3. Eski Defter

14 2 0
                                    

Olsun - Sertap Erener

İçimdeki özlem hissi vücudumu
kontrol altına almıştı. Şuan tek istediğim ona sarılıp burnumu boynuna gömmekti. Gözlerindeki anlamlandıramadığım ifadenin verdiği cesaret ile aramızdaki üç adımlık mesafeyi bir adıma indirdim. Yoğunlaşan kokusu, sadece birkaç santim uzağımdaki kusursuz yüzünün etkisiyle belirginleşen anılarımız gözlerimi doldurdu. Farkında bile olmadan başımı eğdim. Çenemde hissettiğim parmaklar ile karnıma yumruk yemişim gibi hissettim. Başımı kaldırıp kendisine bakmamı sağladığında dökülmelerine engel olmaya çalıştığım göz yaşlarımdan biri firar etti. Aytaç'ın yüzünde gördüğüm acının sebebini düşünemiyordum o an. An be an yoğunlaşan hislerimin kontrolü altındaydım. Yüzümde hissettiğim ıslaklık ağladığımın kanıtıydı. Öylece karşımda durmuş beni izliyordu. Ne yapacağını bilemiyor gibiydi. Dudaklarını araladı, bir şeyler söylemesini umut ederken dudaklarını tekrar kapattı. Derin bir nefes aldı ve sonunda sesini duydum. "Neden ağlıyorsun?" Sesindeki içten şefkat beni konuşmaya itti. Konuşmak, anlatmak istedim. İçimi, acımı, özlemimi, ne kadar eksik hissettiğimi, nasıl paramparça yaşadığımı merak ettiğimi söylemek istedim ona. Lanet kelimeleri bir türlü dile getiremedim.

"Dünya?" Sesinde duyduğum acının sebebi neydi? Beni terk eden adam neden şuan ilgili davranıyordu? Anlamıyordum. İçimden gelen şeyi sorgulamadan yaptım o an. Sarıldım. Onsuz geçen her saniyenin acısını yaşadım o an tekrar. Kafamda dönüp onlarca, yüzlerce belki binlerce düşünce vardı. Hepsini geriye itip hissetmek istedim sadece. Ona ait olan, ondan gelen, onun sebep olduğu herhangi bir hissi hissetmek istedim. Sırtımda ve belimde hissettiğim kollarının verdiği hissi kendime bile açıklayamadım. Hislerimi anlatacak kelimeleri bulamadım.

Birkaç dakika öyle kaldık. Gözyaşlarım sweatini ıslatırken destek olmak ister gibi sırtımı sıvazlamıştı. En büyük desteği sevgisi olabilirdi ancak. Ama bu ne kadar mümkündü bilmiyorum. Son kez derin bir nefes alıp başımı döndüren kokusunu içime çektim. Geriye doğru attığım adım ve serbest bıraktığım kollarım ayrılmamızı sağlamıştı. Mırıldanarak özür diledim ve hızlıca arkamı dönüp odamdaki banyoya yöneldim.

Arkamdan kapıyı kapatıp yere oturdum. Sakinleşmeyi bekledim. Kapının sesini duyunca Aytaç'ın odadan çıktığını anladım. Yüzüme defalarca soğuk suyu çarptım. Aynada gördüğüm yansımam halimin içler acısı olduğunu fısıldıyordu sanki. Gurunu ezmiş, çaresiz bir aşık. Aşk bambaşka biri yapıyordu insanı. Aşık olunca, kendini bulduğunu hissediyordu insan. Yıllardır kayıp olan parçamı bulmuş gibi, tamamlanmış hissetmiştim sonrasında ise o parça kopup gitmişti benden.

Koyu kot renginde şort ve siyah tişört giyip saçlarımı salık bıraktım. Telefonumu cebime bırakıp aşağı indim. Mutfaktan gelen konuşma sesleri huzurlu hisettmemi sağlamıştı. Ama devasa boyutlardaki kaybetme korkum huzurun tadını çıkarmamı engelliyordu. Ama kaybetme korkum benim olmayan bir şeyi zaten kaybedemeyeceğimi bilmiyordu.

Duyduğum gülüşme sesleri yüzümde tebessüm oluşmasını sağlarken, Aytaç'ın sebep olduğu heyecanı yüzüme yansıtmamaya çalışarak mutfağa girdim. "Tam zamanında geldin güzellik, hadi otur da yiyelim artık. Açım ben." Umutun söylediklerine kıkırdarken masaya göz gezdirdim. Her şey tamam görünüyordu.

Masadaki yerimi aldığımda Aytaç karşıma, Umut soluma, Barış ise çayları doldurduktan sonra sağıma oturdu. Karşımdaki adam tarafından merakla incelenirken gerginliğimi ve heyecanımı dışarı yansıtmamaya çalıştım.

Keyifli geçen kahvaltının ardından salona geçtik. Gerçekten dün tanışmışız gibi sohbet ediyorduk. Umut gülerek üniversiteye neden ara verdiklerini anlatırken sözlerine ara verip su içmeye gidince ortama kısa bir sessizlik çöktü. Eva uyanıp miyavlayınca ona dönüp yanıma çağırdım. Benim yanıma gelmek karşımda oturan Aytaç'ın yanına gidince şaşkınlıkla onlara baktım. Aytaç ilgiyle Eva'yı severken etrafa göz gezdirip başımı koltuğun kenarına yasladım. "Kimmiş bu tatlı şey?" Umut hızlı adımlarla Eva'ya doğru ilerliyordu. Eva yeni gördüğü insanlara çabuk alışan bir kedi değildi, ne yapacağını merakla bekliyordum. Umut Evayı kucağına almak için eğilip tutmaya çalışınca Eva huzursuz bir tavırla ellerinin arasından kaçıp Aytaç'ın kucağına sığındı.

Karart Bizi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin