Kısa bir bölümle tekrar merhaba...
İyi okumalar. Bu arada bu bölüm 8 mart ve 9 mart arasındaki gecede geçiyor. Yani Yoongi Beyimizin doğum günü. Yine yoona yazdım ehehehe.
Saygılar efenim...
* * * *
Lina elindeki uzun zinciri yukarı kaldırıp, ucundakileri göz hizasında tuttu. Yerde yatağına yaslanmış bir vaziyette oturuyordu. İki gümüş rengi halkalar, kendi eksenleri etrafında dönüyorken, Lina da hipnoz olmuşcasına izliyordu.
-Off Soobin.
Ezmer kız, Soobin ile konuşmasını anımsadı.
"İki taraf da inat ederse sonsuza kadar kuruyorsunuz artık. Yoongi oppanın başka bir kızla çıkmasına gönlün razı gelecek mi? Ya da evlenmesine? Bak adamın da gururu var o kadar koştu peşinden. Ama bir yere kadar gururunu kenara koyar insan. Yediremeniştir ki. Ama o da seviyor. Sen ondan rahatsız olma diye odasında bile kalmıyormuş."
-Odasında neden kalmıyor ki? Adım seslerini özledim.
Zinciri eline bıraktı. Klipsini açıp, zinciri çekerek yüzüklerin elinde kalmasını sağladı. İki ince yüzüktü, çok anlaşılmamak için birbiri ile aynı olmasa da takımlardı. Kendisininki hafif burmalı gibiydi. Yoongi'ninkine göre biraz daha kalındı. Yoongi'ninki ise daha ince düz bir yüzüktü. Fakat üst kısmında değil, yan kısımlarında sanki diğer yüzüğün burma kısmı iz yapmış gibi oynamalı desen vardı. Lina bu yüzükleri görünce bir cesaretle almış, fakat daha sevgililerken bile vermeye cesaret edememişti.
-Nolur ki bi gidip konuşsam? Soobin haklı. Sonuçta onun da gururu var.
Dese de cesareti yoktu. Yaslandığın yataktan yere doğru kaydı oflayarak. Yerde yatıyorken tavanı izliyordu. Yumruğunu kaldırdı havaya tehditvari bir şekilde.
-Ölmek mi istiyosun Yoongi?
Yumruğunu indirdi. İnindeki yüzükler den kendi için olanı yüzük parmağına taktı. Diğerini de orta parmağına taktı. Elini havaya kaldırıp hayal etti.
-Acaba onun kemikli elinde nasıl durur?
Sonra yan yatıp boydan olan camdan yansımasını baktı. Akşam olduğu için cam ayna gibi gösteriyordu. Lina bir süre yansımasını acizliğini izledi. Kendini toplaması gerekiyordu. Yoksa hayatının zindandan farkı olmazdı ki zindana dönmeye başlamıştı bile. Telefonunu el yordamıyla yatağın üstünde arayıp bulduğunda, ekranını açıp saate baktı. Ekranın ışığı çok parlak geldiği için önce gözlerini kırpıştırır daha sonra telefonu kilitleyip tekrar yatağa attı. Saat 23.34'tü. Hemen ayaklanıp 5 dakika süren bir duş aldı. Dişlerini fırçaladı, saçlarını kuruttu, makyaj yapsam mı diye hala bşraz buğulu olan aynaya yaklaşıp, yansımasını baktı.
-Rimel sürüp hafif ruz sürsem iyi olur.
Saati kontrol etti. 47 geçiyordu. Eli ayağına dolandı yerdeki çantasının kulpuna takılıp düştü kendini sırt üstü çevirip yine düşüncelere daldı.
-Napıyorum ben?
Sorgulayışı kısa sürdü. Çünkü ne yaptığından emindi aslında. Yerden hızlıca kalkıp, dolabına gitti. Eli bir elbiseye gittiğinde geri çekti. Siyah bir kot alıp giydi üzerine salaş bir atlet geçirip, onun da üstüne gri bir sweat giydi. Yüzükleri masasının üstünden alıp zincire geçirdi tekrardan, onu da boynuna taktı. Saate bakıp, telefonu arka cebine sıkıştırdı. Gece yarısına hala 3 dakika vardı. Koşar adımlarla dışarı çıkıp merdivenlere yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Violet Flame 🌈Bighit's New Girl Group (with BTS)
UmorismoHayallerin, hayal kalacağı Yine de cümlelerin fazlasıyla gerçek olduğu bu Dünya'da Neden cümlelerimizi sizinle paylaşmayalım ki? 3 deli bir araya gelirse ne olur? 2 deliyi de kendi işlerine alet ederek 5 kişilik bir menekşeye dönüşürler. Olan biten...