_______"Jungkook-" deyip bir adım ona doğru gitsem de beni duyduğu falan yoktu. Dudaklarımı dişledim ve yine onun telefonundan, gruptan üyelere hemen kafeteryaya gelmelerini yazıp arkasından gittim.
Jungkook sıvadığı kolları ile hala kafası eğik olan Ji Hoon'un masasına öyle bir vurdu ki, az kalsın telefon elinden düşecekti.
"Ne oluy-" demeye kalmadı ki, Jungkook gözü dönmüş gibi onu yakalarından tuttuğu gibi kaldırdı ve yüzüne okkalı bir yumruk indirdi. Herkes buraya toplanmış, hatta ne ara buraya geldiklerini anlamadığım Gfriend grubu bile köşede olanları izliyorlardı.
"Şerefsiz!" diye bağırdı Jungkook. Hatta kükredi. Ji Hoon geriye doğru sendelerken eliyle burnunu tutuyor, bir yandan kaşlarını çatıyor ve Jungkook'a öldürücü bakışlar atıyordu fakat pek etkili olduğunu söyleyemezdim. Jungkook hızını alamayıp çevik bir hareketle tekrar ona atıldı ve kollarından tutarak diziyle karnına, çenesine defalarca vurdu. Ji Hoon ise yere düşmemek için savaş veriyordu.
"Delirdin mi sen?!" diye bağırdı Jungkook'a doğru. "Ne yaptığını sanıyorsun manyak herif!"
Olduğum yere çivilenmiştim. Hareket edemiyordum. Jungkook dişlerini sıkarak Ji Hoon'un yakalarından tutup üzerine yürüdü ve sırtını sertçe duvara vurdu. "Karıma taciz mesajları atan sen değil misin şerefsiz herif!" diye kükredi yüzüne doğru. Bağırmak aşağı kalırdı.
Ji Hoon kandan dolayı kırmızı olan dudaklarını pişkince yukarı kıvırdı ve karşıya baktı. Bu yüz ifadesi kabul ettiği anlamına mı geliyordu?
"Sonunda köfteyi çaktın ha?" dediğinde ağzım aralandı ve elimle ağzımı kapattım. Etraftaki insanlar korkularından köşeye sinmişti. Üyeler gelmeden önce, yok muydu bunları ayıracak adam akıllı biri?
Ji Hoon ciddi bir ifadeyle yakasındaki ellerden sertçe kurtuldu ve Jungkook'a yumruk atmaya kalkıştı. Gözlerimi bir anlık yumarak tekrar açtım. Jungkook, Ji Hoon'un kaldırdığı kolunu havada kaptı ve diğer yumruğunu da karnına geçirdiğinde, Ji Hoon karnını tutarak geriye sendeledi. Burada suçlu o iken, el kaldırmaya nasıl cüret edebiliyordu?
"Ne oldu Jungkook-shi? Karına senden başkası bakamaz mı? Ne yapacaksın? Paketleyecek misin kızı?" derken pişkince sırıtıyordu. Gerçekten de oydu ve bu iğrençti. Bir de utanmadan itiraf ediyordu.
"Bak hala konuşuyor-"
Önüne geçtim ve yumruk yaparak kaldırdığı kolunu tuttum. "Jungkook! Tamam! Lütfen Dur!"
Gözleri bir anlığına normale dönse de, kolunu yavaşça indirdi ve kaşlarını çattı. Demese de anladım. 'Ben sana gelme demedim mi?' diyordu. Sonra bakışlarını arkaya çevirdi ve tekrar korkutucu haline bürünerek beni arkasına aldı.
"Senin var ya ben-" deyip yumruğunu yeniden kaldırdı ve kaşla göz arasında yüzüne indirdi. Bu sırada kafeteryaya giriş yapan bir kaç üye yanıma geldi telaşla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -2- [JJK] TR ✔️
Fanfiction[Tamamlandı] "Lütfen..." dedim sulu gözlerimle koyu irislerine bakarak. Bakışları bir türlü yumuşamıyordu. "Lütfen beni sensizlikle cezalandırma, yalvarırım." _________ Not: Komorebi'nin ikinci kitabıdır. Önce birincisini okumanızı tavsiye ediyoru...