ZEYNEP --- ERMAB

65 15 2
                                    

      Hiç tanımadığım bir insan nasıl olur da kimsenin bilmediği ve bilmemesi gereken bir şeyi bilebilir? Üstüne birde "Cihan'dan uzak dur. O tehlikeli biri, sana zarar gelsin istemeyiz." diyor. "İstemeyiz" sözü tek başına olmadığı anlamına geliyor. 

Bunlar Cihan'ı nereden biliyor ya? Hadi onu geçtim benden onun evine dinleme cihazı yerleştirmemi istediler resmen. Eğer bana gizli kamera yerleştirmemiş olsalardı Cihan'a bir şekilde evine dinleme cihazı koyduğumu gösterebilirdim. Zaten sabahleyin çok gergindim eminim şüphelenmiştir. 

Bir de cihazı koyduktan sonra beni suçüstü yakalamasa da şüphesini çekmiş olmalı. Of yine offf.  Bu adam kim? Benim sırrımı nereden biliyor ve Cihan'a neden tehlikeli biri diyor? 



     Dersim bittiğinde dünkü şahıs başkası aracılığıyla beni yine aynı yere çağırmıştı. Artık beni korkudan çok merak sarmıştı. Gitmeye kararlıydım zaten başka seçeneğim yoktu. Gideceğim yer yürüme mesafesindeydi. 

Fakültenin karşısındaki dar sokağa girdim. İki senedir bu fakültede olmama rağmen bu sokaktan ilk defa geçecektim. Sokak dar ve uzundu. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. 

Ah olamaz karşıdan Sibel geliyordu. Omzunun altına kadar inen siyah saçları,  göbek deliğine kadar beyaz renkte bir tişört ve mini etek. Havaların soğumaya başlamasını geçtim böyle güven vermeyen bir sokaktan tek başına nasıl geçebiliyor? Gerçi bende şimdi kendim geçecektim.

Kendine güveni olması iyi bir şey ama fazla mı güveniyordu kendine acaba? Kendini koruma sanatı biliyorsa ne âlâ.

 Ayrıca huy olarak en sevmediğim kişiler arasındaydı. Bir ara Cihan'ı baştan çıkartmaya çalışmıştı da ben son anda yetişmiştim. Sibel'le dip dibe geldiğimizde bana alaycı bir şekilde göz kırptı. Ah görmezden gelsem iyi olacak. Sibel'i geçip yürümeye devam ettim. 

Sonunda sağ tarafta bir sokağa denk gelip oraya girdim. Bu sokak biraz daha genişti ama yolları nedense asfalt değil topraktı. Evlerin balkonundan yere çöp atılmış hatta bazı çöpler dağılmıştı. Dağılmış çöpün yanından geçmemek için karşıya geçip devam ettim. Karşıya geçmeme rağmen kokusu burnumu feci sızlatmıştı. Burnumu tıkayıp yola devam ettikçe gideceğim yerin taş örüntülü duvarı görünmüştü. Adımlarımı daha da hızlandırarak elimi burnumdan çektim. Koku geride kalmıştı.



      Taş örüntülü kulübenin kapısına geldiğimde bekledim. Neden böyle bir yeri mesken tutmuş ki bu adam? Neyse içeri girme vaktim geldi bence. Yıpranmış ahşap kapıya yaklaştığımda kapı kendi kendine açıldı ve "Geç kaldın."  cümlesini duydum.

 Bu ses dünkü adama aitti. Cevap vermedim. Adam beni içeri davet edince yavaşça etrafıma bakınarak girdim. Girince kapı birden kapandı. Adam karşımdaydı kapı nasıl birden kapandı ki diye düşünürken kapının arkasında başka bir adamı görünce birden irkildim. 

Burada bulunmamalıydım. Bana bir şey yapsalar kimsecikler yardımıma gelemez. Merak duygusu gitmiş korku gelmişti. Sırtımı kapının yanındaki duvara dayamıştım. Her an kaçmaya hazırdım.

