Ben yazarken ikisine ayrı ayrı feels geçiriyorum, aşırı zor jinson yazmak :')
Ve Jackson'ın çükü büyük
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jackson uyanıp kolları arasında yavaş yavaş nefes alan Jinyoung'u izledi. Rahat nefes alabilmek için Jackson'ın kolunda olan kafasını yukarı çevirmişti. Koyu pembe dudaklarını büzmüş hafiften kaşlarını da çatmıştı.
Jackson gülümseyip onu izlerken telefonuna gelen mesaj bildirimiyle odağını değiştirdi. Onu uyandırmamaya çalışarak kenardaki telefonunu eline aldı.
BamBam bir başka kostüm partisinin davetiyesini atmıştı. Biletlerini nasıl aldığını bilmese de götürdüğü her kostüm partisi Jackson'ın beklediğinin ötesinde olmuştu. Kesinlikle bir tema yoktu sadece günlük giyiminin dışına çıkman gerekiyordu ve bunu yaparken de kurallar yoktu. Cinsiyetin olmadığı gibi.
Cevap yazmadan önce Jinyoung'a döndü telefonu kapatıp. Başparmağıyla çatılı kaşlarının ortasına dairelerle masaj yaptı. Jinyoung yavaşça uyanıp bir kedi gibi gerindi kollarında. Sonra ellerini Jackson'ın saçlarına atıp boynuna bir öpücük bıraktı, dudakları ona değili bir şekilde durdu. "Günaydın." Jackson gülümsediğini gerilen dudaklardan anladı.
Jackson da üstteki elini Jinyoung'un sırtında gezdirdi, saçlarına bir öpücük bıraktı. "Günaydın, kedi."
Jinyoung kıkırdayıp tırnaklarını Jackson'ın boynundan göğsüne tırmalayarak indirdi. "Hrrr." Sonra başını Jackson'a sürtüp mırıldandı. "Sen nesin o zaman?"
Jackson da genişçe sırıtıyordu. Elini onun sırtında gezdirmeye devam etti. "Hmm. Belki süpermanin olurum." Saçlarına başka bir öpücük kondurdu. "Ve 3000 severim seni?"