"Güzel şeyler hep zamansız ve onları beklemediğimiz zaman olur."
"bekle, biz de geliyoruz." dedi. Henüz arkamı dönmemiştim o an ona bakıp tebessüm edip " son gelen ısmarlar o zaman" deyip koşmaya başladım. Gamze topuklusundan dolayı Akif'ten yardım aldığı için o ikisi koşamadı ama arkamdan bana yetişen bir ses işittim ve direk dondurmacının yanına koştum. Dondurmacı abi bu halime gülse de ona nelerden istediğimi söyledim ve bol bol koymasını istedim. Arkamda elini cebine koymuş beni izleyen Toprak'ı hissedebiliyordum. Abi en son çikolata sosuna batırıp bana verdiğinde sevinçle arkamı dönüp Akif'e özellikle büyük aldığımı gösterircesine dondurmayı salladım. Akif gülerek kafasını salladı ve dondurma söylemeye başladılar ben de o sırada denizi ve etrafındaki insanları izliyordum. Yanda bir kız ağlayarak ilerliyordu ve arkasındaki elinde gül olan çocuk da af dileyerek arkasından ilerliyordu. Onları filmdeymişim gibi izlerken dondurmamı yalamaya devam ediyordum, biraz yakınımda da Toprak duruyordu." Aşk işte böyle boktan." dedim ve arkamdaki banka oturdum dondurmamı yalamaya devam ediyordum. " Boktan olan aşk değil." dedi. Kafamı ona çevirdim devam etmesini istermiş gibi o da bana döndü. " onu herkesin yaşayabileceği düşüncesi, herkes aşık olamaz" dedi. Bu kapak şişesine tam oturmuştu haklı olabilirdi ama bu aşkın boktan olamayacağı anlamına gelmezdi. " Aşk diye bir şey yoktur" dedim. " dedi daha dün aşk acısı çeken kız" dedi Toprak. " ben ona aşık değilim bu farklı, neden anlamıyorsun?" dedim. Sürekli kardeşine olan ilgimi öne sürüyordu. " Dün seni ben gördüm yani-" derken " yani ne? bundan ona aşık olduğumu mu çıkardın? bu sadece ilgi yoksunluğu yaşayan her kızın hissedebileceği bir şey " dedim ve sinirlice önüme döndüm bir miktar bana baktıktan sonra telefonuna döndü ve arkamızdan gelen sese kulak verdim Gamze idi. " Siz neden sürekli tartışıp duruyorsunuz? Derdiniz ne?" dedi ve biz aynı anda " yok bir şey" dedik sonra da ona dönüp" belki de var" dedim. O sırada Akif'in Gamze'ye bir şey fısıldadığını duydum. " ne varmış bir söylesene." dedi Toprak ciddiyetle. "kardeşini kıskanıyorsun." dedim. Neredeyse ağzını açacak şekilde bakarak" ne?" dedi o sırada Akif güldü. " tam tersi deseydin anlardım" dedi Akif. " bunu da nereden çıkarttın?" dedi. " öyle, sürekli ona olan ilgimden bahsedip yüzüme vuruyorsun." dedim. " böyle yapınca kıskanmış mı oluyorum?" dedi Gamzelere bakarak. "üzgünüm Zeynep ama bence olmuyor." dedi Gamze. Akif'te onaylayınca sinir katsayım aşırı artmıştı. O zaman neden bahsedip duruyordu? " Ama..." dedi Akif Gamzeye bakıp " başka birini kıskanmış oluyorsun." diye devam edince ona baktım. " ben gidiyorum" dedi Toprak konunun nereye varacağının farkına varıp. " Asıl ben gidiyorum" dedim ve Toprak'ın omzuna çarpıp ilerlerken. " bu ne abi çocuk musunuz siz ?" dedi Akif biraz yüksek sesle durdum arkama baktım. Yanımda bana doğru dik dik bakan çocuğa " bak lan işine " dedim. Söyledikleri elbisemle hiç uyum sağlamıyordu o yüzden biraz şaşırdı ama önüne döndü. " Aynen Zeynep bir gel şuraya çocukluk yapma " dedi dudağımı hafiften büzüp kolumu göğsümde birleştirip yanlarına doğru ilerledim. Biraz sessizlik oldu " bir daha bu kadar celâllenmeyeceğim özür dilerim." dedim o da her zamanki gibi kafasını kaşıyıp " bende biraz fazla tepki gösterdim Akif hem sana hep ona özür dilerim." dedi. Neyse ki bu saçma andan sonra herkes eski haline dönmüştü Gamze ile Akif sohbet ediyor Toprak telefonla oynuyor bense kayaların üstünde dolanıyor taşlara zıplıyordum. Aşağı tarafa inmiştik ve burada ışıklandırmalar vardı aralarda masalar vardı ve ilerisinde insanların şarkı söylediği ve dans ettiği bir alan vardı biz onlardan uzaktaydık. Ben kendimce şarkı söylüyordum, gece olduğunda biraz soğuk oluyordu açıkçası bacaklarım buz tutmuştu yanlarına gidip karaoke yapılan yere gidelim mi diye soracağım. Birazcık da sıkıldım burada zıplamaktan. " yaa neden öyle dedin ki şimdi, küstüm" Gamze. " Tamam, tamam küsme gel buraya" Akif. " hayır istemiyorum" Gamze. "Tamam bende ilgiliydim sana karşı ama ben belli etmedim" Akif. Yanlarından geçerken konuştukları kulağıma geliyordu haliyle. " Tabi canım önüme 4 kişilik pasta koydurtarak falan hiç belli etmedin" (kahkahalar). Köşede yere oturmuş denizi izleyen Toprak'a doğru gidiyordum acaba şuan neyi düşünüyordu. Ben olmadığım kesindi kim bilir hangi kız aklını kurcalıyordu. Ben de bu kadar yakışıklı olsaydım sevenim sevdiğim olurdu ne diyorum ben illa birisi mi olması gerekiyor? Çok garip geçiyor bu gün hızlı ve sanki yaşamıyormuş gibi. Ayak seslerimi duyacak olmuş ki başını bana doğru çevirdi rüzgar daha sert esip elbisemi havalandırırken sol elime elbisemi tutup sağ elimle saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve " oturabilir miyim?" dedim. Kafasını salladı " gel" dedi ve yine aynı konumunda denizi izlemeye devam etti. Ben de yanına oturdum ayaklarımı denize doğru uzattım dalgalara o kadar yakın değildi bir yarım metre uzağımızda duruyordu aslında biraz hızlı gelse bizi de ıslata bilirdi. Islatsa neler olacağını düşünmek bile istemiyordum, yazlık elbisenin üzerime yapışmasını istemezdim. "Ee Toprak anlat bakalım senin olayın ne?" dedim bir anda durdu cevap vermedi. Zaten duruyordu öylece. " Benim olayım mı? hah" dedi. Acı mı çekiyordu gözlerime baktı uzun uzun baktı bende onunkine baktım bir şeyler umar gibiydi bir şey yapmam gerekiyordu sanki ama ne yapmam gerektiğini ben bile bilmiyorken ona ne yapabilirdim ki? "Ben... Yanlış bir şey mi sordum?" dedim güçlükle. Gözlerinin etkisi altında gibiydim ne yapmam gerekiyordu hiçbir fikrim yoktu bende elimi omzuna koydum ve hafifçe sıktım. Neyim ben kahvedeki dertli amca mı? O kadar saçmaydı ki neye teselli olduğumu bilemeyecek kadar salaktım. Elimi hemen ondan çekim diz kapaklarıma elimi koyup alnımı ona koydum. " OOOOF"dedim. " ne oldu?" dedi. " yok bir şey" dedim. " belki de var" dedi önceki konuşmadaki gibi. Ona döndüm ve " bak ben az önce-" derken " beni teselli etmeye çalıştın ama ortada bunu gerektirecek bir şey yoktu " dedi sonunda güldü. Saçmalıyordum herkesin teselliye sarılmaya ihtiyacı varmış gibi davranıyordum belki de kendi ihtiyaçlarımdı bunlar bilemiyorum. " Bazen nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum öylece kalakalıyorum ya da yukarıdaki gibi saçma sapan hareketler yapıyorum." dedim. " Dertlerinden kaçarak uzaklaşmaya çalışıyorsun ama onlar da seninle geliyor" dedi. Nasıl bu kadar kusursuz ve güzel cümleler kurabiliyordu belli ki yaşanmışlıkları vardı. " Soruma cevap vermedin Toprak Arıkan" dedim. " benim olayım yok Zeynep Akay" dedi. " kime göre ?" dedim. " Tam senlik sorular ama cevaplarının sadece beni ilgilendirdiği sorular soruyorsun." dedi bir anda kızar gibi " neden bana karşı soğuk yapıyorsun ?" dedim. " sana karşı değil bu küçük hanım, hayatta böyle olmak zorundasın kırılmak istemiyorsan." dedi. " ben seni nasıl kırabilirim ki" dedim sesim biraza masum çıkmıştı. " belki de kırmışsındır ve haberin yoktur" dedi son bir kez bakıp denize doğru yürürken. Ardından bakakaldım. Ne demek istemişti ki şimdi o? Onu nasıl kırmış olabilirdim ki? Önüne geçtim " ne demek bu şimdi?" dedim. " Şu demek -bana doğru yaklaşıyordu ve ben denize yavaş yavaş giriyordum- hissettiklerinden sorumlusun demek. " dedi. " Toprak biraz daha yürürsen AAAAY!!!!" suya düşmüştüm hem de bu çocuk yüzünden. O ve onun saçma kelimeler birleşimi yüzünden. İntikam soğuk yenir ama benimki sıcak olacaktı. " AAAYYY BOĞULUYORUM TOPRAK!!" diye bağırıp suyun içine kendimi atmaya çalıştım ilk başta inanmadı ama ben geri geri gittikçe gözlerinde bir telaş göründü kendini denize atınca ne kadar ingin olduğunu farkedip sudan çıkarken üstüne zıpladım ve " demek beni suya düşürürsün haa gördün mü şimdi gününü?" dedim ve sırtında sevinç kahkaları attım ve saçımı geriye doğru ittirdim. " kimin sırtında olduğunun farkında değil misin küçük hanım?" dedi. Sırtından inmeye çalışırken kendini geriye doğru atıp beni suyun altında bıraktı ve genzime su gitti böyle bir şey beklemiyordum. Hızlıca koşarak çıktı ve ben de öksürüp onu kovalamaya başladım hem üşüyordum hem koşuyordum Gamzegilin yanına gidip biraz gelmemi bekledi " gel buraya Toprak geberteceğim seni." dedim." kolaysa gel yakala küçük hanım" dedi. " Seni var ya ben " dedim ve hızlıca koşmaya başladım o koştu ben koştum tam onu kolundan tuttuktan sonra ayağım ayağıma takıldı ve yere düşerken onu da çektim üstüme düşmemek için elini kaldırdı ama başaramadı sadece ağırlığının birazı üstümeydi. " sırtıım" dedim. " çok kötüsün Toprak kalk üstümden niye üstümdesin sen?" dedim kafiyeli de oldu ha. " beni çekmeseydin ben düşmezdim " dedi. " ha benim düşmem önemli değil yani" dedim. " yok canım da" dedi. Dudaklarına kaydı gözüm ve o bunu fark edince birden beni tutup ters çevirdi ve onun üstünde ben olmuş oldum. Bu sefer onun üstünde ben vardım ve o benim dudaklarıma bakıyordu. " Ee kalkmayı düşünmüyor musun?" dedi. O sırada Gamze ile Akif koşarak geldi. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım Gamze beni tutup kaldırdı ve her tarafıma yapışmış kum tanelerini işaret ederek " kızım üstün başın hep kum olmuş Toprak senin de. Heyy kalksana ordan Akif kaldırsana şunu. Hasta olacak ikiside" dedi Gamze anne edasıyla. " ikisi de çocuk gibi yeminle" dedi Akif. " İdeal anne ve baba adayları konuştu" dedi Toprak. " şşştt konuşma sen!" dedim gözümü kısıp ona bakarken. Toprak " şu haline bak" dedi gülerek ben de " sen kendini görmüyorsun koçum" dedim. Akif o sırada Toprak'ı kaldırdı ve karaoke yapılan alana doğru yürüdük gülüşerek. Haa gibi rüya gibi geliyordu hala. Eğer bu bir rüyaysa tanrım ne olur uyandırma çünkü galiba ben bir şeyler hissetmeye başladım... Hemde daha dün tanıdığım birine... Ve eğer yanılmıyorsam karşılıklı olduğunu söylüyordu hislerim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK KOKUSU
FantasyGünahın olmadığı bir dünya hayal ederek bir kitap yazdım. Kimseye ilham olmak istemem . Kötü bir şey yaptığımı düşünmüyorum . Umarım severek okursunuz