İntikam, soğuk yenen bir yemektir...Keşkelerle dolu bir hayatı vardı Eylül'ün. Bitmek bilmeyen sorunları, sonu gelmeyen haksızlıklar...
Bu zamana kadar başının çaresine kendisi bakardı hep. Ne olursa olsun, Babasına ihtiyaç duymadan. Belki de Annesi'nin yokluğundandır kim bilir? Eylül bir gün öyle bir kayaya çarptı ki bu sefer kendisi de kurtulamadı bu beladan...
Belki de bir yolunu buldu, buldu ama işe yarar mı? bilinmez...
Nerede olduğunu anlamaya çalışırken daha çok kaybolmuştu labirent misali bir yolda. Bir oyunun içinde saklıydı Eylül, aslında intikama tadını veren tuzu değil miydi?Acı çekeceğini bile bile burnunun dikine gider mi? İnsan...
Normal insanlardan farklıydı Eylül, o acı çekeceğini bildiği halde yinede çarpardı kayaların en sert cinsine....
Bu sabah farklı herşey; güneşin doğuşu, kuşların ötüşmesi, rüzgarın kendi uğultusuyla oluşturduğu ritim sanki ahenkle birbirini tamamlıyor. Mutluyum ben çünkü özgürlüğüme kavuşmamın birinci günün heyecanı var üstümde, akşam ki parti için çok heyecanlı mıyım? Evet heyecanlıyım acaba beni beğenecekler mi korkusu var içimde.
Düşüncelerimi kenara bırakıp normal hale döndüm. Hemen yataktan kalkıp,elimi yüzümü yıkayıp dolabıma yöneldim. Siyah baskılı t-shirtü çıkartıp üzerime giydim, bol açık kahve ceketi üzerime giyip altımada kapalı gri bir dar paça kot pantolon geçirdim.
Ayna karşısına geçtiğimde uykusuzluktan göz altlarımda halkaların oluştuğunu görebiliyordum. Saçlarımı doğal haliyle bırakarak dalgalı bir şeklin oluşmasını sağladım ve kapıya yöneldim tek ümidim merdivenlerden inip sessizce dışarı çıkmaktı. Elim Kapı kolunu çevirmek için kapıya uzandığında arkadan ince bir ses yükseldi.
Bu Ela'nın sesiydi."Günaydın demeden mi çıkacaksın"
"Aa uyanıkmıydın sen, öyle şey olur mu ? günaydın " dedim ve Elan'ın yanına ilerledim, sarılarak iki yanağından öptüm.
"Ben seni uyuyor sanmıştım, uyanmıssın demekki ,bende şimdi dışarı çıkıyordum hava almak için, sen de gelsene hem birlikte gideriz." istemeyerek kurduğum bu cümlenin ardından
"Yok canım akşam ki parti için hazırlıklara yardım etmem gerekiyor.Sen git hem heyecanını azaltmış olursun. " cevabı içimi rahatlatmaya yetmişti.
Ela'ya inanmıyordum onun bu samimi davranışları bana hiç de gerçekçi gelmiyordu.Bana yaptıklarını unutamazdım hatta hiç unutmamalıydım da.Onca yaptıklarından sonra son bir yılda iyilik meleği rolünü oynamasının geçerli bir sebebi var mıydı acaba? Düşüncelerime bir son vererek tekrar Ela'ya yoğunlaştım ve
"Evet çok heyecanlıyım akşama kadar bu heyecan nasıl kaybolacak " dedim sakince.Sonrada Ela'nın yanıt vermesine izin vermeyerek
"Neyse ben gideyim artık görüşürüz."dedim ve kapıyı kapattım.
Ela ile ben çocukluğumuzdan beri hiç normal kardeş gibi olamadık tamam sonuçta Sadece babamız aynı kişi olsada Arzu anne beni kendi kızından hiç ayrı tutmazdı,ikimiz yere düşsek bir eliyle beni diğer eliyle elayı kaldırırdı.
Ama ela annesini benden kıskanırdı hep. Ben bu köşke ilk geldiğimde dört yaşımdaydım, Ela ise sekiz yaşındaydı. Ben yaşadığım olaylar karşısında anlamsız kalırken Ela herşeyi anlayarak ve isteyerek yapıyordu. Mesela ilk geldiğim sene beşinci yaş gününümde babam ve Arzu anne benim için parti organize etmişlerdi. Elanın kıskançlıkları yüzünden bana karşı aldığı tavrı saymazsak,herşey harika ilerlemişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL&İntikam Uğruna
Teen FictionEylül... Güveni, kurtarılması imkansız bir dipsiz kuyuya atılan, Masumiyeti, çıkışı bulunmayan bir labirente hapsedilmiş, Özlemi, oradan oraya sürüklenmiş bir boşluktan farksız, Vicdanı, her şeye rağmen hiç bir şeye boyun eğmeyen, Aşkı, asla u...