 Karşımdaki adam korku dolu bakışlarımı fark etmiş olmalı ki   " Merak etme. Yanına bile yaklaşmayacağız. " dedi. Sözlerine inanmak istesem de içimdeki korkuyu atamıyordum. Adam " Aferin. Görevini layıkıyla tamamladın. Başarılı olacağını hiç düşünmemiştim." dedi. 

Bende bir umutla "Evet görevimi bitirdim, artık özgür müyüm? Gidebilir miyim? " dedim. Adam içinden gülerek " Daha yeni başlıyoruz. Öncelikle Cihan'ın tehlikeli olduğunu öğrenmen gerek." dedi.  Ne! yeni mi başlıyoruz? Ah hayır olamaz.  " Siz Cihan'ı nereden biliyorsunuz ki? Hemen tehlikeli diyorsunuz?"  dediğimde kapının arkasındaki adam "Senin sırrını bilenler Cihan'ı mı bilemeyecek?" dedi. 

Bu da mı biliyordu yani? "Cihan sizin sandığınız gibi biri değil. Bana şu ana kadar yalan bile söylemedi." dedim kendimden emin bir şekilde. Karşımdaki adam gözünü örten siyah şapkayı sonunda kaldırıp sinirli bir bakış atarak" Ayakta uyuyorsun. 

Cihan'ın evine gittiğinde evde olmadığı zaman onu aradığında önce telefonunu açmamış,  sonrasında açtığı zaman 'sağlık ocağındaydım telefonum sessizdeydi' dediğinin yalan olduğunu biliyor muydun? " dedi. 

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Bunlar bizim konuşmamızı bile biliyorlar mıydı? Bunlar nasıl bir örgüttü? Bu ikisinden başka birileri var mıydı? " Cihan ne yapıyormuş da tehlikeli diyorsunuz? " dedim ağlamaklı bir ses tonuyla.

 Karşımdaki siyah şapkalı adam "Önce hırsızlıkla başladı sonra silah kaçakçılığıyla devam etti şimdide kendine bir çete kurdu ileriki zamanlarda da mafya grubu oluşturacağını tahmin ediyoruz. " dedi kendinden emin bir şekilde. Bende " Kanıtınız var mı? Varsa neden polise haber vermiyorsunuz? Siz nesiniz mafya değil misiniz? Mafya değilseniz neden bu işlere burnunuzu sokuyorsunuz? " diyerek ardı ardına sorular sordum.  

Karşımdaki adam "Görgü tanığımız var ama elle tutulur bir kanıtımız hala yok. Bu civardaki polisler elle tutulur bir kanıt olmayınca en ince ayrıntısına kadar araştırmıyorlar. Biz mafya değil Esrarengiz Mazlumlar Birliği'yiz.  Kısaca ERMAB diyebilirsin. Örgütümüzde bulunan herkes bir şekilde mazlum olup devletin göz ardı ettiği kişilerden oluşur. Daha fazla mazlum olmasın diye bu civardaki her yer kontrolümüz altında. 

Şimdi sorularına cevap aldıysan yeni görevini vereceğiz. " dedi. Adeta şaşırmıştım. Cidden böyle bir konuşma beklemiyordum. Onlara inanmış gibiydim. Ama neden böyle bir yer? Kararımı verip " Evet. Ne verecekseniz verin ama bu son olsun. " dedim. 

Karşımdaki adam " Sana Cihan'dan uzak dur diyorduk ama kararımız değişti. Aksine Cihan'ın yanından hiç ayrılmayacaksın. Sana dinleme cihazı yerleştireceğiz. Eğer senden uzaklaşmaya çalıştığı zamanlar olursa şu yedek olarak vereceğimiz dinleme cihazını ona takarsın. Böylece sana Cihan'ın nasıl biri olduğunu kanıtlamış olacağız." dedi. 

2 FARKLI KADERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin