Orman

196 16 0
                                    

Ya bune be. Hem aldatıldım hemde koyboldum. Gerçekten bu şaka mı?

"Sakin ol"

Furkan beni ne kadar rahatlatmaya çalışsa da olmuyor. Neyden korktuğumu gerçekten bilmiyorum. Aslında onunla da olmak istiyorum. Ama onur çıkmıyor aklımdan. Olmuyor ya olmuyor!

"Nolcak şimdi?"

Furkan da bilmiyor bunu aslında.

Arabadan iniyor. Ardından bende arabadan iniyorum. Etrafa bakınıyoruz.

Furkan yanıma gelip bana sarılıyor

"Bana bak prenses ben olduğum sürece korkmak yok bence şuanın tadını çıkaralım"

"Şuanın mı?"

"Evet baksana sen ben ve orman, hem pikniğe gelmiş gibi düşün. Yine bana laf sok, kavga edelim ; ama sonra barışalım tabi"

Tebesüm ediyorum

"Olur o zaman küçük prens "

Gülüyoruz.

"Gel benle"

"Yine nereye"

Koşturmaya başlıyor. Tabi bende arkasından koşuyorum.

Baya koşuyoruz.

"Yarış mı yapıyoruz"

Diyorum bağırarak.

"Evet. Ama yenileceksin"

"Öylemi ukala prens"

"Öyle şirinem"

Nerdeyse iki kilometre koşmuşuzdur. Ama o kazandı. Salak ya!

"Şirinem noldu birden renk değiştirip kırmızı oldun ya? Bu kadar mı öfkelendin yenildiğine?"

"Sen öyle san önden başlamasaydın zor kazanırdın"

"Tabi canım"

Ardından yanıma oturuyor.

Yanında o kadar huzur buluyorum ki

Bir sûre sesizce oturuyoruz. Sonra dayanamıyarak dizlerine yatıyorum. Çünkü çok yorulmuştum.

"Tahmin edebilir miydin?"

"Neyi?"

Çok güzel bir ses tonu var ya

"Bu şekilde olucağımızı"

"Hayır açık konuşursak senden intikam almak istiyorum. Ama bunu yapamıyorum. Bir şey engel oluyor. Acı çekçekmişim gibi geliyor"

Furkan bunları söyleyince şaşırıyorum. Ama sanki bende aynı duyguları hisediyorum gibi.

"Bende doğruyu söylersem eğer ilk gördûğümde gözlerine bayılmıştım o an da aklımdan onur filan çıkmıştı. Ama hani sonra konuşup kavga etmiştik, o zaman tek amacım senden intikam almaktı. Fakat şimdi bilmiyorum yani acayip bir durumdayım"

İkimizde birbirimizin gözlerine kilitlendik. Ya bilmiyorum. Ona karşı çok değişik duygular içersindeyim. Yalnız bu duygu aşk deil, yani sanırım.

"Hadi kal bakalım"

"Ya hayır şuan çok rahatım"

"Ya hadi nazlanma"

"Off off"

Kalkıyotuz. Aslında gerçekende çok iyi geçiyor zaman.

Yan yana yürüyoruz. En sonunda elini tutup koşturmaya başlıyorum. Nereye gitiğimizi bilmeden öylece koşuyoruz. Yalnız ikimizde istemsiz bir şekilde sırıtıyoruz.

Hava hafiften kararıyor. Orman haliyle ben üşüyorum.

" Furkan ben üşüdüm"

"Tamam ateş yakarız birazdan"

Öküz ya insan cektini verirdi.

"Ben etrafa bakınıcam. Yol filan vardır belki. Oda olmazsa yiycek filan işte"

"İyi tamam ben burdayım"

Furkan yanımdan uzaklaşarak sağa doğru dönüyor.

Ya kaldım burda. Bende herhangi bir odunun üzerine oturuyorum. Tam kendinle yüzleşmem gereken bir an aslında. Yinede şuanın tadını çıkartacağım. Biraz geçince ayak sesleri geliyor. Tabikide ürküyorum. Ağacın arkasından bakınca ama köpek olduğunu görüyorum. Arkamı döndüğüm de ise karşımda furkan'ı görüp çığlık atmam bir oluyor.

"Noldu korktun mu? "

"Hay ben senin ama"

"Tamam sakin relax"

"Tamam be ama biran önce yak şu ateşi dondum"

"Emredersiniz yağmur hanım"

Furkan topladığı çalı çırpıyla ateşi yakmayî beceriyor.

Hemen ateşin başına geçip ellerimi uzatıyorum.

"Uvv çok soğuk"

"Gel buraya ya"

Furkan ellerimi tutuyor.

Biraz bu şekilde duruyoruz.

"Nerede yatıcağız yani burda mı?"

"Bilmem"

"Nasıl bilmem"

"Ya yat işte neden yer arıyon"

Ya katıksız öküz

"İyi tamam ben yatıyorum"

Ateşin yanına odunun üzerine yatmaya çalışıyorum. Ama ya of olmuyor ya. En sonunda öfkeyle biraz uşaklaşıyorum. Yere uzanıyorum. Ne kadar uykum gelmiş. Hemen uyuya kalmışım. Sabah Uyandığımda yanımda o yemyeşil gözleriyle furkan duruyor.

TesadüfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin