2. İçimdeki Özlemdi

11 2 1
                                    

Gökyüzünü görebileceğimiz bir yere geçelim ve multimedyadaki şarkıyı açalım lütfen.

*İçimdeki Özlemdi
~Furkan Ermiş

Gözün beni görmez mi?
Görse sevmez mi?
İçimdeki özlemdi... 🎶

🌙

Bu nasıl mümkün olurdu? Yıllardır özlemini çektiğim adam bana bu kadar yakın mıydı gerçekten? İnanmakta zorluk çekiyordum ama inanmaya, gerçek olduğunu bilmeye, onu hissetmeye o kadar çok ihtiyacım vardı ki...

İçeri girdiğimizi fark eden Umut ve Aytaç odaklandıkları kağıtları büyük siyah masanın üzerine bırakıp kapının olduğu tarafa, yani bize doğru döndüler. Umut şaşkınlığını tüm yüzüne yansıtmıştı, Barışın sorgular bakışlarını görünce kendini toparladı ve yüzüne içten bir gülümseme yerleştirerek, başını eğerek selam verdi bize. Aytaç... Adını telaffuz etmeyi bile özlediğim adam... Ruhumun ruhuna, bedenimin bedenine yandığı adam... Sevgimi kelimelere sığdıramadığım adam...

Her zamanki gibi gözlerine duygularını görmemizi engelleyecek o perdeyi çekmişti. Tıpkı benim gibi simsiyah giyinmişti bana siyahı sevdiren adam. Uzun  boyu, koyu kahverengi gözleri, gözleriyle aynı renkte saçları, mükemmel yüz hatları... Kusursuz. Tek kelimeyle anlat deseler aklıma gelecek kelimelerden sadece biri. Geçmişimiz hiç yokmuşçasına, gerçekten yeni tanışacakmışız gibi bakıyor bana ya da ben öyle sanıyorum. Merakla, inceleyerek, delici gözleri ile ruhumu anlamak istercesine bakıyor. Gözlerimiz ayrılmıyor birbirinden; içimde canımı yakan o boşluk acıyla kendini belli ediyor, karnıma onlarca yumruk yemişim gibi hissediyorum, sanki yer kayıp gidiyor ayağımın altından, başka kimseyi görmüyorum, duymuyorum. Sadece ikimiz. O ve ben ama biz değil.

Barışın bizi tanıştırması ile - biz zaten tanışıyorduk ama Barış bilmiyordu- Aytaç elini uzattı, elimin titrememesini umut ederek elimi uzattım bende. Ellerimizin teması ile içimin titrediğini hissederken dışarı yansıtmamayı umdum.

"Memnun oldum, Dünya." Kendinden emin, tok sesi kulaklarıma dolunca ne kadar özlediğimi bir kere daha anladım. Sesimin titremesinden korkarak dudaklarımı araladım. "Bende memnun oldum." adını uzun zaman sonra telaffuz etmenin verdiği heyecan ile ekledim. "Aytaç. " Elimi elinden artık çekmem gerektiğini biliyordum ve istemeyerek, yavaş yavaş çektim elimi. Boşluğa düşüyormuş gibi hissederken aldırmamaya çalışıp gözlerimi Umuta çevirdim. O da tıpkı Aytaç gibi - ama asla Aytaç kadar değil- gizlemişti hislerini. Elimi uzatmıştım ki herkesi şaşırtarak - ya da sadece beni çünkü bir tek ben şaşkın görünüyordum- beni kollarının arasına çekti.

"Memnun oldum Dünya." sesindeki samimiyet ile konuşunca şaşkınlığım daha da arttı. Umutla eskiden de çok iyi anlaşırdık ama şuan Barış burdayken bu şekilde davranması Barışın dikkatini çekebilirdi. Neden bilmiyorum ama bu iki adamı önceden tanıdığımı Barıştan gizlemem gerekiyormuş gibi hissediyordum. "Bende memnun oldum Umut." Sesimdeki şaşkınlığı gizleme umuduyla cevap verdim Umut'tan ayrıldım. Barış bize gülümseyerek bakarken Aytaç yine ifadesizce bakıyordu. "Umut böyledir güzelim, zamanla alışırsın." Umut ile olan anılarım bir bir gözlerimin önünden geçerken ben zaten alışığım diye düşündüm. Umut benim cevap vermeme fırsat vermeyen bir tavırla cevap verdi. "Alışır tabii." Bir yandan da eliyle yine siyah olan, rahat görünen koltukları gösterdi. "Oturun siz, ben içecek bir şeyler söyleyeyim."

Yaklaşık üç saattir oturmuş sohbet ediyorduk. Ben ve Aytaç genel olarak dinliyorduk. Karşımda oturmuş, arada Umut'un anlattıkları sayesinde dudağının tek tarafı hafifçe kıvrılıyordu. Gülüşüne tutuklu kaldığım adam yıllar sonra karşımda, bir metre uzağımdaydı. Bir yanım mutluluktan havaya uçarken diğer yanım geçmişimiz yokmuşçasına sohbet ettiğimize üzülüyordu. Çelişki. Tek kelimeyle anlat deseler aklıma gelecek kelimelerden sadece biri.

Karart Bizi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin