Gerçekten Tarihle Yüzleşmeye Cesaretiniz Var mı?

68 3 0
                                    

Yepyeni bir tarih anlayışıyla karşı karşıyayız.  Bildiğiniz her şey yalan sloganıyla yola çıkan, en açık belgeleri bile reddeden, tarihte belgeye gerek yok dedelerimizin anlattığı efsaneler yeter diyen araştırmadan, gözlemden uzak tamamen nakilciliğie dayalı dedikodu üzerine kurulmuş bir tarih anlayışı. Tabi buna tarih denilebilirse…

Özellikle son 60 yıldır bu tiyatro oynanıyor. İnsanların beyinlerini alt üst etmek için her yol deneniyor.  Bu planlı programlı yürütülen bir toplum mühendisliği çalışmasıdır. 90 yıl önce ümmetçilikten ulusçuluğa evrimleşen bir milletin evrimini durdurup geriye döndürme çabasıdır. Bunun da adı sözde öze dönüştür. Hangi öze dönüş onu da sormak gerekir. Padişahlara kul köle olan reaya yani koyun sınıfına dönüş mü? yoksa kendi kimliğinden bile utanan Türklüğü hakaret sayan soysuzluğa dönüş mü? Dilini tamamen arapça ve farsçanın boyunduruğu altına bırakıp kendi öz dilini unutan bilinçsiz topluma dönüş mü? Kapitülasyonlarla tamamen iflas eden bir sömürge devletine dönüş mü? Hangisine dönmek istiyorsunuz?

Tarih bir deniz gibidir. Belli bir akıntı yönü vardır ve daima o yönde ilerler. İstediğiniz kadar akıntıyı ters yöne çevirmeyi deneyin başaramazsınız. Miadını dolduran sistemler ve devletler tarihin çöplüğüne gömülmeye  mahkumdur.  Bugün başarılmak istenen amaç akıntıyı tersine çevirmeye çalışmaktan ibarettir.  Başarısız olacakları ortadayken toplum üzerinde bu tür çalışmalar dejenerasyon yaratmıştır yaratmaya da devam etmektedir. Bu dejenerasyondan kimse başarılı çıkamaz. Akıllarınca bu şekilde Osmanlıyı geri döndüreceklerini zannedenler sonunda boşlukta kalınca nasıl bir hata yaptıklarını anlayacaklar ama iş işten geçmiş olacak.

Bu projenin en önemli ve ilk adımı ”bildiğiniz her şey yalan” sloganıyla ortaya çıkmaktır. Bir kişiye senin bildiğin her şey yalan demek  o kişinin hafızasını, şuurunu, kimliğini silmekle eş değerdir. Kendi varlığından bile şüpheye düşürmektir. Bu sloganla yaratılmaya çalışılan paranoyak ruh hali toplum mühendisliğinin birinci amacıdır. Bildiklerinin tamamen yalan olduğuna inanan ve varlığına bile şüpheyle yaklaşan biri karşı devrimciler için ideal insan tipidir. Çünkü beyni tamamen sıfırlanan kişi  beyninin yıkanması için istenilen kıvama gelmiş demektir. Bundan sonrası kolay. Ne dersen de. Kurtuluş savaşı hiç olmadı, 500. 000 alim asıldı, harf devrimiyle 1 gecede cahil kaldık, Atatürk’ün soyu belli değildi, Her şey bizi islamdan koparılmak için yapıldı vs vs

Karşı devrimin toplumm mühendisliği projesinin ikinci adımı ise Osmanlıyı mükemmel göstermektir. Cumhuriyet kötü ama Osmanlı mükemmel,  Atatürk kötü, kafir, dinsiz, alkolik ama padişahlar kusursuz, dindar hatta evliya, Osmanlı 600 yıl dünyaya hükmetti (600 yıl hükmettiyse Vahdettin cihan padişahı mıydı diye sormak lazım) ama Cumhuriyet bak 90 yıldır kendi çapında bir devlet, Osmanlı 23 milyon km kareye sahipti ama bak Cumhuriyet onun kat kat küçüğü bir devlet. Biraz da Fatih, Kanuni yavuzla üzerine sos fındık fıstık dökünce tadından yenmez bir çalışma ortaya çıkıyor. Bu kasıtlı çarpıtmayı afiyetle yutan birisi de heyttt tutmayın lan beni ben Osmanlı torunuyum dedelerimin yolundan gideceğim Osmanlıyı geri döndüreceğim diye Cumhuriyet’e savaş açıyor. Ne kadar güzel değil mi? Sen Osmanlı torunusun Cumhuriyet seni özünden uzaklaştırdı diye ver gazı gitsin.

Sözde Osmanlı torunuyum diye övünen çakma Osmanlıcıların kurnaz bir taktiği var. Osmanlıyı överken hep yükselme dönemini örnek gösterirler. ya da Abdülhamit ve Vahdettin’i överler. Aradaki boşluk hiç anlatılmaz. Bugün tarihle az çok ilgilenen insanlar Kanuniyi yavuzu Fatihi, Abdülhamiti, Vahdettin’i bilir ama 17. yüzyıl ve 18. yüzyıl Osmanlı tarihi kayıptır. 18. yüzyılda yaşamış bir Osmanlı padişahının ismini sorsanız bir çok insan cevap vermekte zorlanır. Bu hem resmi tarihin hem de karşı devrimcilerin sinsi bir taktiğidir.. Çünkü tarih sadece övülmek için vardır. Hele Osmanlı tarihi baştan sona kusursuzdur.  Padişahlar evliyadır hepsi başarılı olmuştuır. O halde bu devlet neden yılkıldı? Cevabı da hazır. Atatürk ve ittihatçılar yıktı. Dinimizden uzaklaştığımız için yıkıldı. 600 yıllık bir devletin yıkılma nedeni bu kadar basit. Her şeyin suçlusu sözde bizi dinimizden uzaklaştıran ittihatçılar ve Atatürk. Eğer onlar olmasaydı bugün hala dünyaya hükmediyor olacaktık. Şaka değil bunu sadece sokaktaki adam söylemiyor. Bu kesimin tarihçi dediği, üstad diye gözünde büyüttüğü adamlar kitaplarında söylüyor. Acı ama gerçek durum bu..

Aslında bu adamlara özellikle Osmanlının 17. ve 18. yüzyılını sormak lazım. Neden Cumhuriyetle Osmanlının 19. yüzyıldaki dönemini kıyaslamıyoruz?1838 Baltalimanı anlaşmasıyla sömürge olmöayı kabul eden Osmanlı ile 1929 yılında gümrük bağımsızlığını ilan eden Cumhuriyeti kıyaslayalım. 19. yüzyıldaki okuma-yazma oranıyla Cumhuriyeti kıyaslayalım. 19. yüzyılda kaybedilen savaşlarla kurtuluş savaşını kıyaslayalım  ama yok bundan vazgeçtim size göre kurtuluş savaşı yalandı en iyisi 1897 de Yunanlılara karşı kazanılan savaşın masada nasıl kaybediğiyle Lozanı kıyaslayalım.  Boğazdan çıkarken kazanları patlayan gemilerle Cumhuriyet zamanında yapılan denizaltıları kıyaslayalım. Osmanlı zamanında yapılan demiryollarıyla Atatürk zamanında yapılan demiryollarını kıyaslayalım. Bugün hala Atatürk zamanında yapılan yıllık km demiryoluna neden ulaşamadığımızı tartışalım. Osmanlı zamanında kurulan fabrikalarla Cuımhuriyet zamanında kurulan fabrikaları kıyaslayalım. Osmanlı zamanında kağıttan uçak bile üretilemezken Cumhuriyet zamanında kurulan uçak fabrikalarını konuşalım. Kapitülasyonların kaldırılmasını konuşalım. Osmanlı ile Cumhuriyeti kıyaslayacaksanız 400 sene öncesiyle değil son dönemiyle kıyaslayacaksınız ki Osmanlı yıkıldığında devlet ne durumdaydı Cumhuriyet bu durumu ileri mi yoksa geriye mi götürdü görelim. Osmanlıcılar gerçekten tarihle yüzleşmeye var mısınız?

ATATÜRK HAYATI, ATATÜRK DÜŞMANLARI, CUMHURİYET DÜŞMANLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin