KESTİK!”
Ne? Neden kesmişti ki şimdi?
“Leyla Hanım rahatsızlanmış sette. Hastaneye götürmüşler.”
Leyla Hanım rahatsızlanmış.
Leyla Hanım rahatsızlanmış.
Leyla rahatsızlanmış.
Leyla rahatsızlanmış.
“Hadi abi gidelim.”
“Demir hadi!"
“Demir Bey?”
“DEMİR!”
“Hı? Ne? Anlamadım.”
“Leyla Hanım'ı ziyarete gidiyoruz.”
“Nereye ziyarete gidiyoruz?”
“Mezarına!”
“Kimin mezarına?”
Şuan gerçekten hiçbir şeyi kavrayamıyordum. Beynim iflas etmiş gibiydi. Leyla hastanedeydi. Peki ya neden?
Acaba yanına gitse miydim? Ama istemezdi ki... İlk olarak sette karşılaşmamızı istemişti. Ama yanına gitmezsem de ben çatlayacaktım.
“Leyla Hanım’ın yanına ziyaretçi alıyorlar mı?”
Sabırla bir nefes verip bana cevap verdi. “Ulan geri zekâlı kardeşim! İki saattir sana neyden bahsediyorum ben!?”
■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□
Leyla:
“Fazla bir hasar almamışsınız zaten. Sadece burnunuza fondöten tozu çekmişsiniz. Bu da genzinize kaçmış. En geç bu akşama taburcu olursunuz.”
Kafamı sallayarak doktorun dediğini onayladım.Doktor odadan çıktıktan bir 5 dakika sonra mesaj bildirim sesi odayı doldurdu. Telefonu elime alıp baktığımda mesajın Yalçından olduğunu gördüm.
WhatsApp'a girip ‘Sevdiğim♡’ yazısına baktım uzun uzun. Sonradan ne yazdığını görmek için sohbete girdim. Nasıl olduğumu soran bir mesaj göndermişti. Durumumu söyleyip telefonun ekranını kapattım.
Nasıl onunla konuşabiliyorduk? Nasıl insan gibi cümle kurabiliyordum? Hayret ediyorum doğrusu. Ben onun ismini bir yerde okusam, duysam falan kalbimde deprem yaşanıyor. Peki ya onunla konuşabildiğimde neler hissettiğimi bilebilir misin? Hayır. Bunu gerçekten seven kişi bilebilir. Ancak o anlayabilir beni.
Telefonumdan tekrar bildirim sesi gelince mesaja baktım. Buraya geldiğini söylemişti. İyi de neden geliyordu? Ben ne yapacaktım peki?
Tekrardan bir mesaj gelince direk baktım.
Sevdiğim♡: Bandajı bağlıyorum. Kapındayım.
Ne? Ne! Ne!?
Nasıl yani?
Ayağa kalkıp kapının önüne gittim. Kalbimde âdeta bahar şenliği vardı.
Yavaşça kapının kulpunu indirdim. Karşımda gözü bağlı bir şekilde duruyordu. Kollarıni belime dolayıp beni kendine çekti. Ardından burnunu şalımın üzerine koyuo derin bir nefes çekti içine. Ben de boşta kalan ellerimi onun boynuna dolayıp kafamı omuzuna gömdüm.
Elinden tutarak odanın içerisinde ki koltuğa oturttum.
●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●
Yalçın:
Seni bir kere öpsem ya..."
Kafamı olumsuz bir şekilde iki yanıma salladım.
"Kızım sen manyak mısın? Sesini dahi duyuyorum. Ne bu yüzünü göstermeme çabası?"
Gözümü bağladığı için onu göremiyordum. Ve tabii tepkilerini de...
"Ya- Demir anlamıyor musun? Utanıyorum işte lan utanıyorum!"
Dediği şeyle birlikte tebessüm ettim.
"O zaman sen gözünü kapat ben sana bakayım?"
Nefes sesini duydum.
"Tamam o zaman öyle yapalım."
Elimi bandaja götürüp kafamdan yukariya doğru sıyırdım. Gözümü açtığımda onun gözlerini sımsıkı kapattığını gördüm.
Buğday tenli, ince suratlı, çocuksu bir yüzü vardı. Her iki elimi de o domates pembesi yanaklarına götürüp sıvazladım. Gözleri kaybolacaktı neredeyse. O kadar çok sıkıyordu.
"Pekala gözlerimi kapatıyorum."
Kapatmayacaktım. Eğer bunu söylemeseydim ömür boyunca gözünü açacak gibi durmuyordu.
Gözlerini anında açtı. Mavimtrak gözleri vardı. Sanki... Sanki okyanusun derinlerinde kaybolmuşum gibi bir his veriyordu.
"Hani kapatmıştın gözlerini?"
Sorusunu cevapsız bırakarak dudağımı onun alnına değdirdim.
O anın verdiği şokla kalakalmışken ben onun ateşini duyduğumdan dolayı şoktaydım.Sınır: 50 Vote 450 Yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim /Texting/ (DÜZENLENİYOR)
Mystery / Thriller05**: Selam bebeq Yalçın: Selam yavrum 05**: Ooo Yalçın Bey... Siz mesajlara erken bakar mıydınız? Yalçın: Bakıyormuşum demek ki. Şimdi uğraştırma da amacını söyle. 05**: O nasıl R dir be Yalçın: S*kt*r git seninle uğraşamam! 05**: Peki, şimdi gidi...