2. TUZAK

222 98 109
                                    


Bölüm müziği: Max Ablitzer - Gece Şarkısı


Moreno'nun mavi tarafında ciddi bir söz hakkım vardı. Doğduğum, büyüdüğüm, bana sahip çıkan bu şehirde bilgisizlik ne kadar fazlaysa, bilgi sahibi insanlar da bir o kadar çoktu. Bu şehir benim hem mutluluğuma, hem üzüntüme, hem gözyaşlarıma şahit olmuştu.

Neredeyse şehirdeki herkes beni, ben de herkesi tanırdım, tanıştığım kişiyi asla unutmazdım. Hayat beni beş yaşımdan beri yalnız başıma büyümek zorunda bırakmıştı. Yedi yıldır kendi kendimi büyütüyordum. Bu yüzden bir yerden sonra insanlarla ilgilenmeye, sorunlarına yardımcı olmaya başlamıştım. Çok konuşkan, muhabbet canlısı değildim ama iyi dinlerdim.

Mavi Moreno'ya kısıtlı insanlar için giriş izni vardır. Biri şehire taşınacağı zaman ise konsey toplanır ve ortak karar alınırdı. Ne de olsa düzenin bozulmasını istemezdi. Elbette izinsiz girenler ve gözden kaçanlar da oluyordu ama değiştirmek bu yazı en fazla gün saklanabiliyorlardı. Saklanmaya çalışmak ise kontrol edemeyenlerdi.

Senede bir kez turistler için şehir kapıları açılır ve girişlere izin verilirdi. Bunun için riskli olduğunu savunan bir kesim olsa da gelir düzeyi için bunun ihtiyacı olduğunu savunan kesim daha ağır basıyordu.

Evimin kapısına yaslanmış beni görse bile duruşunu değişmeyen sarışın çocuk ya onlardan birisiydi ya da katılmadığım konseylerden biri şehirde yaşama izni almıştı.

Merdivenlerden ağır adımlarla çıktıktan sonra kadar yürüdüm. Aramızda üç dört adımlık mesafe kalınca tek ayağımın üzerine yüklenerek durup yüzüne baktım. Beyaz tenli, yakışıklı bir çocuktu. Ben konuşmadan konuşmaya niyetinin olmadığını anlamam uzun sürmedi.

"Hangisinden başlayayım sence? Beni ne sebeple takip ettiğinden mi? Düz bir ifadeyle yüzüme baksa da gözlerinden saliselik geçen görmektüm. Kollarımı önümde bağlayıp devam ettim. "Sorularıma cevap vermeyip kapımın önünden çekilme gibi bir hakkın olduğunu da belirtmek isterim."

Yaslandığı yerden dikleşip cebinden çıkardığı elini uzattı bana. "Ben Felix. Tüm sorularını ve daha fazla bilgi eşyalarınızı cevaplayabilirim." Uzattığı eline bakıp bir adım geriye adım attım.

"Olur, önden satın alabilirsin." Elimle daha yeni çıktığım asansörü gösterdim. Önce havada kalan eline, sonra arkasını döndüğü dairemin kapısına baktı. Yamuk bir sırıtışla yavaşça bana doğru döndü.

"Tamam." Bana doğru bir adım attı ve "Önden buyurayım o zaman," diyerek yürüyüp yanımdan geçti. Tabanlarımın üzerinde dönüp onun arkasından ben de asansöre bindim ve zemin katın dışında bastım. Üstüm başım su içinde olsa da umursamadım.

"Kendimi tanıtmama gerek yok, gerçi sen hakkımda az çok bir şeyler biliyorsundur." Yüzüne oturan sırıtış artarken gözlerini benimle buluşturmadı. Ben ise onun hareketinden bir anlam çıkarmaya çalışıyordum.

"Az da olsa işime yarayacak kadarını biliyorum, evet. Duyduklarım ve gördüklerim çelişiyor ama hakkında derin bir tek sahip değilim. Yüzündeki sırıtış gözleriirken beni buldu. Bakışları çok soğuktu. Birbirimizi izleme süremiz asansörün en alt kata varmasıyla, yani kapıların açılma sesini duyduğumuz anda bitmişti.

Arkamı dönüp önce asansörden, sonra ise apartmandan ayrıldım. Peşimden gölgelenmesinin yanına düşen gölgesinden fark ediyordum. Adımlarımı yavaşlatıp yanımda yürümesini sağladım.

MAVİ MORENO (Düzenlemeye alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin