Kapı yavaşça açıldı. Hafifçe aralanan kapıdan, Ron'a doğru bakan bir çift mavi göz belirdi. Sonra kapı ardına kadar hızla açıldı.
Arkadan, "Beni bekle, sakın açma!" diye bir ses duyuldu. Bu abisi Bill'in sesiydi.
Fleur, etrafa hızlıca bakıp Ron'u hemen kapıdan içeri soktu. Ron daha ne olduğunu anlayamadan Fleur ona sarıldı.
"Ron," dedi sevinçle. "Öyle uzun zaman geçti kiy!"
Arkada duran abisi Bill, ne olduğunu anlamak istermiş gibi kaşlarını çattı.
Fleur kollarını Ron'dan çektikten sonra sevinçle Bill'e döndü. "Gö'üyoğ musun, koğkulacak bir şey yok demiştim sana!"
Bill hiç ifadesini bozmadan Ron'a bakmaya devam etti, Ron ne diyeceğini bilemez halde, bakışlarını kaçırıp, başını öne eğdi. Öyle suçluluk duyuyordu ki, kimsenin yüzüne bakmak dahi istemiyordu.
"Elin miy kanıyo'ğ senin!" dedi Fleur bir anda. Ron yavaşça çaputla sarılmış eline baktı. Fleur'un gözünden hiçbir şey kaçmıyordu, o söylemese çoktan unutmuştu bile. Buraya gelmeden birkaç gün önce küçük bir çaputla iki parmağını özensizce sarmıştı, haliyle çaputta kurumuş kan izleri vardı.
Elini avcuna alıp dikkatlice bakan Fleur'a önemli bir şey olmadığını söyleyip elini çabucak geri çekti. Sesi fısıldar gibi cılız çıkmıştı.
"Kan ku'umuş, bu sa'dığın şeyi çıka'tmak lazım." dedi Fleur. "Otuğ şöyle," diyerek kenardaki masayı gösterdi.
Fleur yukarı kata çıkarken Ron kıpırdamadı. Ne gösterdiği yere oturdu ne de tek bir laf etti. Sanki abisinin onayını bekliyor gibi çekine çekine duruyordu.
Sandalyenin çekilme sesi duyulunca, Ron, oraya doğru baktı. Abisi Bill sandalyeye çoktan oturmuş, onun da oturması için yanındaki sandalyeyi hafifçe geriye doğru çekmişti. Yavaş adımlar atarak abisinin yanına oturdu. Hemen oyalanmak ister gibi, masanın üstüne koyduğu eliyle parmağındaki çaputları çekiştirmeye başladı.
Bill başını yavaşça eğdi. "Ne olduğunu anlatacak mısın?"
Kızmıyordu, hatta sorgular gibi de değildi sesi, gayet anlayışlı bir şekilde yüzüne bakıp yumuşak sesiyle ona soru soruyordu. Aynı küçüklükte olduğu gibi, bu Ron'u yine rahatlattı. Bu zamana kadar ona en iyi davranan abisi hep Bill olmuştu. Küçükken Fred ile George ona bütün kötü şakaları yaparken aralarında en sevilmeyen kardeş olarak görürdü kendini. Charlie bile bazen onların yaptıkları şakaları komik bulurdu. Percy de Ron gibi dalgaya alınırdı, o ne kadar abilik yapmaya çalışsa da, en sonunda onlardan bıkıp odasına kapanır, genellikle tek başına zaman geçirirdi. Bill ise en büyük abileri olduğu için daha korumacı ve biraz daha aklı başındaydı. Okul olmadığı zamanlarda Ron'u koruyan ve ilgilenen o oluyordu. Bir keresinde, Ron küçükken, Fred ve George ona dilde delik açan bir Asit Pop verdiklerinde annesi Molly çılgına dönüp ikizleri süpürgeyle pataklarken abisi Bill onu sakinleştiren kişi olmuştu. Neyse ki basit birkaç büyüyle dilini iyileştirdiklerinde, Bill onun göz yaşlarını silip kucağında oturtturmuş, asasıyla birkaç büyü gösterip kendine hayran bırakmıştı. Hatta birlikte satranç bile oynamışlardı.
Ron yine aynı o günkü gibi gözleri ıslak bir şekilde abisine baktı. Ona Hortkuluk'u asla anlatamazdı. Bu bir sırdı.
"Yapmamam gereken bir şey yaptım," dedi Bill'e. "Onlardan ayrıldım. İstemeden..." Ron gerçeği ona anlatmadan asıl olan şeyi ancak bu şekilde dile getirebildi. "Onları tekrar bulamam, ne yapacağımı bilemiyorum, abi. Buraya gelmeden önce birkaç gün başka yerlerde saklandım. Aslında ilk sana gelmek vardı aklımda ama... korktum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deluminator » ron weasley
Hayran KurguDumbledore, Ron'un hep geri dönmek isteyeceğini bilmiş olsa gerek...