8.kaçamamak

15 2 1
                                    


Sedat'ın beni içeri çekmesiyle kendime gelmiştim içeri girdiğimde uzun dar koridordan geçip içeri girmiştik.

Geniş bir odaya girdiğimizde içeride tanımadığım insanlar vardı hepsinin gözü bana dönmüştü odaya girer girmez.Oda da iki tane üç kişilik koltuk iki tanede berjel vardı, duvarlar sarı renkti ama çoğu yer dökülmüştü kapının yanındaki duvar da ise kahverengi bir vitrin, vitrinin içinde bir sürü tabak bardak gibi şeyler vardı ve eski bir televizyon vardı.
Ben ayakta boş boş etrafı incelerken Sedat koltuğa oturup "gelsene Elena otur, evet bu da görev arkadaşımız Elena." demişti.

Koltukta oturan hafif kilolu kız "tanışalım bakalım bende sıla" demesiyle ona döndüm hafifçe gülümsemiştim, diğerleride isimlerini söylemişti. Sıla'nın yanında oturan Aremdi, Egemen'in yanında oturan Emirdi. Ne gerek vardı ki bitmişti herşey işte, sedata dönerek onu ara bitti görev işte başardım dedim .

Sedata baktığımda yüzü umutsuzca bakıyordu yeter di demi ama bu kadar sabrettiğim yapmıştım da görve dedikleri şeyi.

Egemen bana dönerek "hiçbir şey bitmedi daha yeni başlıyor görevi tamamlayamadın ben gelmesem ne yapmayı planlıyordun " tok sesiyle bir solukta konuşmuşdu . Sinirlenmiştim hemde çok ve sinirlenince gözlerimin dolmasından yüz binlere nefret ediyordum . Ayağa kalktım ve derin bir nefes almıştım " o zaman kıraçı bir kere görmeme izin verin ,kıraçı görmeden ne birşey yaparım ne de sizinle gelirim." Kimseden tek bir kelime bile duymamıştım kimse tepki vermiyordu. "İyi peki benden bu kadar" diyerek çıkışa doğru hızlı hızlı yürüdüm kapıyı açtım çıktım ama nereye nasıl gideceğimi bile bilmiyordum . Bi an nefesim kesildi başa dönmüş gibi hisediyordum .

Bir kaç adım adım atmıştım ki arkamdan birini beni döndürüp yanımdaki arabaya sırtımın çarpması saniyelerini almamıştı. Sırtımın acısıyla gözlerimi kapatmıştım açtığımda EGemendi boğazıma yapışmıştı.
"Sencede bu kadar şımarıklık yetmedi mi gitmiyorsun hiç bir yere " ne kadar itmeye çalışsamda iri cüsesi buna izin vermiyordu. Bileğimden tutup arabanın içine resmen beni fırlatmıştı kendiside bindikten sonra arabayı çalıştırmıştı .

Dışarıdan hepsi bize bakıyor du sedata yalvaran gözlerle bakmıştım kurtarmalıydı beni kapıyı açmaya çalıştığımda kilitliydi.

Çok hızlı sürüyordu kemerimi takmıştım. Bir cesaretle "Nereye gidiyoruz "demiştim Eğer yüzündeki ifadeyi görseydiniz neden bir cesaretle dediğimi anlayacaktınız .

Tabi ki cevap vermemişti. Sadece "başıma bela ettiler seni "diye mırıldandığını duymuştum. Sonra camdan bakarak yaşadıklarımı düşünmüştüm çok değildi aslında her insanın derdi ,üzüntüsü vardı zaten olmasa insan mutluluğu huzurun değerini nasıl anlardı.

Bir sürü villanın olduğu site gibi bir yere gelmiştik . Evin kapısının önünde iki adamın olduğu eve girmiştik ve içeride de bir sürü adam vardı sanırım kormaydılar. Araba durduğunda "in" demiş ve kendi inmişti ama ben inmemekte ısralı olacaktım derken benim tarafıma gelmesiyle kapıyı açıp inmiştim ne yapacağı belli olmazdı manyağın.

Bileğimden tutup hızlı hızlı yürüyerek eve girmiştik ve yine hızlı hızlı bir merdivenden çıkmıştım bu topuklularla cidden inanamıyorum kendime halime bak birde düşündüğüme .

Bir odanın kapısını açıp içeri girmiştik ." Bundan sonra burda kalacaksın bu odadan dışarı çıkıp ayak bağı olmayacaksın o zamansız denen herifide kıraçıda unutacaksın "

Sendelemiştim "Bi .. bi dakka nasıl ya hayır kıraçı görmek istiyorum " koluna yapmışmış resmen ağlıyordum. Beni yere iterek odadan çıkmış ve kapıyı kitlemişti. Herşey boşa mıydı şimdi onca geçen sene onca katlandığım sene kıraç ona ne olmuştu işte kader buydu tahmin edemezdik ya da güvenemezdik sadece yaşardık ,yaşamak bambaşkaydı...

VUSLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin