Medya = en müq fictional arkadaş grubu
Bu bölüm sizce kimin? Ne blm lna dediğinizi duyar gibiyim.
AshleyCissy_Malfoy aşkımaaaaa 💗
Annabeth
Yarı tanrılar giriş salonuna girdiler. Annabeth sürekli gereksiz büyük olan salona bakıyordu. Ne kadar gereksiz büyük olsa da, mükemmel derecede güzel bir mimarisi vardı.
Büyük salonun kapısına donmuş gibi dikiliyorlardı. Hepsi hem de.
Birden Annabeth elinde bir el hissetti. İlk önce irkildi. Sonra ise anında kızardı. Çünkü kafasını yanına çevirdiğinde gördüğü şey ona gamzelerini ortaya çıkaracak bir şekilde sırıtma gülme arası bir şekilde bakan Percy'di (percy gamzelidir aksini iddia eden octavian'dır kdşsjcğdjc şaka şaka sizin hayal gücünüz ♥︎).
"Yine birlikteyiz Bilmiş Kız."
Annabeth domatese dönmüş bir şekilde Percy'nin deniz yeşili gözlerine bakıyordu. Sonra gülümsedi.
"Evet, Yosun Kafa. Yine birlikteyiz. Hem de sonuna kadar."
Bu sefer de Percy çok hafifçe kızardı.
Ve büyük salona el ele girdiler. En önde onlar olduğu için otomatikman tüm gözler onlara döndü. Annabeth gururlu bir gülümseme takındı. Sonra ise yürümeye başladı. Demek ki okul müdürü çoktan onların geleceğini söylemişti ki kimse şaşkın bir şekilde birbirine bakmıyordu.
Bu da demek oluyordu ki direkt olarak seremoniye geçeceklerdi.
Seçmen şapka olduğunu düşündükleri şeye doğru yürüdüler. El ele.
Elinde bir parça perşomen olan ciddi görünümlü bir kadın "seçmen şapka"nın yanında duruyordu. Kadın konuşmak üzere ağzını açtı:
"Evet şimdi bina seçimleriniz yapılacak. İsminiz okunduğunda tabureye oturun ve şapkayı kafanıza geçirin. Çok geçmeden size binanızı söyleyecektir."
Annabeth heyecanla ilk ismin kendisinin ismi olmamasını dilemişti. Dikkat çekmeyi hiç sevmiyordu.
Tabii ki de kaderler yine ondan taraf değillerdi.
"Annabeth Chase."
Annabeth yutkundu. Ve tabureye doğru yürümeye çalıştı. Evet sadece çalıştı çünkü bir elinin hala Percy'de olduğunu unutmuştu. Percy de bırakmamakta ısrar ediyordu. Sanırım bu büyücülere güvenmemekte kararlıydı. Percy uçak yolculukları boyunca en az 2 kere bu konuyu açmıştı. Annabeth'e endişelerinden bahsetmişti. Annabeth de onu sabırla dinlemiş ve sakinleştirmeye çalışmıştı. O uçak yolculuğu sırasında Percy'nin duygularını yatıştırmayı başarmıştı ama sanırım hala içinde biraz kuşku vardı. Annabeth Percy'nin gözlerinin içine baktı. Ve hafifçe ona gülümsedi. Dudaklarını, İyi olacağım, anlamında oynatınca ve Percy'nin elini güvence olarak iki kez sıkınca Percy elini gevşetti. Ve Annabeth'in gitmesine izin verdi. Annabeth tabureye doğru yürüdü ve şapkayı başına geçirdi. Kampta biri seni sahiplendiğindeki gibi kafasının üstünde binaların sembolünün falan belirmesini bekliyordu. Ancak onun yerine, beyninde ve diğer tüm salonda bir ses yankılandı. Bu şapka... konuşuyordu!
"Hmmmm Athena'nın bir kızı olarak çok cesursun. Hem de gerçekten çok cesursun. Sadıksın da, Gryffindor'a çok güzel uyarsın. Ama bu zeka, bu mantık!... ne kadar cesursan bir o kadar da zekisin sen... Ravenclaw'a da çok yakışırsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimpos Kahramanları Hogwarts'ta
FanfictionDüşünün... hiç bir Olimpos Kahramanı'nın ölmediğini düşünün. Bir okul yılı için Hogwarts'a gittiklerini düşünün. Aynı zamanda Harry Potter ve arkadaşlarının da 7. sınıfı, çok kayıp yaşanan Hogwarts Savaşı'nın bitiminde normal bir şekilde okuyacağı...