teach me you

377 39 27
                                    

Ertesi gün Jackson yine onu görme ümidiyle aynı yere gitti. Aşık olmamıştı,, dikkatini çekmişti o çocuk. O güzel çocuk.

Uzun zamandır ilişkide olmayan Jackson'ın kalbi, tekrar onu görme olasılığıyla hızlı atmaya başlamıştı.

Aynı ağacın yanına gelince onu göremedi. Suratı düşmüştü, yine onu görmek istiyordu.

Yavaş adımlarla dün onun oturduğu yere oturup kulaklığını taktı. En sevdiği şarkılardan birini rastge açtı. Gözünü kapayıp kafasını ağaca yasladı ve eşlik ederek Superman'i dinlemeye başladı.

Eğitimiyle daha da güzel kullanabildiği sesi, hafif duyuluyordu.

Aklındaki kalkınca dondurma alma fikriyle gülümsedi. Hayalini omzunu dürten iki parmak bozdu. Çattığı kaşlarıyla elin sahibine bakınca dünkü çocuk olduğunu gördü. Birden yüzü yumuşadı.

Hafif öksürüp kafasıyla oturduğu yeri gösterdi çocuk. "Yerimde oturuyorsun." gülümsüyordu.

Jackson kulaklığını çıkarıp eliyle kulağının yanında daireler çizerek "Duyamadım." dedi. Ama ses kısık oluşundan anlamıştı ne dediğini.

Çocuk yüzünü Jackson'a yaklaştırdı. İkisi de birbirinin kokusunu duyup saniyeliğine gözünü kapattı ve kokuyu içine çekti. "Diyorum ki sesin çok güzel, aşık oldum galiba."

Jackson kesinlikle bu cevabı beklemiyordu. Ama şaşkınlık ifadesini kısa kesip konuşmaya devam etti. Artık yan gülüyordu. "Sadece sesime aşık olduysan çok kırıldım, kalkıyorum yerinden." Tam çocuğun dibine oturup az önceki yeri boş bıraktı.

"Başka neyine aşık olmam gerekiyor ki?" Hafifçe onu süzdü ve bakışlarını tekrar yüzüne getirdi. "Vücudun da güzel ama sesin daha çekici geldi."

"Normalde vücudumun daha sexy olduğunu derler ama öyle olsun bu sefer." Jackson çocuğun tüm ayrıntılarını ezberlemek adına yüzünde gezdirdi bakışlarını. O da rahatsız olmuyor aksine inatla parlayan gözleriyle Jackson'a bakıyordu.

Jackson içinden çok fena düştüğünü geçirdi. Yüzünde gezinen gözler onu rahatsız etmemiş aksine hoşuna gitmişti. Onunla ilgilensin, ona baksın istiyordu. Çocuğun yumuşacık gözüken yanaklarına dokunmak istiyordu. Siyah saçlarında ellerini gezdirmek, dudaklarını hissetmek istiyordu.

Dakikalar süren bu sessizliği çocuk bozdu. "Kimsin sen?" Aynı cümle diye geçirdi aklından...

"Jackson." diyip elini uzattı. Bu anı bekliyormuş gibi çocuk elini tuttu. Tenlerinin buluşmasıyla ikisi de büyülenmiş gibi oldu. Daha fazlasını istediler.

"Jinyoung." Hâlâ kenetli olan gözlerini ayırmadılar, elleri gibi.

Jackson onunla konuşmak, zaman geçirmek istiyordu. Bunun ilk ve son diyalogları olmamasını umdu. Bunun için de bir teklif düşündü.

"Dondurma yememe eşlik eder misin?" Jinyoung'un yüzüne samimi bir gülümseme yerleşti. Hafifçe kafasını salladı.

"Dondurma önemli. Bu önemli olayı seninle yaşamak isterim, evet."

Jackson, Jinyoung'un konuşmasını çok sevmişti. Ona bakışını, onunla konuşmasını çok sevmişti.

Ayağa kalkıp üstünü silkeledi ve onun da kalkmasını bekledi. Jinyoung'un elindeki kitapları görünce merak etti.

"Ne okuyorsun?"

İki eliyle en üstteki kitabı ona doğru tuttu. "Jackson'ı anlama ve kavrama bölümü." Cevabı çok hoşuna gitmişti.

Hafifçe yürümeye başlayınca Jinyoung'da hemen yanından gelmeye başladı. "O zaman sana beni anlatalım." Diyip yüzüne baktı. İkisi de kocaman gülümsedi.

Yan yana olmayı ikisi şimdiden çok sevmişti.

teach (m)e • jinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin