15. Bölüm | Ateşkes

2.6K 176 19
                                    

"Bilmiyorum"

Kaşlarımı kaldırdım. Valeria bunu o kadar rahat bir tavırla söylemişti ki, yaşadıklarını bilmesem umursamaz bir kız olduğunu düşünebilirdim.

"Ne demek bilmiyorum?"

Nefesini üfledi. Konuyu uzatmamdan hoşnut olmadığı her halinden anlaşılıyordu. Bilmeme rağmen üzerine gitmemin sebebiyse yaptığında mantıklı bir taraf göremememdi.

"Bilmiyorum, işte" ses tonu sinirlendiğini anlamam için yeterliydi "Sanırım ben sadece ilişki öncesindeki o heyecanı seviyorum. Yani-"

"Tanrı aşkına! Heyecan mı? Heyecan kelimesinin benim bilmediğim bir tanımı falan yok değil mi?" dedim irice açtığım gözlerimle ve devam ettim "Çünkü bildiğim kadarıyla o bahsettiğin ilişki öncesi geçen 'heyecanlı' dönemde depresyona girip saçlarını kestirdin. Bu da mı heyecandan yani?"

"Saçlarımı kestirmemin sebebi o değildi!" dedi hemen "Ben sadece..." nefesini üfledi "Bilmiyorum, tamam mı? Tamam, kabul ediyorum. Her an aklımdaydı, onu sevdiğimi düşünüyordum. Sonra bunun sevgi olmadığını fark ettim" bir süre ara verip düşündü. Sanki söyleyecek doğru kelimeleri arıyormuş gibi "Belki de başlarda beni terslemesini yediremedim... Beni sevdiğini söyledikten sonra her şey birden yok oldu ve-"

"Yani her şey egonu tatmin etmek için miydi?"

"Hayır!" dedi hemen "Asla öyle bir şey düşünmedim. Beni dinlemiyor musun sen? Ondan gerçekten hoşlandığımı-"

"Sevdiğini söylemiştin?"

"Neyse ne!" dedi sinirle "Ona karşı bir şeyler hissettiğimi sanmıştım. Ama onu elde edince her-"

"Aslında onu de-"

"Bak, özetleyeceğim" dedi o da benim lafımı kesip "Durum şundan ibaret; eğer karşında seninle olmasının imkansız olduğunu düşündüğün biri varsa, bir anda kendini ona aşık olarak bulursun. Ama bu aslında aşk değildir. Sadece onu elde etme hırsıdır. Bu yüzden kendini her an onu düşünürken bulur, aşık olduğunu sanırsın. Onu elde ettiğindeyse bütün duyguların çekilip alınmış gibi hissedersin-ki bu tamda benim yaşadığım şey-ve bu sefer ondan kurtulmak için bir yol bulmaya çalışırsın" söylediklerini algılamak için bir süre bekledim "Açıklayıcı oldu mu?"

"Gibi, gibi"

İç çekti.

"Bu da bir şey..."

Gözlerimi devirdim.

Tamam, söyledikleri gayet açıklayıcı olmuştu. Hatta kendimi bir anda bu durumla eşleştirmeye çalışmıştım. Eğer bende Harry'le-hayır... Yok canım.

"Bir sorum var" dedim tereddütle. Başını salladı öğretmen edasıyla.

"Söylemek istediğin şey, eğer birini durmadan düşünmekten kurtulmak istiyorsan yapman gerekenin onu düşünmek yerine yaşamak olduğu mu?"

"Vay be" dedi gülerek "Tam bir edebiyatçı gibi konuştun"

Kıkırdadım. Tekrar sormama gerek kalmadan cevap verdi.

"Aynen öyle" dedi gülümsemesini yavaşça silerken "Böylece yaşadığın şeyin aşk mı yoksa takıntı mı olduğunu daha kısa ve acısız yoldan öğrenmiş olursun. Çünkü kaçmaya çalıştıkça kendini ona daha fazla bağlanmış bir halde buluyorsun"

İç çektim.

"Kesinlikle" mırıldandım kendi kendime.

"Efendim?" dedi duymadığını belli ederek. Başımı kaldırdım ve gülümsedim.

ObsessionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin