- Jeon Jungkook -
"Neye bakıyorsun?" Jimin'in sert sesiyle birkaç saniyedir dik dik ona baktığımı fark ettim. Kendimi toplarladım ve boğazımı temizledim. "Affedersin, dalmışım."
Bu nasıl mümkün olabilirdi? Jimin de mi benimle buraya gelmişti? Hayır, bu imkansızdı... O Chaeyoung'la birlikte beni kütüphanede bekliyordu. Değil mi?
"Hey," Hemen yanımdaki Lisa'nın sesiyle bir an irkildim. Kaşlarını çatıp gözlerime baktı. "Sen iyi misin? Gergin gibisin."
Hızla başımı salladım ve ayağa kalktım. "Evet, şey... Tuvalete gitmem gerek." Yine hızlı adımlarla oradan uzaklaşıp, barakanın arka tarafına doğru yürüdüm. Mum ışıklarının benden uzaklaştığını gördüğümde durdum ve yere oturdum.
Neyin içine düştüğümü bile bilmiyordum ve kendimi güvende hissetmiyordum. Burada ölebeilirdim! Sinirle parmaklarımı saçlarıma geçirdim. Babam beni kullanırken ne düşünüyordu ki?!
Sinirden akmaya başlayan gözyaşlarımı elimin tersi ile öfkeyle sildim. Burada kalamazdım. Bir yolunu bulup kendi zamanıma dönmem gerekiyordu. Tek sorun, bunu nasıl yapacağımı bilmememdi.
Jimin... Beynimde yankılanan isimle başımı kaldırdım. Doğru ya... Ona her şeyi anlatırsam bana yardım edebilirdi belki. Sonuçta, onunla kendi zamanımda çok yakın arkadaştım, bu zamanda da olabilirdim.
Ayağa kalkıp arkamı dönmemle Lisa'yla burun buruna gelmem bir oldu. Panikle geri çekildiğimde dengemi kaybedip yere düştüm. "Ah!" Bana gülmeye başladığında, popomu tutarak ayağa kalktım. "Ne arıyorsun burada?"
"İyi misin diye bakmaya gelmiştim." Kaşlarımı çattım. "Ya uygunsuz olsaydım?" Kollarını kavuşturup omuzlarını silkti. "Eee, anlat bakalım derdin ne?"
"Ne?"
"Sende bir gariplik var, tuhaf davranıyorsun ve burnuma..." Bana bir adım daha yaklaşıp burnunu boynuma doğru götürdü. Kaskatı kesilirken ellerimi yumruk yaptım. Bu kız ne yapıyordu böyle? "Garip kokular geliyor."
Benim burnuma da güzel teninin kokusu geliyor...
"Deli misin sen?" dedim ve onu kollarından tutup kendimden uzaklaştırdım. Bana alayla bakıp gülümsedi. "Sende ne olduğunu öğreneceğim." Elbisesinin eteklerini tutup diğerlerinin olduğu tarafa doğru koşmaya başladı.
Ardından öylece bakakaldım. Dengemi alt üst etmişti resmen... Derin bir nefes alıp arkamı döndüm ve karanlık ormana baktım. Aferin Jeon, birde aşık olup iyice sıva tam olsun...
×××
Diğerlerinin yanına döndüğümde, herkes bir köşede kendi halinde takılıyordu. Jimin'i görmek adına etrafa bakınmaya başladım. Nereye kaybolmuştu bu çocuk?
Ve tam o anda, şok üstüne şok yaşadım. Jimin yanında Chaeyoung'la birlikte oturuyor, gülerek konuşuyordu!
"AH SİKTİR!" Elimde olmadan bağırdığımda herkes bana baktı. Utanarak gülümsedim ve onlara bir şey belli etmemeye çalışarak ikisinin yanına doğru koştum. "Merhabalar!"
"Merhaba?" dedi Chaeyoung bana anlamayan gözlerle bakarak. O an saçlarını fark ettim. Kendi zamanımızda saçları lila rengindeydi ancak şimdi koyu kahveydi.
"Sizinle bir şey konuşmak istiyorum." dedim ve ikisinin gözlerine baktım. Jimin, bana sert gözlerle bakıyordu. Benim baby mochim nereye kaybolmuştu? Doğru ya, 2023 yılındaydı!
Boğazımı temizledim ve gergince ellerimle oynamaya başladım. "Şey... Muhtemelen bana inanmayacaksınız ama... Ben, sizi tanıyorum."
"Öyle mi?" dedi Chaeyoung şaşkın sesiyle. Bir Jimin'e bir bana baktı. Başımı salladım. Onlara ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum. Bana deli muamelesi yapma ihtimalleri yüksekti ve eğer inanmazlarsa, o zaman tek başıma kalırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
time machine • liskook
FanfictionBir bilim adamı icat ettiği zaman makinesini oğlu üzerinde denerse neler olur? Not: Buradaki her şey, tamamen benim hayal ürünümdür. Ayrıca bu kurgu, BTS'in ON Mv'sinden ortaya çıkmıştır. Kurgu Tarihi; 29 Şubat 2020