KİOM 6

218 26 4
                                    

Selaam :) baktım olmuyo kitaba biraz ekşın katıyım didim :D iyi okumalarr :* okuyanlar vote ve yorum yaparsanız çok güzel olur

Babamla sahil kenarında biraz sohbet ettikten sonra birlikte eve döndük. Ben hemen odama çıktım. O konuyu düşünmemem gerekiyordu ama aklımdan çıkmıyordu ki. Bir iki gün de değil koskoca iki hafta. Orada bana neler yapacakları da meçhul. Başıma çok kötü şeyler de gelebilir. Ama üvey de olsa ailem söz konusu olduğu için kabul ettim. Üvey babam isterse yapma demişiti ama gözleri yapmam için adeta yalvarıyordu. Bende o yüzden kabul ettim. İki hafta süreceği belliydi ama ne zaman gideceğime dair babam hiçibir şey söylememişti. Bende  aşağı inip babama sormaya karar verdim.

"Baba iki hafta sürecek tamam da , ben ne zaman gideceğim? Umarım uzun bir süre sonradır."

"Malesef kızım yarın ilk uçakla Ankara'dasın. " dedi.

İşte bu baya şaşırtmıştı beni. Yarın gidiyordum. Babama moralimin bozulduğunu belli etmeden odama geri çıkıp valizimi hazırlamaya başladım. Sonuçta iki hafta orada kalıcam o yüzden valize fazla giysi koydum. Giysilerin haricinde de küçük kutuda bir bibergazı. Gerçi onların elindekilere karşı benim küçük bibergazımın bir faydası olmazdı ama olsun yine de yanımda bulunsun. Hava kararmıştı. Salona indim. Annem ve babam masada yemek yiyorlardı. Gidip ben de yanlarına oturdum. Yemek yemeye başlamıştım ki annemin çatalını tabağının kenarına bırakmasıyla birşey söyleyeceğini anlamıştım. Ki aynen de öyle oldu. Annem bana baktı ve konuşmaya başladı.

"Kızım seni Ankara'da birçok kötü şey bekliyor olabilir. Adamlar sana ne erse yapmak zorundasın. Bizim geleceğimiz şuanda senin ellerinde. Sadece iki hafta dayanmak zorundasın. Altından kalktığın birçok iş oldu. Bunu da başaracağını biliyorum. Sana inanıyorum kızım. Umarım güvenimi boşa çıkarmazsın. "

Annem ilk defa bu kadar uzun bir konuşma yapmıştı. Durum sandığımdan daha ciddiydi gerçekten demek ki. En fazla ne olabilir di ki? Tecavüze uğrar işkene çekilerek ölebilirdim en kötüsü bu. Annemle aramız çok iyi değil. Ama kötü de değil. Normal anlaşıyoruz. Ben babamla daha iyi anlaşıyorum ama annemle de iyi anlaşıyorum. Tekrar yemeyime dönüp yemeye devam ettim. Zaten masada kimse konuşmuyordu. Sadece çatal-bıçak sesleri vardı ve ben de bu sessizliği bozdum tabi ki.

"Dediğinizi kabul ettim ama sadece iki haftalığına. İki haftadan fazla asla orada durmam haberiniz olsun."  Onların ne dediğini dinlemeden odama çıkacaktım ki arkamdan annemin dediklerini duydum.

"Yarın sabah saat beş buçukta uçağın kalkacak ona göre hazır ol." dedi. Ardından odama çıktım ve kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım. Şarkıyı dinlerken yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Telefonumu şarja taktım ve yatağıma yatıp uyudum.

Sabah alarmımın sinir sesiyle gözlerimi açtım. Saat sabahın dördüydü. Gidip elimi yüzümü yıkadım ve dolabımın karşısına geçtim. Siyah tayt ve üzerine bordo ince salaş uzun bir kazak geçiridm. Eşyalarımı son bir kez kontrol ettim. Ardından mutfağa inip biraz kahvaltı ettim. Daha sonra babm yanıma geldi ve o da yemek yedi. Annem daha uyanmamıştı. Saat dört otuzbeş olduğunda masadan kalkıp dişlerimi fırçalamaya gittim. Banyodan çıkarken anne ve babamın sesleri kulağımı doldurdu. Annem acele acele babama birşeyler söylüyordu.

"Akif sence yapabilecek mi? Ya başına kötü birşeyler gelirse?é

"Çiçek biraz rahatla. Sadece malları alıp adamların istediği yere gidip teslim edecek. Yüzü masum gözüktüğü için özellikle onu istediler."

Ben ve masumluk? Normal bir zaman olsaydı buna çok gülerdim ama şuan ne yeri ne de zamanıydı gülmenin. Odamdan valizimi ve çantamı alıp aşağı indim. Babamın yanına gittim.

KÖTÜLER İYİ OLABİLİR Mİ? #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin