Bölüm 1: Ait Hissetmemek

723 45 56
                                    

Okuyan herkese, merhaba...
Okumaya başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.
260920

Yazım yanlışlarım olursa şimdiden özür diliyorum.

Umarım beğenirsiniz.
Oy verir ve yorum yaparsanız sevinirim.

İyi okumalar :')

📮

Sevgili N,

Hayatımda çok bir değişikliğin yaşandığını düşünüyorsan ne yazık ki yanılıyorsun. Son bir aydır yaşadığım tek değişiklik on ikinci sınıfa başlamak oldu.

Artık son sınıfım ve neyi nasıl yapacağım konusunda endişelerim var. Aslında tıp okumak istiyorum ama yapabilir miyim bilemiyorum o yüzden aklımda bir şey daha var. Sosyoloji. Sence ne yapmalıyım?

Bunu sana sormamı doğru bulmayacaksın ama ben benim işte, kendi başıma verdiğim kararlardan hep korktum. Babam sürekli bu özelliğimin amcama çektiğini söyler.

Bir de saçlarımı kestim. Annem kesmemem konusunda çok ısrarcıydı ama beni bilirsin, her sene okula başlamadan önce mutlaka saçlarımı kısaltırım.

Boşluğa düşmüş hissediyorum. İnsanın verdiği kararlar nasıl da büyük etkiler yaratıyor hayatta. Hem de sadece kendi hayatında değil, başkalarının hayatlarında da etki bırakır bu kararlar. Belki de bu yüzden korktum hep. Kendimi geçtim, başkalarına zarar vermekten korktum.

Düşünüyorum da; eğer bu devirde doğmasaydım neler yaşardım kim bilir. 1800'lü yıllarda doğduğumuzu düşünsene. Nasıl da naif, nasıl da kalp kırmaktan korkan bir devir. Şu yaşadığımız yıllara bakınca dümdüz bir hayal kırıklığı kaplıyor yüreğimi.

Amaçsızız. Yaşamak için yaşıyoruz yalnızca. Kendimize bir faydamız dokunmuyor ki başkasına dokunsun. Küçük bir yardımdan dahi aciz bu devir.

İhtişamı fazla geldi bana belki de. Öyle bir ihtişam ki çünkü bu, sahteliği yanında elmas diye taşıyor.

Ait hissetmiyorum işte. Olmuyor.

Başını şişirdim değil mi? Sesimi duyurmadan yapabiliyorum bunu. Sahi nasıl hayal ediyorsun sesimi?

Herneyse uzatmayacağım çünkü bence asıl mevzular sende. Kardeşin doğdu mu? İsmini ne koymaya karar verdiniz? Lütfen beni merakta bırakma ve hemen yaz. Heyecanla mektubunu bekliyor olacağım.

Sevgilerle,
Mektup arkadaşın Sim.

~

Mektubumu siyah renkli zarfın içine koyup bembeyaz, üzerinde taç figürü olan pulumu da zarfa yapıştırdım.

Sanırım öncelikle neler döndüğünü anlatmam gerekiyor. Sekizinci sınıfta girdiğim depresyon yüzünden endişelenen ailem beni bir psikoloğa götürdü. Birkaç seanstan sonra ise sevgili psikoloğum Jale Hanım depresyonun yanında aynı zamanda sosyal anksiyetemin de olduğunu ve bunu aşmak için kendime bir mektup arkadaşı bulmamın yararının olacağını söyledi.

İstemeseydim eğer tabii ki yapmak zorunda değildim ama ben fazlasıyla heveslenip annem aracılığıyla kendime uzaklardan bir mektup arkadaşı buldum. Aslında çok da uzaklardan değil. Ben Ankara'dayım, o İstanbul'da.

İsmini bilmiyorum. N'le ilk mektuplaşmaya başladığımızda bazı kurallar koyduk ve yaklaşık beş yıldır da bu kurallara uymaya devam ediyoruz.

Yalnızca beş kural.

Kural 1: İsimlerimizi sormak yok.
Kural 2: Cinsiyetlerimizi sormak yok.
Kural 3: Fiziksel özelliklerimizi sormak yok.
Kural 4: Bildiğimiz bilgilere dayanarak araştırma yapmak yok.
Kural 5: İki aydan fazla cevapsız bırakmak yok.

Hepsi tek tek bizim için oldukça önemli kurallar olsa da en önemlisi her zaman kural 5 oldu. O kural bizim için öyle önemliydi ki, iki ayı bir gün bile geçirsek deliye dönebilirdik. Korkup, endişelenirdik. Bu yüzden kural 5'i asla hafife almadık.

Tahminlerimiz yüzünden kural 2 ve 3 esneklik gösterebiliyor ama bunun hakkında konuşmayız.

Tahminlerden bahsetmem gerekirse eğer bir tek N'in erkek olduğunu düşündüğümü söyleyebilirim. Onun haricinde pek bir şey bilmiyorum.

Muhtemelen o da benim kız olduğumu biliyordur. Asıl önemli olan bunun mektuplarımıza bir etki etmemesi.

İstediğim yere vardığımda mektubumu postaya verdim ve bana haftalar sonra nasıl geri dönüş yapacağını düşünmeye başladım.

Satırlarımız Geçmişe İlikliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin