Özür Dilerim

65 9 0
                                    

O beni öpüşünden sonra bir hafta geçmişti. Ne mi yaşanmıştı? Hiç bir şey, tam anlamıyla hiç bir şeydi.

Sanki hiç yaşanmamış gibi davranıyordu. Hatta çoğu derse girmeyip, Bay Jae'yi göndermişti. Kılıç dersleri, ok dersleri ve saygı, rütbe gibi çok şey anlatmış ve göstermişti.

Tae'ye olayları anlattığımda epey şaşırmış ve her defasında benimle dalga geçip eğlenmişti.

Öyle böyle bir hafta geçmiş şimdi ise sınıfta toplanmıştık. Sonunda ders için kendisi gelebilmişti.

"Bugün fikirleriniz hakkında konuşucaz. Bu işi yaparken sizin için en önemli duygu nedir? Bunu merak ediyorum." dediğinde hiç düşünmeden cevap aklıma gelmişti. Diğerlerine baktığımda bazıları hayatını buna adamak, bazıları  koruyabileceğine dair o gücün kendine bulunduğuna inanmak falan filan demişlerdi. Taehyung ise "insan sevdiği için canını bile verir. Bu işi sevdiğinde ölümüne savaşırsın." dedi ama bunu söylerken sadece Jungkook'un gözlerinin içine bakıyordu. Onunla gurur duyuyordum.

Sıra bana geldiğinde sadece "sadakat" demiştim. Yoongi aradığı cevabı bulmuş gibi gülümsemiş kafasını sallamıştı. Ama benim ima ettiğim şeyle, onların anladıkları çok farklıydı. Ben planıma sadık kalmaktan bahsetmiştim, ama onlar prens ve krala sadık kalıcağımı sanmışlardı.

Öyle böyle ders bitti. Yine birkaç konuşma, soru-cevap şeklinde dersi bitirdik. Sınıftan çıkmaya yönelirken Yoongi "biraz konuşalım mı?" dedi. Kafamı olumlu anlamda sallayıp daha sakin bir yere geçtik.

"Üzgünüm, sana açıklama yapmadan sustum, birşey demedim. Am şöyleki Güven sorunlarım var. Korktum, yıllar önce benim için abim yerine koyduğum kişi bana ihanet edince çoğu kişiye güvenim kırıldı. Ama sen bugün sadakatten bahsedince doğru kişi olduğuna inandım." dedikleri karşısında mutlu olmuştum. Ona sarılmak istiyordum. Ama o benden önce davranıp sarıldı. Ozaman beraber herşeyi atlatabileceğimize inanmıştım. İnanmak istemiştim.

Bir ay sonra,

Evet bir ay geçirmiştik, derslerde oldukça ilerlemiştik. Zaman hızlı geçiyordu. Tae ile Jungkook yapışık ikizler gibi dolaşıyor, sevdiklerini birbirlerine söylemeseler bile fazlaca belli ediyorlardı. Jungkook'la bende yakın arkadaş olmuş, ona planlarımın bir kısmını anlatmıştım. Bana hak vermiş, her zaman yardımcı olabileceğini söylemişti.

Babam hakkında bir şey öğrenememiş ama Yoongi'nin bir şeyler bildiğinden emin olmuştum. Babamı tanıyordu. Ondan bilgi almam gerekicekti.

Yoongi ile ben ise güzeldik. Gerçekten güzeldik. Gizli gizli buluşuyor, kendimizi öpüşürken buluyorduk.

Şimdi ise tatil günümüz olduğundan Jungkook, Tae, ben sahil kenarına inip ateş yakmıştık.

"Jimin planının sonunu hiç düşündün mü? Yani sana birşey olma ihtimali çok yüksek. Tabi biz senin her zaman yanındayız. Ama işte riski fazla." Jungkook'un sorduğu sorunun cevabını biliyordum. Ama Yoongi'den önce umursamazdım. Ölürsem öleyim sorun olmaz. Zaten yeterince zorluk çektim rahatlarım diye düşünüyordum. Ama şimdi ise Yoongi vardı. Onu arkamda bırakmak bana zor geliyordu.

"Ben bunu göze alarak geldim." Jungkook olumlu anlamda başını salladı.

Tae ise "bizim için mutlu bir son olacağını düşünmüyorum." demişti. Ve sonuna kadar haklıydı. Bizim için mutlu son diye bir şey yoktu.

Üçümüzde gözlerimiz dolu dolu denize bakıyorduk. Bazı gerçekler üzüyordu insanı.

"Tatilimi hiç karalara bağlayarak geçiremem kusura bakmayın. Kalkın hadii" Jungkook ikimizin elini tutarak bizi kaldırmıştı. Denize doğru koşmaya başladık.

Delicesine eğlenmiş, hiç dert tasamız yokmuş gibi gülüp kahkaha atmıştık. Birbirimizi ıslatmış, kovalamış, hep beraber çocuk olmuştuk.

Gece vakti sadece bizim kahkahalarımız olan sahilde saatlerce pirinç şarabı içip sızmıştık.

...

Baş ağrıları ile başlayan berbat bir gün. Sahilde uyandığımızda saatin çok geç olduğunu farkettik.

Saraya doğru koşmaya başladık, "çok fena azar yiyeceğiz benden demesi." söylediğim şey üçümüzün umrunda bile değildi.

Koşarak sınıfın bahçesine vardık. Yoongi üstümüzün haline baktı. Berbat bir haldeydik. Sahil pisliği hala üstümüzdeydi.

"Çabuk gidip hazırlanın. Bugün at binme var. Arkadaşlarınızın giydiklerinin aynısından giyinin. "

Hızlıca içeri girdik. Dışarda zar zor tuttuğumuz kahkahayı burada patlatmıştık. Dünki deliliğimiz hala üstümüzdeydi.

"Ne büyük azardı ama. Jimin sırf senin için ceza vermediğine adım gibi eminim." Jungkook'a sinirli bakış atmaya çalışmış, "Hee ondan ondan. " diyip onu geçiştirmiştim. Evet haklıydı. Normalde Yoongi birisi 3 dakika geç kalsa anında cezasını verirdi. Yüzümde oluşan aptal sırıtışa Tae hafifçe vurmuştu. "Şapşalsın" demişti birde üstüne.

Hızlıca hazırlanıp atların olduğu yere gitmiştik.

"At binmeyi bilmeyen varmı?" Diye sorduğunda sadece Tae ile ben el kaldırmıştık.

"Jungkook, Tae ile sen ilgileniyorsun. Ona nasıl binmesi gerektiğini, nasıl sürmesi gerektiğini anlatırsın. Jimin sende benimle biniceksin. Diğerleri atlarına geçebilir. Bay jae siz ise uzaktan kimin nasıl kullandığına dikkat edin." Tae sevinçle Jungkook'un yanına gitti. Bende Yoongi'nin yanında yerimi almıştım.

Yoongi ata bindiğinde "elini ver" dedi. Beni kolaylıkla yukarı çekip önüne bindirdi. Sırtım onun göğsüne  değiyor, nefesini ensemde hissediyordum. Fazla bitişik olabilirdik. Kollarını etrafımdan öne doğru götürüp atın yularını tuttu.

"Öncelikle sakin bir şekilde başlarsan at sana sinirlenmez ve bir anda atak yapıp seni sırtından atmaz."  atı yavaşca sürmeye başladı. Ormanın içine doğru gidiyorduk. Bir anda "dehh" diye bağırdığında at hızlıca koşmaya başladı. Korksamda yanımda o olduğu için güvende hissediyordum.

"Korkma seni asla bırakmam." dediği şeyle daha çok güvende hissettim. Yüzüme, benim onu bırakıcağım gerçeği tokat gibi çarpmıştı. Gözyaşlarımın yavaştan hızlıya doğru akmasına engel olamamıştım. Kalbim o kadar acıyordu ki, mutlu olamıyacağımın gerçeği her defasında bana kendini hatırlatıyordu.

Yoongi ağladığımı farketmiş olmalıki bir anda atı durdurup beni kendine döndürdü.

"Jimin neden ağlıyorsun. Çok mu korktun. Çok mu hızlı sürdüm. Güzelim noldu söylesene." bana sımsıkı sarıldı.

"Özür dilerim, özür dilerim mecburum. Gerçekten mecburum."

"Ne demeye çalışıyorsun Jimin. Neye mecbursun. Birisi seni tehdit mi ediyor söyle bana hadi" kafamı olumsuz anlamda sallamıştım. Gözyaşlarımı silip daha çok sarıldı.

Özür dilerim Yoongi. İleride olucak herşey için özür dilerim.

~Revenge~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin