5. Bölüm

144 34 45
                                    

"Kalk lan dingil."

"Noluyor yaa."

"Kalk hadi oğlum. Bugün Açelya için harekete geçmen lazım. Kız elden gidiyeah."

Açelya lafını duyduğum an yerimden fırladım. Tabi yaa nasıl unuturum. Bugün kendimi belli etmeden karşısına çıkmayı planlıyordum. Sanki tesadüfmüş gibi. Bir yerden başlamak lazımdı.

"Bak bak Açelya lafını duyunca nasıl da kalkıyor. Ölüyorum yetiş imdat diye bağırsam milim kıpırdamazsın."

"Alkın ne saçmalıyorsun kardeşim. Sus git kahvaltıyı hazırla geliyorum ben."

Somurttu ve kıvırta kıvırta aşağı indi. Arkasından 'eşek' diye söylenip banyoya yöneldim. Üstüme boğazlı kazağımı ve pantolonumu geçirdim. Aşağı indiğimde Alkın hala kahvaltıyla cebelleşiyordu. Koşup sırtına atladım ve yere düştük.

"Lan Barın. Gebertirim seni çocuk. Belimi kırdın yaa. Ahh boynum. Kolum kırıldı sanırım. Yetişin doktor!"

Hayvan gibi bağırmaya başlayınca ensesine geçirip, "Abartma lan." dedim ve masaya geçtim. Allah kahretmesin. Masada içi dışına çıkmış domatesler, yarısı kabuğuyla birlikte çöpü boylamış salatalıklar, ve yanmış yumurta vardı.

"Sen evde kalırsın Alkın. Lan bari yumurtayı yakma be." Somurttu ve "Banane yaa. Bana kahvaltıyı hazırla dedin hazırladım. Birde söyleniyor."

"Tamam hadi dışarı çıkalım. Kafede filan yeriz birşeyler.

Arabanın anahtarlarını alıp çıktık ve yakınlardaki kafeye sürdüm. Açelya' ya bugün günaydın mesajı atmamıştım çünkü... unutmuştum.

Kafeye girip biseyler sipariş ettik ve beklerken arkadan tanıdık sesler geldi. Açelya. Buradaydı. Alkın da bunu fark edince yanlış da olsa onları dinlemeye başladık.

"Kızım krepleri yakmak nedir yaa? Hadi onu geçtim beceriksizin tekisin. Ama bari ocağı yakma. Mutfağa bi girdim, ben şok. Ocak alev almış. Vallahi bravo. Şimdi git yenisini al."

"Ya ne söylendin Işıl. Tamam yakmış olabilirim ama herkes hata yapar."

"Herkes ocak yakmıyor Açelya."

Biz Alkın' la gülmemek için kendimizi zor tutarken başka sesler de duyduk ama tanımıyorduk.

"Kızlar size eşlik etmemizi ister misiniz?"

"Böyle iyiyiz biz."

Tam müdahale edecektik ki bir patırtı koptu.

"Size hayır dedik. Ne bu ısrar?"
Evet Açelya ve Işıl onları yere sermişti. Alkın' la birbirimize sırıtıp 'işte benim kızım' diye dudaklarımızı oynattık.

Yanlarına gidip, "Kızlar bir sorun mu var?" diye sorduk.

"Hayır bize asıldılar bizde gereken cevabı verdik. Teşekkür ederiz."

Bu cümlenin altında yatan anlamı biliyordum. Sizde yavşarsanız sonunuz bunlar gibi olur diyordu.

Işıl dudaklarını ısırıp dolu gözlerle Alkın' a bakıyordu ama Alkın, Işıl hariç her yere bakıyordu. Eğer baksaydı o gözlere dayanamazdı ve her şeyi belli ederdi. Farkındaydım. Benim yüzümden onların ilişkisi de zarar görmüştü. Alkın sırf bana destek olmak için Işıl' dan ayrılmayı bile göze almıştı.

Açelya bunu fark etmişti ve Işıl' ın kolunu cimcikledi. Noluyor gibisinden kaş göz yaptı. O an boş boş ayakta dikildiğimizi fark ettim. Zaten siparişler de gelmişti.

"Sanırım siz de kahvaltıya gelmiştiniz. Isterseniz beraber yapalım."

"Gerek yok."

"Olur."

Açelya, Işıl' a gözlerini kısarak baktı. Sanırım bu bir tehditti. Işıl omuz silkip Açelya' nın kolundan sürükleyerek masaya geçti. Ve arkasında hayran hayran sırıtan bir ben bıraktı. Açelya gerçekten çok güzeldi.

Alkın enseme bir tokat geçirip sırtımdan ittirerek masaya oturttu.

Açelya hiçbir şekilde bizimle ilgilenmedi. Ne tabağına dokundu ne de sohbete katıldı. Işıl bazen Alkın' a laf soktu bazen de benim ayağıma tekme attı.

Şimdi anlaşılmıştı amacı. Bize eziyet etmek için masaya gelmeyi kabul etmişti. Ardından büyük bir tekme yiyince inleyip yerimde zıpladım. Bu yüzden de dizim masaya çarptığı için büyük bir ses çıkardım. Bu sefer Açelya' nın da dikkatini çekmiştim.

"Bir sorun mu var?" Işıl' a baktığımda sinirli gözlerle bakıyordu. Yaptıklarımızın acısını çıkarmaya çalışıyordu ama bu yetmedi telafi etmek için.

"H-hayır. Bir sorun yok." Alkın' a baktığımda gülmemek için kendini zor tuttuğunu gördüm. Tam o sırada o da masanın altından büyük bir tekme yiyince iki büklüm oldu. Sırıttım ve "Oh olsun." dedim.

Açelya sıkılmış olacak ki ayaklanıp, "Ben kalkıyorum. Size iyi eğlenceler." dedi. Nereye gidiyorsun be güzelim yaa.

"Ben bırakabilirim seni."

"Hayır gerek yok. Kendim gidebilirim."

"İzin ver ben bırakayım. Etraf serseri kaynıyor."

Işte bunu denemeliydim. Aptal Barın.

Kaşlarını çatıp, "Ne demeye çalışıyorsun sen? Ben kendimi koruyamaz mıyım? Erkeklerin kızları güçsüz görmesinden bıktım usandım artık." Sonra hızla kafeden ayrıldı.

Evet Açelya bu konuda hassastı ve ben onu 5 senedir tanımama rağmen bunu demistim. Aferin Barın. Iyi halt yedin.

"Salak mısın oğlum sen? Çıldırtma beni. Kıza yakınlaşmak yerine onu kendinden uzaklaştırmaya mı çalışıyorsun? Kendine gel artık Barın."

'Kendine gel' sözünü duymaktan sıkılmıştım artık ama haklılardı.

"Üstüne gitme Alkın. Yaşadıklarımız kolay değil. Ama artık harekete geçmemiz lazım." Işıl, Alkın' a yönelik konuşunca Alkın biraz gerildi ama hemen toparladı.

"Ne yapacağız?"

"Ona her şeyi anlatacağız."

Işte başlıyoruzzz

KARMAŞA (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin