"ATATÜRK DİNSİZDİ" İDDİASININ ALTINDA YATAN GERÇEKLER - 2

93 3 0
                                    

Yobaz kesimin yıllarca sistemli şekilde yürttüğü tek propaganda”Atatürk dinsizdi” propagandasıdır. Atatürk hayattayken başlayan ve günümüze kadar süren bu propagandayı her türlü iddia ile desteklemeye çalıştılar. Bu iddialar ciddiye alınmayacak kadar saçma olsa da yobazın eline en ciddi kozları verenlerin bazı Atatürkçüler olduğu unutulmamalıdır.  Bu iddialardan birisine ilk yazımda değindim fakat keşke yobazın değirmenine su taşıyan iddialar bununla bitseydi.

Atatürk’ün dinsiz olduğunu sürekli işleyenlerin iddialarından birisi de 1931 yılında Liseler için hazırlanan tarih kitabında islam hakkında anlatılan bölümlerdir.  Bu bölümlerde islam bilimsel bir dille eleştirilmiştir fakat her nedense her fırsatta ”akıl ve bilimi” rehber edindiğini söyleyen bazı Atatürkçülerimiz bu konuda akıl ve bilimi terkederek yobaz penceresinden bakmaktadır. İşte hem yobazların hem bazı Atatürkçülerin ”Atatürk’ün dinsizliğine” ispat için kullandıkları liseler için okutulan ”Tarih II Orta Zamanlar” kitabındaki islamla ilgili bazı bölümler:

Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir.

Muhammet, Medine’de yerleştikten ve az çok teşkilat yaptıktan sonra Mekke ile Suriye arasında gelip giden tüccar kervanlarına tecavüzlere başlamıştı.

Kabe, mikap yani tavla zarı şeklinde demektir.

Bu uydurmalara göre İbrahim karısı Hacer ile oğlu İsmail’i buraya getirmişti. Zemzem’de onlar için fışkırmıştı. İbrahim oğlu İsmail ile birlikte Kabe’yi bina etmişlerdi.

Bunların hepsi, bittabi sonradan uydurulmuş masallardır.

Muhammet birdenbire Allah’ın Resulüyüm diye ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve pek iptidai ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur

Bütün iptidai (ilkel) kavimler gibi, Araplar da, şairlerin akıl erdiremedikleri kuvvetlerden ilham aldıklarına inanırlardı.

“Muhammed’in peygamberliğinin başlangıcına dair bir çok rivayet vardır.Bunlar pek çok efsaneyle karışmıştır. Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kur’an ayetlerinin ne olduğu kati surette malum değildir. Muhammet Uzun Bir devirdeki Tefekkürlerin (düşünmelerin) mahsulü olan ayetleri luzüm ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu (anlatıyordu). Bununla beraber kendisini tahrik eden kuvvetin tabiat fevkinde bir mevcudiyet olduğuna samimi surette kani idi. Muhammedi harekete getiren ilk amil bu samimi heyecanlar olmuştur. Muhammet başlangıçta doğaçtan dini hitabette bulunan bir “vaiz” oldu. Muhammed vaizlikten “nebiliğe”, nebilikten nihayet “Allah’ın resulü” haline geçti..”

tatürk zamanında okutulan tarih kitaplarının nasıl ve hangi amaçla hazırlandığını bilmek gerekir. Eğer bu bilinmezse işte böyle abuk sabuk çıkarımların yapılması kaçınılmazdır. Her konuda araştırmacı olduğunu söyleyenler neden konu Atatürk ve din olunca araştırmadan yorum yapıyorlar? Neyse geçelim.

Söz konusu kitap 1928 yılında Atatürk’ün emriyle liselerde okutulması  için hazırlanan tarih kitabıdır. İlk kez 1931 yılında liselerde okutulan bu kitap  H.G. Wells’in ”Dünya tarihinin ana hatları”kitabının isminden esinlenilerek ”Türk Tarihinin Ana Hatları”ismiyle 4 cilt olarak yayınlanmıştır. Kitabın önsözünde de Afet İnan kitap hakkında şunları yazmıştır :

”Bu kitap muayyen bir maksat gözetilerek  yazılmıştır

Şimdiye kadar memleketimizde neşrolunan tarih kitaplarının çoğunda ve onlara mehaz olan Fransızca tarih kitaplarında Türklerin dünya tarihindeki rolleri şuurlu veya şuursuz olarak küçültülmüştür.

ATATÜRK HAYATI, ATATÜRK DÜŞMANLARI, CUMHURİYET DÜŞMANLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin