6. ACININ SANRISI

70 39 6
                                    

Bölüm şarkıları: Peter Gundry - I Meet My Shadow
CLANN - I Hold You

💫

Ruhum vücudumu bırakmış, benliğimi terk ediyordu. Peşinden koştuğumda dönüp benden tarafa bile bakmıyordu. Elimi uzatıyorum, tutmak, tutunmak istiyordum. Yağmurlu havada güçsüz ağaçlardan firar eden dallara takılıyorum. Tökezliyordum, bu sefer de elbisemin eteği çalılara takılıyor. Ne ileri gidebiliyorum ne de arkamı dönebiliyorum. Kendi içimde hayatla savaş veriyordum.

Soluğum ciğerlerime takılıyor, nefes alamıyorum. Dizlerimin üzerine çöktüğümde yine bakışlarım toprağa kaydı. Çok koştum, defalarca düştüm ama durup nefeslenmeye ihtiyaç duymadım. Benliğim de terk etti kemikten vücudumu.

Sonunda tüm ısrarlara rağmen başardım hayatı sessizleştirmeyi. Kimsesiz, çıplak kaldım bu koca dünyada. Bu düşünce bedenimi üşümesine neden oluyordu. Ne kendimin ne de başka birisinin sesini duyamıyordum. Gökyüzü günlerdir öksüzlüğüme yas tutarcasına gri bir mezarlık gibiydi. İçi dolu gözüken bulutlar bile benim kaderime ağlamıyordu.

Dizlerim acıyordu, oysaki yaralansaydı daha az acırdı. Taş zeminden destek alarak zor da olsa ayağa kalktım. Bir adım, iki adım ... Çelimsiz parmaklarımla eskiden bu topraklara kök salmış ağaca tutundum, sanki benim yerime de karşımda dimdik duruyordu. İleriye baktım, sonu gözükmeyen yemyeşil ormana daldı bakışlarım. Bugün hedefime doğru daha fazla yaklaşmıştım.

Az kaldı, hissediyordum. Yakında kimsesizliğime varacaktım.

Gücüm kalmamış olsa bile zor da olsa kalkıp adımlamaya başladım. Bacaklarımın nereye gittiğini bilmiyordum. Adımlar atıyordum, nereye gitmeye çalıştığıma dair ufacık bir fikrim dahi yoktu. Bacaklarımı sürükleyerek çamurlu orman yolunda ilerledim. Üzerimdeki beyaz, pembe çiçek desenli uzun elbise yer yer yer tozlanmış, çamura bulanmıştı.

Bir haftadır buraya geliyor ve aynı yolda yürüyordum. Bilmiyorum, belki de olduğum yerde dönüp duruyordum. Saatlerin ardından yıpranıp yorulan vücudum her defasında olduğu gibi yolun ortasında yığılıp kalıyordu. Ertesi sabah ise güne gözlerimi odamda, koluma bağlı serumla açıyordum. Beni yolumdan alıkoydukları için hiç kimseye kızamıyordum.

Yine evden çıkıyorum bugün de. Kimsesizliğime, çocukluğuma koşuyorum. Biliyorum, inanıyorum, bir gün pes edecekler, beni o ormanda yapayalnız bırakacaklar. O zaman ise benim kıyametim başlayacaktı ve ben, kimselerime kavuşacaktım.

Güneş kendini bulutların arkasına saklarken vücudum bir kez daha yerle buluşmuştu. Dizlerimin titremesiyle kendimi toprağa bıraktım. Avuçlarımın içi çamur olmuştu.

Kalp krizi. İki kelimeye sığan dev bir acı aldı onu benden. Kızına anne olmayı bırakalı yıllar olmuştu fakat kalbim onu ​​annelik tahtından hiç indiremedi.

Kavuştun mu seni yataklara düşüren aşkına? Sarıldınız mı, kokladın mı onun deniz kokan saçlarını? Özlemiş mi uğruna canını feda ettiği kızını? Artık eskisi gibi küçük, savunmasız bir kız çocuğu değil, güçlü ve ayaklarının üzerinde durmayı başaran kadın olduğumu da söyle ona. Merak etmesin beni, sen de etme. Az kaldı zaten, kavuşacağız.

Günlerce dövülmüşüm gibi kaburgalarım sızlıyordu. Göğüs kafesimin tam ortasına koca bir taş oturmuş gibiydi. Çok ağırdı, yutkunmama bile izin vermiyordu. Çıplak kalbim, parça parça dökülüyordu ellerime.

Babam benim ilk kahramanımdı. Keşke hiç tutmasaydı ellerimden, öğretmeseydi bana yürümeyi. Her seferinde düşüp yeniden onun için kalkmaya çalışsam da artık istemiyorum. Öksüz kaldığım bu dünyayı istemiyorum.

MAVİ MORENO (Düzenlemeye alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin