Yolda Oğuz'u telaşlı bir şekilde koştuğunu görmemle kafamı yasladığım camdan kaldırıp:
''Baba arabayı durdur musun?''
''N'oldu kızım?''
''Durdur baba lütfen.''
Babam telaşlandığımı görünce arabayı hemen durdurdu. Emniyet kemerimi çıkarıp hemen dışarı çıktım. Oğuz o kadar hızlı koşmuştu ki ben arabadan indiğimde görüş alanımda olmasına rağmen baya uzağımdaydı. Onun arkasından bağırıp:
''Oğuz!'' dedikten sonra tam arkasından koşacaktım ki babam arabadan çıkıp:
''Ne oluyor Duru?''
''Arkadaşım iyi gözükmüyor baba onun yanına gitmeliyim.'' diyerek tekrar koşmaya başladım. Birkaç adımımdan sonra ayağımla cam gibi bir şeyi ezdiğimi fark ettim. Bastığım şeye bakmamla olduğum yerde durdum. Bastığım şey Oğuz'un telefonuydu. Ekranı kırılmış olan telefonu elime aldım ve babama dönerek:
''Yarım saat bile olmadan gelirim baba. Arkadaşımın yanına gitmeliyim. Fazla uzaklaşmayacağım zaten'' Dedim ve tekrar koşmaya başladım ama Oğuz'u artık göremiyordum. O kadar hızlı koşuyordu ki çoktan gitmiş olmalıydı.
Gözlerim her yerde Oğuz'u arıyordu. Birkaç sokak dolaşıp onu arasam da bulamamıştım. Nereye kaybolmuştu ki bir anda. Onu bulamayacağımı anladığımda geri dönerek evin yolunu tuttum. Telefonuma baktığımda babamdan 10 cevapsız çağrı vardı. Bu yüzden adımlarımı daha da hızlandırdım. Eve doğru geldiğimde babam kapıda durmuş beni bekliyordu.
''Buldun mu arkadaşını?''
''Bulamadım.''
''Elinde ki onun telefonu mu?''
''Evet.'' dedim ve telefonun açma düğmesine bastım. Telefon açılmıştı daha dikkatli incelediğimde ekranın değil kırılmaz camın kırıldığını anladım.
''Yarın götürürüz tamire. İçeri geç hadi. Ailesiyle de konuştum şimdi yakın bir arkadaşının yanına gitmesi lazımmış. Önemli bir şey yok yani, endişelenme.''
''Tanıştın mı sen Oğuz'un ailesiyle?''
''Karşı komşumuz tabi ki tanıştık.''
''Bana niye söylemedin peki tanıştığınızı?''
''Fırsat olmadı kızım. İçeri geçelim hadi. Yarın okulun var.''
Babamla birlikte içeri girmiştik. Eve gelip üstümü değiştirmiştim ama hiç uykum yoktu. Onu o halde gördükten sonra nasıl uyuyabilirdim ki zaten? Camın kenarına sandalye çekmiş Oğuz'un gelmesini bekliyordum. O sırada da Oğuz'un telefonu elimdeydi. Telefonun şifresi yoktu ama yine de açmamıştım telefonunu. Sonuçta onun özel bir eşyası diye geçirdim içimden ama tam bu sırada Oğuz'un Telefonuna bir mesaj gelmişti. Ön izlemeden mesaj direk gözükmüştü.
Gizli numara
bugün ki sana küçük bir şakaydı.
Ne demekti bu şimdi? Kimdi ki bu şimdi? Bir düşmanı filan mı vardı? Ne yapmıştı ki bu gizli kişi bu haldeydi Oğuz?
Bu bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?
Yorumlarda düşüncelerinizi belli etmeyi ve oy kullanmayı unutmayın.
bay bay :)