9. Bölüm 👣

899 55 14
                                    

_______

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______

"Jungkook?" Umit barındıran gözlerimi diktim ifadesiz gözlerine.

Ayakkabılarını çıkartıp yine yüzüme bakmadan yanımdan geçip gittiğinde kapıyı kapattım. Önce Mi Hi'nin odasından hafifçe kafasını içeriye soktuktan sonra sırtındaki sırt çantasını eline indirdi ve yatak odasına yöneldi. Ne yaptığını büyük bir dikkatle inceliyordum. Peşinden odaya girdiğimde dolabını açmış ve içine bir kaç kıyafet koyuyordu. Telaşlandım, yine gidecekti.

"Nereye?" Sesim panikli çıkmıştı. Cevap vermeden işini bitirip çantasının ağzını kapattı ve tekrar sırtına attı çantayı.

Odadan çıkıp içerideki ayakkabı dolabına yöneldi ve kapağı açarak göz gezdirmeye başladı.

"Nereye dedim Jungkook?"

"Siyah bağcıklı beyaz spor ayakkabım nerede? Seninle aldığımız." dedi bana bakmadan.

Burnum sızladı, beni saymıyordu. "Beni yok mu sayıyorsun şimdi de?"

Omzunun üzerinden bana baktı. "Bir yere gitmiyorum Young, eşya lazım oldu. Şimdi nerede olduğunu söyle." dedi sert çıkan sesiyle.

"Üst tarafta." dedim sıkıntılı bir nefes vererek.

Ayakkabıyı bulunca, kapıyı açarak yere attı. Sonra hole bıraktığı çantasını almak için tekrar içeriye girdiğinde önüne geçtim ve bileğinden tuttum. Çantayı almadan dikleşti ve kafasını başka tarafa çevirdi. İnatla ona baktım.

"Jungkook bırak o çantayı, içeriye gel konuşalım, lütfen."

"Çekil Young." dedi sadece. Sonra tekrar çantasını alıp kapıya döndüğünde yine önünü kestim. Göz yaşlarım dışarı çıkmak için birbiri ile yarış ediyordu.

Ellerimi göğsüne koydum ve kafamı eğdim. Ağlıyordum.

"Lütfen..." dedim sulu gözlerimle koyu irislerine bakarak. Bakışları bir türlü yumuşamıyordu. "Lütfen beni sensizlikle cezalandırma, yalvarırım." Hıçkırdım. Tişörtüne tutundum ve ellerimi sıktım. "Gitme ne olur."

Göğsü yavaşça inip kalktı ve burnundan uzun bir nefes verdi. "Young çekil."

Kapıya çıkıp hızlıca ayakkabılarını giymeye yeltendiğinde göz yaşlarım şarıl şarıl akıyordu. Resmen gidiyordu, ona gitme dediğim halde gidiyordu.

Çıplak ayaklarımla zemine bastım ve dizlerim üstüne çökerek bacaklarına sarıldım.

"Jungkook ne olur gitme! Yalvarıyorum! Bak sana yemin ediyorum bir daha hiç bir şey saklamayacağım senden! Sana güveniyorum da lütfen böyle yapma!"

İnce hırkam omuzumdan aşağı kaymış, hatta askılarım bile yine yerinde değillerdi. Yakarışlarım binada yankılanırken, ne kadar gücüm varsa tuttum bacaklarını. Kurtulmaya çalışıyordu ama bütün vücudum ile sarılmıştım.

KOMOREBİ -2- [JJK] TR ✔️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin