//"Nokta da küçüktür ama cümleyi bitirir. Yani diyorum ki sen benim boyumun kısalığına bakma, üzerim."//
Çıplak ayağımın altındaki halıyı ezerken girdiğim moda devam ettim.
"Antep'in kaalesiine astılar fermanımi, eman eman, eman, eman, eman astılar fermanımi" ellerimi havada bir ileri bir geri salladım. Ayaklarım da halıyı çınnamakla meşguldü. Çınnamak mı? dediniz belki ama biz öyle diyoruz, teşekkürler. Topuğuma kadar düşmüş şalvarımı yukarıya doğru çektim. Yanımdakine döndüm.
Açılan başörtü uçlarını tekrar başının üstünde birbirine bağladı.
"Urfa, Mardin beyleri kestiler fermanımi eman, eman, eman..." Hümeyra da bana katılmış halı yıkarken türkü tutturmuştuk yine. Severdik Türkiyemizin tüm illeriyle türkü söylemeyi!
"Seven ölür yar için
Can verir canan için aey" devam ettiren yine bendim."Peh can verdikte ne oldu?!" diye söylendim kendi kendime.
"Kellem getse boynumdan vazgeçmem bu sevdadan" diye devam eden Feyza kendinden geçip öne doğru yere kadar eğilmişti neredeyse.
Şalvarlar belin en üstüne kadar çekilmiş, başörtülerin önü açık uçları tepedeydi. Her işi yapıyoruz derken ciddiydik. Şimdi de mescidin halısını yıkıyorduk yetimhanenin çamaşırhanesinde! Şükran anne ise küçükleri toplamış gezmeye götürmüştü. Diğer kızlarda gittiler mi bilmiyorum. Bir biz kalmıştık sanırım binada. Zaten sevmezdik hiç gezmeyi.
Ne vardı be şu halıları o odun oğlunu alıp şuraya getirip yıkatsaydı Yasemin abla! Bir işe yarardı bari. Ley lim ley gezsin ancak. Kalbi de boş boş duruyor zaten!
O ayaklarıyla bir kere bassa temizlenir zaten halılar! Vereceksin hortumu da eline, arkadan yanlışlıkla (!) açacaksın sonuna kadar suyu birden, oh."Yavaş ikiz fırçalamadın söktün sen! O halı halı, vessemai diye başlayan surenin, bu kelimesinden sonra gelen isim değil o!" O nasıl bir anlatıştı öyle lan. Ne kadar gizli kapaklı da anlatırmışş! Belli etmeden, aman aman..
"Ne demek istedin kız?" Hümeyra bir süre düşünüp anlayamamış olacak ki sorusunu sordu.
"Anlayan anladı!"
"E ben anlamadım işte bana da anlat, bende 'anlayan anladı' olayım"
"Boşver be gülüm!"
"Ablalarım terleyenler kimler?"
"Ben..ben...ben"
"Tamam o zaman sıranızı bekleyin hepinizi yıkayacağım" deyip deterjanlı olan halıları duruladığı hortumu Feyza'ya tuttu. Haince sırıtıyordu.
"Aaaayyh yaa her yerim su olduuu" bir taraftan da elleriyle ne kadar kapatabiliyorsa suyu kesmeye çalışıyordu üzerinden.
"Şaka yapıyoosuuun hiç belli olmuyor" diyerek haline gülmeye başladım.
"Ne demişler gülme Feyza'ya girersin sende sıraya" aniden üzerime tutulan hortum ile
"Yaaağ ıslandımm" dedim Feyza'yı taklit eder gibi.
Sudan kaçarken kendimi suların biriktiği göletle göz göze bulmuştum. Evet evet düştüm, yüz üstü!
"Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak mı bu?" deyip kahkahayı patlatan ilk hain arkadaş Hümeyra'ydı.
Yüz üstü düşmediğim, uzandığım yerden kalkarak oturdum yüzümü silerek konuştum.
"Hayır o'na tutulmak bu. Hemde öyle böyle değil..." Sessizce konuşmuştum ama duymuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgide Barınan Evsizler ⟨Evsizler-1⟩
Ficção AdolescenteTAMAMLANDI. DÜZENLEME YAPILMAMIŞTIR. Yapılmayacaktır. Kitabın önceki ismi "Susuz Biten Nergisler" dir Korku nedir bilmeyiz, Biz bu yuvanın nergisleri! Yatak yaptık minderleri. Baş döndüren sureleri, Engel tanımaz yutarız! Pak ellerimizin marifetler...