.

Yalnız kalmaması için bir ekibi Steve'in yaşıtı olabilecek gençleri getirmeleri için görevlendirmişti. Baskın yapılan bazı kasabalardan uygun birkaç genç getirilse de Steve onlarla ilgilenmemişti. Tâki siyah saçlı bir genç getirilene kadar. Onun delici bakışları oğlunu cezbetmişti ve adının James olduğunu öğrendiği çocuğu oğlunun yanına vermişti.

Belki de bu verdiği en kötü karardı. Ailesinin öldürülmesini unutamayan genç fırsat bulduğu birgün, Steve'e saldırarak onu vücudunun ciddi bir noktasından bıçaklamıştı. Joseph oğlunu kaybetme korkusuyla o kadar çok öfkelenmişti ki çocuğu öldürecekti ama Steve bilincini yitirmeden önce onu öldürmemesini istemişti. Bu yüzden ceza olarak James'i hücreye atmışlardı.

Joseph oğlu uyanana kadar düzgün uyumamıştı. Bu arada sürekli öfkelenip hücreye giderek James'i kırbaçlamıştı.

Steve gözlerini açtıktan sonra Joseph'in öfkesi yatışmıştı. Ama hücrede kalıp Steve uyanana kadar kırbaçlanan James'in nefreti daha da büyümüştü.

İyileştikten sonra James'in hücreden çıkarılmasını isteyen Steve, babasını ikna etmek için çok uğraşmıştı ve sonunda James serbest kalmıştı. Steve için asıl tuhaf olan James'in daha sakin olması ve artık terslememesiydi.

Onunla sohbet edip yürüyüş yapmak, geceleri yıldızları izlemek Steve'e öyle iyi geliyordu ki bu arkadaşlığı kaybetmemeyi diledi.

İki gençte 20 yaşına geldiğinde arkadaşça başlayan beraberlikleri daha üst bir düzeyde devam etmişti. Birbirlerinin sırdaşı, dert ortağı ve sevgilileri olmuşlardı. Geceleri daima birlikte uyurlar, sabahları birbirlerinin gözlerinin içine bakarak uyanırlardı.

Herşeyin yolunda olduğunu düşünen Steve, birgün James'in ihanetiyle yıkıldı. Babasının başta olduğu bir görevi yetkili askerlere bildirmiş ve bütün ekiple birlikte onun ölümüne sebep olmuştu.

Steve'in canı iki katı yanmıştı. Hem babasının ölümüyle acı çekmiş, hem de hiç birşeyi saklamadığı, herkesten çok güvendiği sevdiğinin ihanetiyle sarsılmıştı. Öfke yüreğini sardı ve aklından tek bir düşünce geçti.

THİS WORLD İS MİNE! (STUCKY & STONY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin