21

202 13 19
                                    

Medya: Opera House

Bu şarkı her zor günümde yanımda oldu. Her ağladığımda benimle birlikteydi. Kulaklarımda bir mühür gibi saklamıştım onu. Öyle benimsemiştim ki hatta... Sırtımdaki yükleri bu şarkıya bindirmiştim. Bencilceydi belki ama. Hoştu. Şimdi bu şarkı sizin zor günlerinizde yanınızda olsun.

Sırtınızdaki yüklere rağmen... Yürümeyi öğrenin. Şehir şehir dolaşın.

Kimse için kendinizi paralamayın. Dünyada insandan bol bir şey varsa o da insandır...

<3

**

Halil'den

Siz hiç kırlangıç gördünüz mü? Ben görmedim. Kırlangıç olmak isterdim. Kutuplar dışında her şehrin üzerinde süzülmek çok özel olmalı. Bütün yaşananları tepeden seyretmek. En önemlisiyse özgür olmak. Kırlangıç, özgürlük demekti. Can, beni kırlangıç kılıyordu.

Hiç ailenizden kaçıp, uzaklarda yaşamak istediniz mi?

Hiç evlenmek, bir çocuk sahibi olup, sahip olduğunuz karavanla şehirleri aşmak istediniz mi?

Konserlerden çıkıp konserlere dönmek, lunaparkta en çılgın aletlere binmek, sevmediğiniz birine sevmediğinizi söylemek, kafesinizden çıkıp kanat çırpabilmek istemez miydiniz?

Can bana bunların hepsini nasıl oluyorsa hissettiriyordu. Onun yeşilleriyle ünlü kahve gözlerinin içinde kendi yansımamı gördüğümde her şeyin gerçek olabileceği ihtimalini hissediyordum. Bu birinci günümdü. Onun yanında geçirdiğim birinci günüm.

Her şey bir not isteme mevzusuyla başladı. Kontrollerime gitmek zorunda olduğum için alamadığım notlar yüzünden oldu. Onun bana bağlanması, bu notlar yüzündendi. Onunla bu pansiyonda, bu odada kalabilmek o notlar yüzündendi.

Şarkıların büyüsüne inanır mısınız peki?

Ben inanıyorum. Çünkü ben, en güzel şarkıları dinliyorum.

Cep telefonumu elime aldığım gibi o özel şarkıyı başlattım. Opera House. Belki bir başkası dinleyince anlamsız gelirdi. Bizim dilimizde değildi. İngilizce bilmeyen biri anlamaz sanırdınız. Ama öyle bir anlardı ki. Bana Can'ı anımsatıyordu bu şarkı. Bana vermek istediği son bir şans vardı. Neden vermek istediğini bilmediğim bir şans.

Bana hayatımın sonunda, hayalimi gerçekleştirmem için bir şans veriyordu. Beni şehir şehir dolaştırıyordu. Yapamadığım şeyleri yapıyordu. Nereden biliyordu? Yoksa istemeden kendimi ona daha fazla mı açmıştım? O gece... Sarhoş olduğumda.

Ya da öncesinde. Lisede.

O da beni mi merak etmişti o sıralar?

Hayır. Olamazdı. Yüzüme bakmayan, kendinden emin yürüyen, duruşu dik, bakışı sağlam olan o çocuk beni sevmezdi o sıralar. Şimdi de sevmezdi belki de. Fakat bir şekilde buradaydık. Olduğumuz yerde.

"Güzel şarkıymış... Adı ne?" diye sordu, şarkının sözleri yeni yeni başlarken. Gülümsüyordu. Gözlerinin içinde yine kendi yansımamı görmüştüm. Onun gözlerinin içinde gerçekten ben vardım. Onun yanındaydım. Aynı yatakta uzanıyorduk. Aynı şarkıyı dinliyorduk. Aynı motorla geziyor, aynı şehirleri aşıyorduk. Tuhaf. Alışılması zor olan bir tuhaflık.

Ancak...

Ben yolun sonundaydım. Bu yüzden onun hayalinin gerçekleşmesi gerekiyordu. Benim ona bir şeyler katmam gerekiyordu. Sigarayı bırakması, ayrı bir eve çıkması, yeni arkadaşlar edinmesi gerekiyordu. Ondan birinin not istemesi gerekiyordu. Yeniden. Bunu yapacaktım. Ne pahasına olsun. O, daima onunla birlikte olacak birine âşık olmak zorundaydı.

şerefe sevgili | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin