Kim sevmez ki tarçınlı kurabiye (ben sevmem diyenleri duyar gibiyim)
Olsun sizde sevdiğiniz kurabiyeyi yorum yaparsınız
(Yemek kitabı gibi oldu demi...)
...
"İris? Yavrum uyan hadi! Okula geç kalacaksın!. " Şu okul hayatım boyunca erken kalkmak benim için işkence gibi. Neden saat 10-11 arası ders başı olmuyor ki? Ama her sabah anneannemin sesini duyunca vücudum hazırola geçiyor. Korktuğumdan değil de sıcacık tarçınlı kurabiyeleri kuzenim Asaf bitirmesin diye. "Uyandım anneannecim!"yüzümü yıkamadan mutfağa doğru bir koşuda merdivenlerden indim. "Aa yine bir fare dadanmış benim mis gibi tarçınlı kurabiyelerime!" Tabi ki de kuzenim Asaf bu.
" Ota bak sanki o tek bu evde yaşıyor." Kaşlarımı çatım çatım çattım, "Ama onlar benim en sevdiğim kurabiyeler" dedim. Asaf bana dalga geçer bir şekilde" omo onlor bonom koroboyolorom."deyip bir tane daha benim mis kokulularımı alıp ağzına götüreceği sırada eline bir tane geçirdim. "3 tane kalmış, bunlar da bana yaa" dedim.
Bana acımış olucak ki verdi 2.5 tanesini. Evet evet 2.5 tanesini. 3. Kurabiyeyi bölerek "Şuncacık kurabiyede gözüm kalmıştı"deyip agizna attı. Allah'ım neydi günahım? Nedir bu lokmama göz koyan mahlukat? Dercesine tavana baktım.
"Ee kızım hadi çabuk ol her sabah senin yüzünden geç kalıyorum şu okula" gerçekten öyle ya."Aman be! Bir bırakmadın birkaç lokma bişey yiyeyim" diye Asaf'ın yüzüne doğru çemkirdim." Sen hala ne lokması diyorsun kalk üstünü giy 10 dakikan var Bitkisel." Adımın bir çiçek adı olması sanırım bu kadar göze batabilir. Hayır yani böyle güzel bir isim dünya üzerinde yoktur yok! "Tamam geliyorum hemen lokma düşmanı," deyip odama doğru koşturdum.
Okulumuz kolej olduğu için rahat giyiniyordum. Okul forması kısa, pileli, siyah ve beyaz renkleriyle karışık, büyük kareli bir etek ve üzerinde ise beyaz sweatshirt. Bunları giymeyi bile sevmezdim. O kadar okula aşık bir öğrenciydim. Saçlarımı uyumadan önce ördüğüm için açınca dalgalı bir görünüm almıştı." Hah bir de rimel sürelim tamamdir" diyerek kendimi tatmin edercesine konuştum. İşte hazırdım.
Aşağı hızlı adımlarla inince karşımda yere doğru çökmüş, sırtını da kapının yanına doğru duvara yasllamış bir Asaf Özhak. "Kızım gittiğin yer okul, podyum mu sanıyorsun sen?" Gözlerimi devirdim bu dediğine. " Ya şimdi ben senin yanında soluk kalmamak için…" derken sözümü keserek "sen bu şıklıkla ben senin yanında çöp duruyorum" deyip yanağımdan bir makas alan, öküz ama çok sevdiğim hatta tek kuzenimin kollarının altına sırnaşarak beraber kapıdan çıkıp yürümeye doğru başladık.
Arabanın kapısını açıp içeri girdim ve hemen ilk işim olan radyoyu açtım. -Adamlar'ın Rüyalarda Buruşmuşum- parçası çıktı. Hemen söylemeye başladım. Bana katılan Asaf'ı görünce daha bir zevkle söylemeye başladım. Bu hayatta herkesten çok yanımda olan biri varsa o da Asaf'tı. O benim herşeyimdi. Abilik taslamasa iyi de neyse. Alt tarafı 1.5 ay benden büyük. Bayramlarda bile bunun lafını yapacak kadar da kibirli bir züppe.
VOTE ATMAYI UNUTMAYIN EMEKLERİM İÇİN.
*Yorumlarınızı eksik etmeyin(fikirler özgür kılar insanı)
*Başrol karakterimiz İris... Ne düşünüyorsunuz?
*Gelecek bölümler daha heyecan verici olucak!
*Şimdilik sınır ya da tahmin koymuyorum.
* Sizleri seviyorum 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOKU (HAMİL-İ HATIRA) *TAMAMLANIYOR*
General Fiction"KOKU (HAMİL-İ HATIRA)" *Birbirlerinin yaralarını sarmaya çalışan iki yarım hayat.* "Güzel günler seninle başlasın, seninle son bulsun. Batan bu güneş sana ithafen doğsun her yeni gün." "İRİS" "Kalbim de ç...