Annem ile babam ayrılmıştı.Ben ise babamla birlikte yaşıyordum. Babam çok çalışıyordu bu yüzden onu pek göremiyordum. Bugün pazardı. Bütün hafta boyunca sınavlara çalıştım için bunalmıştım artık. Dışarıda biraz bisiklet sürmek istediğim için bahçeden bisikletimi alıp dışarı çıkmıştım. Hemen karşımızdaki binaya yeni birileri gelmişti. Birkaç saniyeliğine yeni gelenlere bakarken elinde kutularla içeri giren birini görmüştüm. Bu geçen gün karşılaştığım çocuğa çok benziyordu hatta galiba oydu. Beni görmemişti bende bisikletime binip gitmiştim hemen.
Bisikletimle sahil kenarında dolaşırken herkesin yanında ya sevgilisi ya da arkadaşı vardı. Şahsen benim hiç umurumda değildi arkadaşımın veya sevgilimin olması. Ben kendi iç dünyamda çok mutluydum. Hatta bence hiç aşık falan da olmazdım ben.
Bisikletimi sürmeye devam ederken adeta saadet içindeydim ta ki Emre denen çocuğu görene kadar. Bir kaç metre önümde bana bakıp sırıtıyordu. Ben de ona samimiyetsiz bir gülümseme atarak yolumu değiştirmeye çalıştım. Onu görmezden geldiğimi fark edince:
'' Turunçgil!'' cevap vermedim.
''Turunçgil ayıp oluyor ama'' Böyle demesiyle durdum.
''Bir şey mi diyeceksin Emre''
''İsmimi de biliyorsun yani?''
''Sen söyledin ya geçen gün''
'' Haa evet ben söyledim.''
(sinirli bir şekilde)''İyi misin Emre?''
'' İyiyim, sen nasılsın turunçgil?'' Elimi alnıma vurarak:
''İkide bir turunçgil demesen daha iyi olacağım''
''Peki turunçgil ismin ne o zaman?''
'' Bak yine dedin''
'' Pardon alışkanlık olmuş.''
''Duru benim adım tamam mı? Turunçgil değil.''
''Sen hep böyle agresif misin ya?''
'' Hayır canım sana özel''
''canım?''
''Pardon ağız alışkanlığı olmuş''
''Ne güzel alışkanlıkmış o öyle''
'' Iyy abaza ya! bütün kızlara da böyle mi yaklaşırsın?''
''Yok canım sana özel bu.''
'' Öyledir zaten.'' Tam bisikletime bineceğim sırada:
'' Bi' dakika sen okul birincisisin değil mi? Şimdi hatırladım seni madalya filan almıştın hatta. Senin yüzünden annem telefonumu da elimden almıştı.''
''Neden?''
'' Elalemin çocuğu çalışıp madalyalar alsın sen telefonun başından kalkma Emre deyip bir hafta telefonsuz kalmıştım.''
Bu dediğine gülmüştüm. ''Neyse sohbetine doyum olmuyor Emre ama ben artık gideyim malum okul birincisi olarak ders çalışmam lazım.''
hafifçe çeneme dokunarak: ''Tamam turunçgil git derslerine çalış sen'' deyip yanımdan gitmişti. Ben de olduğum yerde kalakalmıştım. Ne diye çenemi tutuyo ki bu çocuk? Nereden geliyor bu samimiyet?
Ev geri döndüğümde akşam olmak üzereydi. 5-6 gibi çıkmıştım zaten dışarıya. Eve girmeden önce yeni taşınanların binasına biraz göz gezdirmiştim. Tam o sırada kapıdan bir kadın çıkmıştı. Kadını bir anda gördüğüm için irkilmiştim. O da bunu fark etmiş olacak ki:
''korkuttum mu canım?''
''yo-yok irkildim sadece bi an.''
''Bu binada oturuyorsun galiba.''
''evet.''
'' Aaaa ne güzel. Senin yaşlarında bir oğlum var benimde. Buraları pek bilmiyor yardımcı olursun ona artık.''
Onaylarcasına kafamı sallayıp: ''olurum.''
''Bu akşam ailenle bize gelsene canım. Tanışmış oluruz hem.''
'' Eee şey bu akşam değil de başka bir gün olsa. Yol yorgunusunuzdur siz şimdi.''
'' Sen bilirsin canım ne zaman müsaitseniz bekliyorum.''
''peki. İyi akşamlar.''
Tam içeri girecektim ki kadın: '' İsmin ne bu arada? Sormayı unuttum.''
''Duru. Sizin isminiz ne?''
''Deniz benim ismim''
''tanıştığıma memnun oldum Deniz abla.''
''ben de''
İçeri girdim ve babama yeni gelenlerden bahsettim. Babamın işleri çok yoğun olduğu için net bir tarih belirlememiştik onlara gitmeye.
Ertesi gün olmuştu. Sınıfımıza yeni biri gelmişti. O da yine geçen karşılaştığım çocuktu. Herkesin yanı dolu olduğu için benim sırama doğru gelmişti.
''Yanına oturabilir miyim?''
''Oturabilirsin.''
''Yine karşılaştık seninle.''
''öyle oldu.''
''İsmin ne bu arada?''
''Duru''
''Sormadın ama benim adım da Oğuz.''
Bir şey demedim .Biraz soğuk biriyim. Aslında yakışıklı bir çocuktu ama bu benim umurumda değildi. Hocanın ondan kendini tanıtmasını isteyince özgüvenli bir şekilde ayağa kalkarak: ''İsmim Oğuz .Soyadım Kaya. Balıkkesir'den geliyorum.'' Dedi ve hafif gülümseyerek tekrar oturdu. Teneffüs olduğunda sınıftakilerle hemen kaynaşmıştı. Konuşkan birine benziyordu ama yanımda oturmasına rağmen sürekli elimde ki testlerle ilgilendiğim için hiç konuşmamıştık.
Okul çıkışında çabucak eşyalarımı toplayıp eve doğru gitmeye başlamıştım. İkimizin de evi aynı yöndeydi. O önden gidiyordu. Arkasında benimde olduğunu fark etmişti. Arkasına dönerek:
(gülümseyerek)'' Buralarda mı oturuyorsun?''
''Karşınızdaki binada oturuyorum.''
(yine gülümseyerek) ''beraber gidelim mi o zaman?''
'' Olur.''
Beraber yürümeye başlamıştık.
''Dizlerin iyi mi?''
'' hıhı o kadar ciddi bir şey değildi zaten.''
''O gün çok telaşlı görünüyordun.''
''Okula geç kalıyordum. Devamsızlığım da sınırda zaten.''
''Neden?''
''Geç uyuduğum için sabahları uyanamıyorum.''
''Merak etme bundan sonra ben seni uyandırırım.''
Kafamı onaylarcasına salladım. Biraz daha yürüdükten sonra kapının önüne gelmiştik.
(gülümseyerek)'' Yarın erkenden uyandıracağım seni sakın geç uyuma.'' Deyip bana el sallayarak içeri girmişti.
Nedense gülüşü çok hoşuma gitmişti. O güne kadar kimseye aşık olmayacağımı düşünmüştüm ama onun sadece bir gülüşü ona aşık olmama yetmişti. Keşke onu hiç sevmeseydim.... Belki de böylesi daha iyi olurdu.
HİKAYE İLE İLGİLİ TÜM GÖRÜŞLERİNİZİ YAZABİLİRSİNİZ.
Yazım veya noktalama yanlışları varsa uyarın lütfen.
oy vermeyi unutmayın<3