SLS-3.BÖLÜM

90 41 7
                                    


Günlük 3. sayfa

9 Mayıs 2019

Sabah kalktığımda yerdeydim. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Neden yerde olduğumu bilmiyordum. Zorladım birçok kez hatırlamak için ama bu bana acıdan başka bir şey vermedi. Günlüğüme yazdıklarım hiçbir şekilde yardımcı olmamıştı. Zaten günlüğüme yazdığım yere kadar hatırlıyorum. Tamam. Uzatmayacağım. Aynen haklısın gereksiz.

Gece ne zaman yattım bilmiyorum ama sabah beni yine 7.30'da uyandırdı.

Üstümü giydiğimde annem seslendi.

"Oğlum hadi gel kahvaltı hazır."

"Tamam." Dedim ona her zamanki gibi.

Aşağıya indiğimde kahvaltı sofrasını her zamanki gibi gördüm. Peynir, zeytin hepsi vardı. Hiçbir zaman Kahvaltı soframız değişmemişti. Annem hep aynı şekilde hazırlıyordu. Sanırım benim böyle sevdiğimi düşünüyordu. Ama benim için hiç farketmiyordu. Bunları dün de söylemiştim. Afedersin. Devam ediyorum. Beraber kahvaltı sofrasına oturduk. Annem sessiz bir şekilde kahvaltısını yaptı. O konuşmayınca ben de konuşmadım.

Okula gitmek için evden çıktım. Yine her zamanki gibi okula varmadan dinlendigim parka geldim. Aynı banka 1 dk falan oturduğumda bir anlığına gözlerimi kapattım. Bir nefes içime çektikten sonra yoluma devam ettim. Okula vardığımda yine herkes bana garip garip bakıyordu. Alışmıştım aslında. Sınıfa gidip en arka sıraya oturdum.

Bugün de bir şey değişmedi. İlk ders uyudum ve son ders uyandım. Her zamanki gibi bir okul gününden sonra eve gitmek için yola çıktım.

Aynı parka geldiğimde biraz soluklanmak için banka oturdum. Yola devam etmek için banktan kalktığımda başımın dönmesiyle olduğum yere geri oturdum. Baş dönmem geçince parktan çıkıp yola devam ettim.

Yolda arkadaşlarımla karşılaştım. Ne kadar da garip geliyor kulağa. "Arkadaşlarım." Bir gün bu kelimeyi söyleyebileceğimi hayal dahi etmezdim.

Çok tuhaf bir histi yani en azından bana göre. Bir dakika. Unuttum. Hayır. Hayır özür dilerim. Gerçekten unutmamalıydım.
Ben silgi almayı unuttum. Ama benim dün kontrolleri yapmam lazımdı. Yapmadım mı yoksa? Kahretsin hatırlamıyorum. Kızma. Nolur. Bir dakika yarın almam lazım. Evet unutmamalıyım.

Tamam sakin ol. Evet sakinim.

Anlatmaya devam ediyorum. Arkadaşlarımla parkta sohbet ederken Berk'in telefonu çaldı. Gitmesi gerektiğini söyledi. Murat da onunla beraber gitti. Bu sırada ben de parkta yine yalnız kalmıştım. Yola yalnız devam ettim ve eve geldim. Eve girdiğimde annem yoktu. Muhtemelen odasında her zamanki gibi uyuyordu.

Gidip bakmadım. Çünkü gerek yok. Odama geçtim. Telefonumu elime aldıktan sonra biraz Berk ve Muratla konuştum. Onlarsız düşünemiyorum artık. Şaka gibi. Daha yeni tanıştım ama hayatımın merkezine yerleşmişlerdi.

Akşam yemeğimi yedikten sonra ilk defa bugün hayatımda bir şeyi farklı yapmak istedim. Canımın yanacağını biliyorum, sevgili günlük. Ama içime doğan bu hisle baş etmek mümkün değil. Ben ona karşı gelmek istiyorum. Evet bunu yapıcam. Şu an saat 11.13. Uyumak istiyorum günlük.

00'da değil şimdi. Hemen uyumak istiyorum. Canım yanmaya başladı bile.

Bunu nasıl yapıyor bilimiyorum ama canımı yakıyor. Onun sözünden dışarı çıkmaya çalışırsam bana acı veriyor.

Ama olsun, vazgeçmek yok. Değil mi?

Bugünlük bu kadar.

Görüşürüz.

----------------------------

-Günlüğün yazıldığı akşam, Kesit-9 Mayıs 2019

Artık daha güçlü olabilmleyi başarıyordu. Kendisinin iradesini güçlendiren parktaki o olay ona fazlasıyla cesaret vermişti. Artık onun vereceği acılardan korkmuyordu.

Ona karşı gelebilmeyi öğrenmişti. Ama bu onun için iyi miydi yoksa kötü müydü, bunu henüz bilmiyordu.

Günlüğü yazmayı bırakıp çektiği acının yanında duyduğu minik heyecanla gözlerini kapattı. Ama onun o minik heyecanı birkaç dakika içinde yok olup gitmişti.

Terler içinde kalmış vücudu, çektiği acının ufak bir belirtisiydi. Savaşıyordu, onu yenebilmek için. Ama çektiği acı tarif edilemezdi. Sanki biri bir bıçağı kafasına batırıp çıkarıyordu. Tüm vücudunda ise karıncalanmalar ve iğne batar gibi hisler kol geziyordu.

Genç adam zorluyordu kendini, bu hislerden kurtulmak ve uyumak için. Ama nafileydi. Saat 00'a dakikalar kala yumduğu gözünü birkaç saniyeliğine açıp duvardaki saate bakabilmişti. 00'a 2 dakika olduğunu görünce başaramayacağını kendinde kesinleştirmişti.

Saat tam 00.00 olana kadar bu şekilde acı çekmeye devam etmişti. 00.00 olduğunda ise acı kendiliğinden dinmiş, birkaç saniye içinde de yok olmuştu.

Genç adamın titreyen vücudunun hareket belirtisi kalmamış nefes alışverişleri düzene girmişti. Ama bu baskıdan dolayı bayılmış mıydı yoksa yorgunluktan hemen uyumuş muydu, orası muammaydı. Fakat bir gerçek vardı.

Bu sefer başaramamıştı.

Ama bu başaramayacağı anlamına gelmezdi.

•••••••••

Selaam!.

Nasıl gidiyor sizce? Fikriniz çok değerli arkadaşlar. Lütfen yazarsanız çok sevinirim🤗

Şimdiden oy veren yorum yapan herkese teşekkürlerr🧡

SUS, LÜTFEN SUS.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin