Selaaam! 🖐️
Bir ricayı kıramadım ve dayanamadım. Aklımda hemen senaryolar oluştu. Fakat şunu söylemeliyim, diğeri kadar uzun tutmayacağım.
Ayrıca şunda anlaşalım; lütfen ölü okuyucu olmayın, yorum yapmaktan çekineniniz varsa öyle bir şeye HİÇ gerek yok. Ben buradayım, beni yalnız bırakmayın ve oy vermeyi de unutmayın lütfen 🙏 Yorumlarınız bana şevk veriyor. Profilimi de takip edebilirsiniz 💐
Keyifli okumalar!
_________
🎬
ACTİON!"Yaa çen bıcı bıcı mı yaptın? Temiz kıj mı oldun?"
Elimdeki havlu ile yatağa yatırdığım kızımın saçlarını kurularken, neredeyse hepsinin çıktığı minik dişlerini göstererek vıcır vıcır gülüyordu. Tam tamına yemelikti.
"Seni yerim ben, yerim!"
Küçük bedenini havluya sarıp kucağıma aldığım vakit elini ağzına sokuyor ve ıslak ellerini boynuma, saçıma sürüyordu. Ama en ufak tiksinmiyordum. Bu sırada zil çalmış ve çok geçmeden Jungkook kapıya gelmişti.
Düz bir surat ifadesiyle ayakkabılarını çıkartıp, başı eğik bir şekilde elindeki market poşetlerini içeri koyduğunda, henüz kucağımdaki meleği görmemişti.
"Hoş geldin babası!" deyip kızımın bir elini kaldırdım ve el salladım.
Bakışlarını anında kaldırıp kocaman güldü ve kapıyı kapatarak yanıma geldi.
"Kızım! Özledin mi babayı?! Mi Hi!"
Mi Hi küçük elleriyle Jungkook'un bir parmağını kavramış ve her zamanki gibi gülüyordu. Babasını fazlasıyla seviyordu ve onu görünce şekilden şekile giriyordu. Jungkook havlu ile beraber Mi Hi'yi kucağına alırken yerdeki poşetlere baktım.
"Özledi tabii. Ekranda seni görünce ekrana yapıştı, görmen lazım çok komikti." dedim kahkaha ile gülerek.
"Öyle mi kızım? Çok mu özledin?" derken burnuna, yanaklarına sulu sulu öpücükler konduruyordu. Mi Hi ise, sanki babasını anlıyormuşçasına tükürüklerle gülüyor ve tıpkı babası gibi, gülünce gözlerinin yanları kırışıyordu.
Ben de bu sırada poşetleri karıştırıyordum. "Taze yosun almadın mı? Yazmıştım ama..."
Dikkatini bana verip poşetlere baktı. "Almıştım, diğer poşettedir."
"Tamam gördüm." dedikten sonra poşetlerin hepsini mutfağa taşıdım ve tekrar Jungkook'a döndüm.
"Ver de giydireyim, üşümesin."
Mi Hi'yi kucağıma aldığımda, Jungkook eğilerek alnıma küçük bir öpücük kondurdu. "Hoş buldum güzelim." dediğinde gülümsedim ve odaya girdim. O da peşimdeydi.
Mi Hi'yi yatağa yatırıp önce bezledikten sonra zıbınını giydirirken sordum. "Akşam yemeğe kalacak mısın?"
Düğmelerini açmış olduğu gömleğini çıkarttı ve dolabından bir tişört çıkarttı. "Evet bugün evdeyim. Yarın sen de şirkete geçecek misin?" diye sordu bol kaprisini giyerken.
"Hmmm..." diye onayladım. "1 haftalık dinlenme sürem bitti. Artık orada olacağım."
"Mi Hi de gelecek mi yine?" dedi yatağa otururken.
"Gelecek babası. Orada yanımda uslu uslu oturacak değil mi kıjım?" dedim Mi Hi'yi kucaklayıp sıkarken.
Sonra onu yatağa bırakıp havlusunu astım ve ortalığı biraz topladım. "Çok aç mısın? Yoksa akşamı bekleyelim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -2- [JJK] TR ✔️
Fanfiction[Tamamlandı] "Lütfen..." dedim sulu gözlerimle koyu irislerine bakarak. Bakışları bir türlü yumuşamıyordu. "Lütfen beni sensizlikle cezalandırma, yalvarırım." _________ Not: Komorebi'nin ikinci kitabıdır. Önce birincisini okumanızı tavsiye ediyoru...