Fırat'ı okula koyduktan sonra çalıştığım yere doğru gitmeye başladım. Biraz uzaktı ama canım yürümek istiyordu, zaten patron her Perşembe günü geç gelir geç kalsam da sorun olmaz arkadaşlar beni idare eder.
Ana caddeye çıkmıştım. Arabalar vızır vızır geçiyordu. Bir bankamatiğin önünden geçerken gözüm bankamatikten yeni para çeken siyah yazmalı yaşlı teyzeye takıldı. Arkasında kimse sıra beklemiyordu. Ah be teyzecim, sana bakan evladın yok muydu da böyle serserinin çok olduğu bir yerde para çekmeye geldin, gibi düşünceler içindeyken yoluma devam ettim.
Biraz devam ettikten sonra turkuaz renginde çift katlı bir binanın bahçesinin dışında iki tinerci gördüm. Sonra arkama baktım yaşlı teyze bu tarafa doğru geliyordu. Ne olur ne olmaz diye iki tinercinin on, on beş adım ilerisinde beklemeye başladım. Yaşlı teyze tinercilerin ve benim önümden güvenle geçmişti.
Açıkçası şaşırmıştım. Bu bölgede hırsızlık çok sık rastlanan şeylerdi. Teyzenin güvende olduğuna emin olduktan sonra yürümeye devam ettim. Bir süre sonra teyzenin yanından geçip gitmiştim. Ne olduysa o an oldu. Tinercilerden biri teyzenin çantasını çalmışlardı.
Bu tinerciler sandığımdan daha kurnaz çıkmışlardı. Ne yapıyordum ben, adamların peşinden koşacağıma beklemiş düşünüyorum.
Tinerci biraz uzaklaşmıştı ama gözümden kaçırmamıştım. Çantayı kaçıran tinercinin peşinden koşuyordum ama diğer tinerci neredeydi? Yine bir oyun peşinde miydiler acaba? Ben şu adamı gözden kaçırmayayım da. İlk aradan sağa döndük. Biraz koştuktan sonra yine sağ sokağa sapmıştı. Hemen bende sağa girdim.
Adama yaklaşmıştım. Biraz daha koşsam yakalayabilirdim. Polis sirenlerinin sesleri gelmeye başlamıştı. Uzun bir koşuşturmanın ardından polis arabaları arkamda göründü. Tam zamanında gelmişlerdi, hem nefesim tükenmiş hemde adam arayı açmaya başlamıştı. Elimle adama işaret ettim. Polisler daha da hızlanarak adamı takip etmeye başlayınca ben durdum ve uzun uzun nefeslendim.
Etrafıma baktım burayı bilmiyordum. Bayağı uzağa gelmiş olmalıyım. Saatime bakınca işe patrondan sonra varacağımı anlamıştım. Toplu taşımaya binsem ne olacaktı? Kendi kendimi yaktım. Patron beni kovmak için yer arıyordu ve buldu da. Artık hiç acele etmesem de olur. Biraz burayı gezeyim de öğreneyim nasıl bir yermiş.
Şu karşımdaki tuhaf görünümlü depo haricinde pek bir şey yoktu. Merak etmiştim belki kendime yeni bir iş bulurdum belli mi olur? Şöyle depoya bir bakındıktan sonra kapısının olduğu yere gittim. Etrafıma tekrardan baktım ve kapıyı yavaşça, içeri görebileceğim kadar açtım. İçeride birileri olduğu kesindi. Kapıyı girebileceğim kadar açıp içeri girecekken arkamdan birisi beni asılıp duvara yapıştırdı.
Neye uğradığımı şaşırmıştım. Eliyle ağzımı kapatıp " Burası tehlikeli, çabuk uzaklaş buradan! " deyip elini ağzımdan çekti. Siyah şapkası yüzünden burnundan yukarısını göremiyordum. Kirli sakallı, yanakları biraz çökük olduğu için şakak kemiği çok belli oluyordu. Ona yüksek sesle " Sen kimsin be? " diyerek çıkıştım. Adam " Sessiz ol. Duyacaklar bizi. " dedikten sonra içeriden " Dışarıdan ses geldi gidin bakın " cümlesini duyduk. Karşımdaki adam " Hemen buradan uzaklaşmalıyız. Beni takip et! " diyerek beni kolumdan tutarak koşmaya başladı.
Bende onla beraber koşmak zorunda kaldım. Bu adam kimdi? Depodan uzaklaştıktan sonra bir duvarın arkasına sindik. Sesi hafızamın derinliklerinde tanıdık geliyordu. Biraz bekledikten sonra gitmeye hazırlanırken adam koluyla beni engelledi. Bende sinirlenerek elimin avuç içiyle adamın bağrından ittirdim.
Bu his. Bir dakika. Adamın bağrı içine mi çöküktü? İttirirken elim çökük tarafına gelmişti. Bu adamın sesi ve bağrı bana birini anımsattı. Acaba o muydu? Ama bundan emin olmam lazım. Beklemediği bir anda şapkasını çekip çıkardım. Ve gördüğüm anda çok şaşırmıştım. Evet o. On yıldır hasretini çektiğim adamdı. Babam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 FARKLI KADER
Mystery / Thriller-- Bölüm başlıklarında hangi karakterin ismi yazıyorsa, o bölüm onun kahraman bakışıyla yazılmıştır. "Kimseyi incitmek istemedim. Herkesle hoşça vakit geçirmek istiyordum ama kendimi durduramadım. Etrafımdakilere hep zarar verdim. Bunun tek bir seb...