Chapter 6

670 89 29
                                    

(fotoğraf cr: ig: @/bangpinkmuseum

- Jeon Jungkook -

Cadılar Bayramı tüm havasıyla devam ederken, biz on bir kişi, GROOM'un içinde, bir aynanın önünde oturuyorduk. Bu dünyadaki Jungkook, özlem dolu bakışlarla Lisa'ya bakarken bakışlarımı kaçırdım.

Lisa'yı kendimden kıskanıyor olmam tam anlamıyla saçmalıktı. Bir an önce buradan gitmem gerekiyordu. Ancak... Lisa'yı bırakmak istemiyordum ki.

"Zaman makinesi..." diye mırıldandı Lisa. "Bu nasıl gerçek olur?"

"Kaç tane paralel evrene gittin?" Chaeyoung'un sorusuyla ona baktım. "Burasıyla iki tane."

"Senin dünyanda da var mıyız?" diye sordu Hoseok. Başımı iki yana salladım. "Hayır, sadece Chaeyoung ve Jimin hayatımda. İkisi en yakın arkadaşlarım. Sizi ikinci kez görüyorum."

"Orada da sevgili miyiz?" dedi Jimin ve sırıtarak Chaeyoung'a baktı. Güldüm ve başımı salladım. "Evet. Buraya gelmeden önce de sizinle birlikteydim, hepinizle. Chaeyoung ve Jimin, Jisoo ve Jin orada birliklerdi. Hatta, Jisoo'nun bir kızı olmuştu."

Onun diğer evrende öldüğü aklıma geldiğinde, bakışlarım donuklaştı. O benim yüzümden olmuştu,düzeni bozmuştum... "Vay canına." dedi Jin. "Başka bir evrende başka bir ben... İnanılır gibi değil."

"Buraya nasıl geldin?" diye sordu Namjoon. Omuzlarımı silktim. "Bilmiyorum. Bir anda gözlerim karardı ve uyandığımda kendimi burada buldum."

"Portal veya ona benzer bir şey yok yani?"

"Hayır."

"O halde nasıl geri döneceksin?"

"Bende bunu öğrenmek istiyorum."

"Pekala, o zaman hepimiz araştırma yapmaya başlıyoruz. Lisa sen burada Jennie ile birlikte kal ve Jungkook'a göz kulak ol."

Aynadaki bene kaydı gözlerim. Yüzünde bir gülümseme ile Lisa'ya bakıyordu. Ah Tanrım... İkizim var gibiydi ve bu gerçekten çok tuhaftı.

"Yarın öğleden sonra burada buluşalım," Namjoon hepimize el salladıktan sonra yanımızdan ayrıldı. Diğerleri de yavaş yavaş giderken, Lisa'ya yaklaştım.

Ancak benden birkaç adım geri çekildi. Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. "Benden kaçıyor musun?"

"Seni öptüm." dedi şokla bana bakıp. "Seni sevgilim sanıp öptüm... Ama sen benim sevgilim değilsin. Neden öptün beni?"

Evet, bu hiç beklemediğim bir şeydi. İç çekip bakışlarımı ayaklarıma çevirdim. "Çünkü seni seviyorum."

"Beni tanımıyorsun ki."

"Lisa, seni diğer dünyada tanıdım. Bu bu kadar basit anlatılır mı bilmiyorum... Ama sana aşık oldum ben. Seni burada da bulduğum için kendimi şanslı hissetmiştim."

"Üzgünüm,ama seninle birlikte falan olamayız. Benim sevgilim, orada." dedi ve işaret parmağıyla aynanın içindeki beni gösterdi. Güldüm alayla ve ona baktım. "Elbette. Ayrıca, senden özür dilerim. Yani... Buradan gittiğimde beni bir daha görmeyeceksin zaten."

Ona son kez baktım. Güzel gözlerine, dudaklarına... Ben onun için hiçbir şeydim. Ama o, benim her şeyimdi. Arkamı döndüğüm an, zorla tuttuğum gözyaşlarım yanaklarıma doğru süzülmeye başladı.

Jeon Jungkook... İlk kez aşkı tatan bir genç. Ancak sevdiği kız, paralel evrende yaşayan biri. Beni ilk kez biri sevmişti.
İlk kez birini öpmüştüm.
İlk kez birine karşı böyle güzel duygular beslemiştim.
İlk kez, arkadaşlarımdan başka birine kalbimi açmıştım.

time machine • liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin