23

172 13 4
                                    

Hayat mucizelerden ibaret, dedi bir büyüğüm. Ben mi çok şansızım yoksa Tanrı'm? Hiç mi uğramaz pembe bulutlar bana...

Medya: Ghostly Kisses - Empty Note

**

Bir ölüm meleği fısıldar kulağına, öleceğin saati bilirsin önceden.

Kalbin atmayı bıraksa bile bir gün; o kalbin içinde yaşayacak biri vardır hâlâ... Seni bekleyen.

Dudaklarının kenarı biraz kıvrılsa sırtından bıçaklanmışa dönersin ya hani. Bir his akar oradan aşağı, soğuk soğuk, sel sel...

Ne olduğunu, kim olduğunu şaşırırsın ya hani. Dünya döner. Sen dönersin. Dönersin etrafında... Ancak geri dönemezsin ya...

Onu çok seversin, koşmak istersin, üstüne atlamak, saçlarını okşamak, dudağını ısırmak... Yaşamak istersin ya hani.

Uçurtman çoktan takılmıştır ölüm saatinin ucuna. Gökyüzüne doğru havalanıyorsundur zaten ister istemez.

Korkuyorsun değil mi? Hayır, beni yanlış anlama... Ölmekten değil. Onu görememekten. Ona dönememekten.

Seviyorsun ya hani, kendinden çok... Onu bir daha göremezsin diye. Bir ihtimal sevmeyi bırakır seni diye...

Çok korkuyorsun...

Ama yine de şerefe sevgili diyorsun...

Şerefe...

Kadehleriniz tokuşuyor; ince camlar birbiriyle buluştuğunda ölüyorsun oracıkta. Saçlarını özlüyorsun... Geri dönmüyorlar ya... Öyle bir his işte...

Öyle bir his...

Bunlar, Can ile lokantada yemek yerken, bir anda kalkıp sigara içmeye gittiğinde yazdığım küçük satırlardı. İçimden geçen küçük buhranlardı belki... Uzun zamandır kendime bile bahsedemediğim şeylerdi işte.

Lavabonun içindeki ağlayan o kadından güç aldım bir anda. Gözyaşlarını sildi, dünyam dirildi sanki. Belki ben çoktan kurtardım birkaç dünyayı. Sadece bu dünya değmiyor işte kurtarılmaya. Ne olursa olsun, değmiyor.

Can yanıma geldiğinde sandalyede asılı duran ceketini alıp sırtına geçirdi ve, "Gitme vakti geldi, Halil. Gidelim bakalım..." dedi.

Eskişehir'e... Dostumun yanına...

Gözlerimin sevinçten ışıldadığının farkındaydım. Hemen ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Can yine arkamda kalmış ve hızlı yürümemekte ısrar ederek beni takip ediyordu muhtemelen. Her şeyde hızlı yaşayan bu adam, yürümeyi sevmiyordu. Can'ın acılarını neden bilmiyordum? Annesinin kırık tarafı olduğunun farkındaydım ama onun kim olduğunu neden bilmiyordum? Neden?

Ancak öğrenmeliydim. Ne pahasına olursa olsun. Öğrenmek zorundaydım.

Onu tanımak zorundaydım, ölmeden önce.

Onu hatırlamak zorundaydım.

Onu unutamazdım. Onun sesi kulaklarımdan silinemez, yüzü zihnimi terk edemezdi. Güzel hatırlamalıydım. En güzelinden.

Benden sonra ağlamamasını sağlamalıydım. Yaşamalıydı. Ben yaşayamamıştım ama o sigarayı bırakıp devam etmeliydi yoluna. Ne kadar taşlı, ne kadar dikenli olursa olsun o yol... Yürümeliydi. Hızlanmalıydı.

Yürümeyi sevmiyordu belki. Hızlı olmalıydı! Ne pahasına olursa olsun onun kim olduğunu öğrenmeliydim! Neden bu kadar ölmek istediğini, göz altlarının şişliğinden, morluğundan belli olan ölüm isteğinin nereden geldiğini bulmalıydım! Annesine mi aitti tüm bu darbeler, yoksa hep mi derisinin altı çizikti bu kadar.

şerefe sevgili | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin