peachy! falling for you (ft.mxmtoon)
"Demek Jeon Jeongguk'un odası böyle bir yer..."
Taehyung elleri ceplerindeyken odanın ortasında dikilmiş bir şekilde etrafına bakıyordu. Bir duvar sadece posterlerle kaplıydı, bir duvar albüm kapaklarıyla. Başını soluna çevirdi ve kocaman bir kitaplık gördü fakat içi olması gerektiği gibi kitaplarla değil, çerçevelerle doluydu. Arkadaşları, tanımadığı birkaç kişi ve anneleri vardı. İstemsizce oraya yaklaştı ve eline çerçevelerden birini aldı. Jeongguk, Hoseok'un sırtındaydı. Fotoğrafın çekildiği an kahkaha attığı çok belliydi, elinde bir kova tutuyordu ve fotoğrafın diğer yarısında sırılsıklam bir Jimin vardı, eh, yüzünde Taehyung'un her zaman şahit olduğu somurtkan-sinirli bir ifade vardı.
Dudakları kıvrılırken elindekini bırakıp diğer çerçeveyi aldı. Burada iki güzel kadının ortasındaydı ve o iki kadın Jeongguk'un yanaklarına ruj izi bırakmışlardı. Evin girişinde bu tür fotoğraflar olduğu için onların Jeongguk'un anneleri olduğunu anlaması zor değildi. Harikaydı. Rafları dolduran diğer çerçevelere bakarken düşündüğü şey buydu. Jeongguk'un sevgi dolu bir aileye sahip olması harikaydı.
"Güzel anılara sahipsin."
"Güzel anılarımdan birisin."
Duyduğu şeyle kaşlarını çatıp omzunun üzerinden Jeongguk'a baktı. Jeongguk kollarını göğsünün üzerinde kavuşturmuştu, bir omzunu krem renkli duvara vermişti. Gözleri Taehyung'un gözlerindeydi ve orada gördüğü şey tam olarak 'siktir oradan'dı.
"Tamam. Beni üzdün ama ben sana bakarken bile güzel bir anı biriktirdim. Bence..." Jeongguk düşünüyormuş gibi durdurdu ve gözlerini kısa bir an için tavana çevirdi. "Buna ne ad verilir bilmiyorum ama- Taehyung," Gözlerini yeniden Taehyung'un gözlerine indirdi. "Hayatımda öyle ya da böyle olmanı seviyorum. Bu ilk başta beni eğlendiriyordu, seni sinirlendirmekten bahsediyorum, sonra hırslandırdı, bir baktım ki üzdü ama şimdilerde eksik bir yapboz parçamı bulmuşum gibi hissettiriyorsun."
"Jeongguk..."
"Taehyung, yemin ederim," Söyleyeceği şeyi anlayarak onun konuşmasını engelledi. "Birazcık bile hak etmediğini düşünsem şu an odamın ortasında dikiliyor olmazdın."
Taehyung iç çekti. Jeongguk kendisinin aksine açık sözlüydü, aklından geçeni bir kez olsun düşünmeden dile getirebiliyor ve karşısındakinin ne hissettiğiyle ilgilenmiyordu. Bu Taehyung'u zorlayan en önemli şeydi. Ona, onun gibi davranmak istiyordu ama bu yaşadığı hayat yüzünden o kadar kolay değildi.
Konuyu değiştirmek için gözlerini tekrardan odanın içinde gezdirdi ve yatağın üzerindeki sarı sweatshirtü gördü. Rengi tatlıydı. "Hoşmuş," dedi sweatshirtü göstererek.
"Beğendiysen senin olabilir." Jeongguk'tan gelen yanıtla dudakları istemsizce büzüldü. "Tabii karşılığında sen de bana onlardan birini verirsen."
"Karşılıksız hediye diye bir şey duydun mu?" dedi gülerek.
"Elbette hayır," Jeongguk yüzünü tatlı bir ifadeyle buruşturup yatağına doğru ilerledi. "Karşılıksız hediye kerizler içindir. Ben birine hediye veriyorsam o kişi bana daha iyisini vermeli. Yoksa neden ona hediye vereyim ki? Sıfır kazanç." Eline sweatshirtünü aldı. "Bunu dün giymiştim, yıkamam gerekiyor."
"Gerekmiyor aslında," Taehyung mırıldandığında Jeongguk şakacı bir şekilde onun omzuna vurdu. "Aman Tanrı'm Taehyung..."
"Dedi güzel anılarımdan birisin diyen kişi-"
"Daha romantiğim," Jeongguk onun sözünü omuz silkerek kesti. Sonra gözlerini Taehyung'un üzerindeki yeşil sweatshirte çevirdi. "Eee veriyor musun?"