1. Rüya

30 5 3
                                    

Multimedyadaki müzik ve gökyüzü eşliğinde okumanızı tavsiye ederim.

Buraya lütfen sizde bir şarkı bırakır mısınız?

🌙

Aramızda dağlar, yollar, yıllar var iken beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş... 🎶

Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda gördüğüm şey nefes kesici güzellikte olan Ay ve etrafını süsleyen yıldızlardı ama rahatlıkla izleyemiyordum çünkü birinin beni izlediğini hissediyordum. Bu hissin sebebini merak ederek gözlerimin odağını değiştirdim ve etrafıma bakındım. İzlenme hissine kapılmamı sağlayan gözler tahmin ettiğimden çok daha yakınımdaydı. Her baktığımda bana toprağı anımsatan, içinde kaybolmak istediğim gözler sadece bir kaç santim uzağımdaydı. Bir eli elime kenetliyken diğer eli tıpkı benim yaptığım gibi toprağın üzerindeydi. Gözlerinde görebileceğim en güzel şeyleri görüyordum. Aşkla bakıyordu bana, aşkın tanımını bana öğreten adam. Onun gözlerini çekmeyeceğini düşünüp kafamı omzuna yasladım. Böylece elimi tutan eli belime dolandı ve daha iyi hissedemem diye düşünürken beni haksız çıkardı. Tarif edemeyeceğim kadar güzel hislerde boğuluyordum...

Gözlerimi açtığımda karşılaştığım şey karanlıktı. Bir kaç saniye içerisinde etrafı daha net görmeye başlarken hatırladığım rüya ile tarifsiz bir hisse kapıldım. Kalbim atmıyor gibiydi, daha doğrusu sanki birisi kalbimi avuçlarının arasına almış sıkıyordu da bu da kalbimin atışını zorlaştırıyordu. Sanki ruhum bedenimden çıkmak istiyordu ama tenimin iç tarafında dikenler vardı da batıyordu ruhuma. İçim içime sığmıyordu ama bu mutluluktan değil içimdeki her an daha fazla büyüyen, ruhumu istila eden, saatlerce boşluğa baktıran özlemden kaynaklanıyordu.

Odamda nefes alamadığımı hissettim, boğuluyordum ama boğulan şey bedenim değil ruhumdu. Ruhum kendi varlığında boğuluyordu. Dört duvarın arasında daha fazla durmak istemedim ve odamın balkonunu es geçip bahçeye çıkmak için merdivenlere yöneldim.

Bahçeye çıktığımda, serin hava küçük ama üşüdüğümü hissettiren bir meltemle yüzüme çarptı. Üşüyordum ama bu beni rahatsız etmiyordu aksine hoşuma gidiyordu. Ağır adımlarla ilerleyip Barışın benim hoşuma gider diye yaptırdığı salıncağa oturdum.

Lisenin ilk yılından beri seviyordum Aytaç'ı. Ben 11. sınıf iken bir süre sevgili olmuştuk. Tam 2,5 yıl beklemiştim ve sevgili olmuştuk. Birlikteliğimiz üç ay sürmüştü. O üç ay benim için en hayatımın en güzel zamanlarıydı. 3 ayın sonunda ise düşebileceğim kadar düşmüştüm, yıkılmıştım, ölmüştüm defalarca. Barış yanımda olmasaydı eğer hayata tutunamayacağıma emindim. Şuan hala nefes alıyorsam onun sayesindeydi. O mezun olup tamamen çıkınca hayatımdan, bende liseyi bitirip Barışla birlikte İstanbul'a yerleşmiştim. İki yıldır bu evde Barışla yaşıyordum, üç yıldır onu görmüyordum ama içimdeki özlem bitmek bilmiyor, yakıp kavuruyordu ruhumu. Onu göremiyor oluşum aklımdan çıkarabilmem için yetersizdi.

Bu gece gördüğüm rüya benim için, gerçek olması nefes almak kadar gerekli olan bir şeydi. Zira onsuz geçen her saniyem bana cehennemi yaşatıyordu. Hiçbir ayrıntısını unutmamak için rüyamdan başka bir şey düşünmüyordum. Hatta odama çıkınca rüyayı yazacaktım.

Ben böyle düşünürken arkamda birinin nefesini duyunca ne kadar korkmuş olsam da bu saatte burda olabilecek tek kişi Barıştı. Burnuma dolan sigara ve parfüm kokusunun ardından Barış yanıma oturunca bu düşüncemde yanılmadığımı gördüm.

"Uyumadın mı güzelim?" gözlerimi boşluktaki hayali noktadan çekip yüzüne baktım. Mekandan yeni gelmiş olmalıydı, yorgun görünüyordu. Siyah saçları dağılmış, yeşil gözleri ancak benim görebildiğim bir yorgunlukla bakıyordu. Dünya onu da yormuştu.

Karart Bizi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin