"Ne olmasını istersin?" Kalbim kendinden bağımsız atarken heyecanla dudaklarımı dilimle ıslattım.
Egenin bakışları dudaklarıma kayınca sesli şekilde yutkundum.
Hâlâ aynı şekilde üstündeyim ve bu durumda daha ne kadar kalabileceğimizi bilmiyordum. Bakışlarımı ondan kaçırıp yere sabitledim.
"Utandın mı?" Egenin kışkırtıcı sesiyle birlikte sinirim tekrar kendini belli etti.
İbne.
"Sen Tam b-" lafımı daha bitiremeden kapının açılma sesiyle birlikte gözlerim pörtledi.
İnş hoca değildir.
"Uuu yakalandık seninkine" gülme sesiyle bakışlarımı yavaşça kapıya çevirdim.
Alp ağzı aralanmış bir şekilde bize bakıyordu. Hemen egenin üstünden kalkıp üstümü düzelttim.
"Bak alp ben, sen yanlış..." kendi savunmamı yapamadan sözüm kesildi.
"Hayır tamda anladığın gibi alpciğim" sanki daha fazla pislik yapmak istermiş gibi sesini kesmiyordu.
"Kes şunu"
"Neden? Yanlış birşey demedim ki"
"Eg-"
"Bende burdayım, hani umursarsınız falan" alp'in sesiyle bakışlarım ona döndü tekrar. Ne kadarda yalandan sevgili olsak böyle bir durumda yakalanmak hiç hoş değildi. Helede ege bizi sevgili sanarken.
Suç üstü yakalamıştık resmen
"Alp, saçmalıyor işte boşver, gidelim mi?"
"Niye saçmalıyormuşum okyanus?" Onu takmayarak alp'in yanına gittim.
"Gidelim mi?" Gözlerini benden çekerek ege'ye baktı. Sanki ikiside beni takmıyor gibiydi. Daha doğrusu takmıyordu.
"Hadisene alp git, hiçbir şey görmemiş gibi" Alp'in bembeyaz yüzü kızarmaya başlayınca kavga çıkacağını anladım, en iyisi burdan hemen gitmekti yoksa egenin böyle neden böyle yaptığını hala anlamasamda duracağı yoktu.
"Ne diyorsun lan sen?" Alp'in hızla egenin yakasına yapışmasıyla ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı. Egede onun yakasından tutunca tam olmuştu.
"Noldu beğenemedin mi koçum"
Koşarak alp'in ellerini egenin yakasından çekmeye çalıştım.
"Alp bırak lütfen" beni dinlemeyerek egenin gözüne bir yumruk attı.
Ege geriye doğru sendelenmesiyle birlikte ona doğru gittim, yani gidecektim ki alp beni kolumdan tutup engellemişti.
"Napıyorsun sen? Bırak kolumu" kolumu bırakıp tekrar ege'ye yöneldi, bu sefer önüne geçerek ona engel olmak istedim ama ege benden hızlı davranarak alp'e yumruk attı.
Kavga dahada hızlanmış birbirlerine öldüresiye vuruyorlardı ve kahretsin ki ben bağırmaktan başka birşey yapamıyordum.
"Ya durun artık lütfen"
"Alp bırak"
Sesimin kısılacağı raddeye gelmişken kapı açıldı. Gözlerim elif ve bizim sınıftan bir çocuk arasında mekik dokurken bir yandanda alp ve ege'yi birbirinden çekmeye uğraşıyordum.
"Yardım etsenize" sesim sanırım artık kısılmıştı çünkü ne ben duyabilmiştim sesimi nede onlar anlamıştı.
Artık akılları başlarına gelmiş gibi oğuz egenin kollarından tutarak alp'ten ayırdı. Elif ve bende zorda olsa alp'i uzaklaştırdık.
Nefes nefese kalmış bir şekilde alp'e baktım.
"Ne yapıyorsun sen?" Kanayan dudağını silerek bana umursamaz bir bakış attı.
"Yapmam gerekeni" gözlerimi şaşkınca ona doğrulttum.
"Yapman gereken onunla kafa göz kavga etmek miydi" beni takmayarak önüne döndü.
Sinirle gözlerimi kapadım ikiside ahmağın tekiydi.
"Bu burada bitmedi" oğuz ege'yi zorla dışarı çıkartırken alp'e bakmayı sürdürdüm.
"Allahtan toplantı varda hoca falan gelmedi iyi yırttınız, herneyse ben egeye bakmaya gidiyorum" elif yanımızdan uzaklaşırken dudaklarımı araladım.
"Sana diyorum naptığını zannediyorsun? Bana bir açıklama borçlusun"
"Sana hiçbir şey borçlu değilim, yapmam gerekeni yaptım. Herif bizi sevgili biliyor, napsaydım alkış mı tutsaydım"
"Hayır ama bu-"
"Asıl açıklama yapması gereken sensin bence" kaşlarını çatarak bana bakarken bende kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Sana açıklama yapmak zorunda değilim" bana doğru bir adım atmasıyla bende bir adım geriledim.
"O zaman bende seninle birlikte olmak zorunda değilim" yanımdan geçip giderken şaşkınca arkasından baktım.
Benden mi ayrılmıştı o?
°
13.09.2020
14.31