how much you love me

298 25 47
                                    



Jinyoung 15 dakika önceden uyanmış, kolları arasında uyuyan adamı izlemeye başlamıştı.

Rahat nefes alabilmek için kafasını hafif yukarı çevirmiş, Jinyoung'un kolunun üstüne denk gelen yanağı baskıdan dolayı dudaklarını bir ördek gibi dışarı çıkartmıştı.

Onu uyandırmamak için yavaş hareketlerle elini onun saçına atıp okşamaya başladı. Jackson'ın erkeksi kokusuna bir de kendi şampuan kokusu eklenmişti. Bu onu gülümsetti çünkü gerçekten ona ait olduğunu hissettiriyordu.

Jackson, yatağın ucunda çalan alarmla yerinde kıpırdandı. Yüzünü Jinyoung'un göğsüne sokmak istercesine hafif bir baskı uyguladı.

Jinyoung boşta olan eliyle telefona uzandı ve kapattı. Bunu yaparken Jackson'ı hafif yuvarlayıp altına almış, elleri ve ayaklarından destek alıp ona değmemişti. Dudağına minik öpücükler kondurmaya başladı.

"Neden alarm kuruluydu?" Yeni uyanıklığıyla sesi çatallı çıkıyordu. Aldığı öpücükler sırıtmasını sağlamıştı. Karşılık vermek yerine sadece dudaklarını öne çıkardı.

"Dersim var." Jinyoung, o uyansın diye daha sert öpücükler bırakıp kafasını geri çekti ve ona baktı, hâlâ gözleri kapalıydı. Önde duran dudakları ağzına alıp bır ısırık bıraktı ona. Jackson şimdi gözlerini açmış üzgün üzgün ona bakıyordu.

"Nolur kalkmayalımm." Kollarını ona sarıp üstüne düşmesini sağladı. Çıplak oluşlarını birbirine değen tenlerinden hatırlayıp kendine geldi Jackson. Sadece göğüsleri değil penisleri de birbirine değmişti. Jinyoung ileri gitmemek için kendini kaldırdı yine.

"Bu dersi asamam üzgünüm." Yanağını öptükten sonra yataktan çıktı. "Kalk da kahvaltı yapalım, ders bitince hemen yanına geleceğim." Çıplaklığından utanmadan yatağı dolaşıp dolabın önüne geldi. Telaşsız bir şekilde üstünü giyindikten sonra Jackson'a giymesi için çamaşır verdi. Daha doğrusu kafasına attı.

Jackson onu eline alıp yan bir gülüşle dedi "Demek gün boyu çamaşırınla gezeceğim. Ne güzel bir gün ama." Heyecanla kalkıp sadece onu giyindi ve banyoya geçtiler.

Jinyoung lavaboya eğilip yüzünü yıkarken Jackson arkasına geçmiş dışarı çıkan poposunu ellemeye başlamıştı. Ellerden kurtulmak için jinyoung poposunu sağa sola sallamıştı, işe yaramayınca geri bir adım atıp Jackson'ı poposuyla itmişti.
Aynadan ona baktı.

Jackson işaret parmağıyla poposunu gösterdi ve çok hayret edici bir şeye bakıyormuş gibi gözlerini açıp kaşlarını kaldırdı. "Yaa ne kullanışlı götün var senin."

İkisi de gülüşmüştü. Denk gelen bakışları bu komik andan daha fazla şey anlatıyordu. Kısa zamanda kaynaşan ruhları, birbirinin etrafındayken rahat olmalarını sağlamıştı.

Banyoda işlerini bitirip Jinyoung önde Jackson arkasında alt kata indiler. Jackson salonda koltukta iç içe yatıp fısıldaşarak konuşan iki çocuk görünce şaşırmıştı.

Jinyoung hafif bir öksürük sesi çıkarınca ikisi onlara döndü. Jackson arkadaşı Jaebeom'u tanımıştı. Sadece fazla yakın olmayışlarından özel hayatına hakim değildi.

Ev sahibi olarak söze Jinyoung başladı. Eliyle Jacksonı gösterdi "Sevgilim," sonra çifte döndürdü elini "Sınıfımdan Youngjae ve galiba hep bahsettiği sevgilisi Jaebeom."

Jinyoung, Jackson ve Jaebeom saniyeliğine anladımm mânasında kafalarını sallamışlardı.

Jinyoung "Yani arkadaşımın sevgilisi, sevgilimin arkadaşı. Harika bir harem." Diyince hepsi gülüşmüştü.

teach (m)e • jinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin