worth the wait

501 72 49
                                    

///

Dönüşünün üzerinden bir hafta geçmişti. Renjun'e olanları ilk gün anlatamamıştı. Üç günlük inziva sonrası onun omzunda ağlayarak ve gece göğüne hıçkırıklarını salarak içini dökmüştü. Buna ihtiyacı vardı.

İşe dönmüş, çalışarak ve okuyarak acısını atmaya çalışmıştı. Yeni bir başlangıcın ilk adımı olarak, artık sol kolunda da bir dövme vardı. Sağdakinin tam zıttı olarak, bir ay dövmesiydi bu.

Fakat saat neredeyse 22:00'dı. Birazdan onun sesini duyacaktı. Tüm çabasına rağmen işte tam bir hafta sonra ona dönmüştü. Radyonun başında dakikaları sayıyordu.

"Günaydın ve iyi geceler millet. 88.12, LoneLee Fm'den hepinize merhaba. Ben yayıncınız Mark. Geçen haftaki güzel yayın sonrası bu konseptin beğenildiğine ve devam edilmesinin istenildiğine dair mektuplar aldım. Herkese çok teşekkürler. Fakat size söylemem gereken önemli bir şey var."

Donghyuck gerginlikle titredi.

"Bu radyo, yalnız hissedenlerin radyosuydu. Son kez, kendini yalnız hisseden biriyle -ki birçok dinleyicinin böyle hissettiğini biliyorum- yayını sundum ve sizlere aslında fiziken yanınızda olmasam bile manen yanınızda olduğumu söylemek istedim. Bundan sonra da böyle olacak. Sesimi duymasanız ve yüzümü görmeseniz de her cumartesi Toronto saatiyle 09:00'da kalbim sizlerle olacak.

Sorduğunuz soruları duyar gibiyim.

Evet, gidiyorum. Bu son yayınımdı. Sebebi öyle güzel ve özel ki mutluluğumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Ben, evleniyorum."

Donghyuck gözlerini kapadı ve nefesini tuttu.

"Yalnız hissedenlerin başında gelmiş biri olarak, nihayet onu buldum. Şimdi de geriye kalan ömrümü onunla geçirmek istiyorum. Eminim sizler de bir gün malum kişiyi bulacak ve tamamlanmış hissedeceksiniz. Yalnız hissedenler radyosunun dinleyicilerine, bir gününü benimle yayına ayıran sevgili dinleyicime ve hiç konuşma fırsatı yakalayamadığım tüm herkese selamlar. Bugüne kadar beraber olduğumuz için ve ilginiz için tüm samimiyetimle teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın, millet.

Asla unutmayın ki en yalnız hissetiğiniz anda bile bütünüyle yalnız değilsinizdir. Çünkü birileri daima sizi kalbinde taşıyacaktır. Bazen küçüklükten kalma bir dost, bazen de her cumartesi dinlediğiniz bir radyo yayıncısı."

O geceden sonra Donghyuck, bir daha asla radyo yayınları dinlemedi. Üçüncü yılda Renjun ve Jeno evlendi, yedinci yılda büyükannesi öldü, Donghyuck da masabaşı bir işe girip kendi düzenini kurdu. Ne yazık ki kalbine kimseyi alamadı. Ona söylemeyi umduğu iki kelime, dilinin ucunda kaldı.

88.12 frekansına ayarlı fakat daima kapalı olan eski radyo da, büyükannesinin porselen fincan takımlarının yer aldığı vitrinde tozlanmaya bırakılmıştı.

\\\

bu minifici yazmaya başlama sebebim olan ve bana ilham veren albüm "adult contemporary"i dinlemenizi öneririm. okuduğunuz için teşekkürler, kendinize iyi bakın.

ve unutmayın ki en yalnız hissettiğiniz anda bile bütünüyle yalnız değilsinizdir.

adult contemporary, markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin