••Bölüm 1••

1.4K 197 27
                                    

Merhaba ben Ömür..Dış görünüşe önem vermeyen,içine kapanık,herkes gibi sıradan bir kızım işte..

3 yıl...Babam öleli tam 3 yıl oldu ve ben hala içinde bulunduğum bu boktan duruma alışamadım.

3 yıldır kaldığım akıl hastahanesinden az önce çıktım.Şu anda bir bankta oturmuş karşımda kavga eden küçük kız ve babasını izliyorum.Aynı zamanda da annemin gelip beni bir an önce buradan alması için bekliyorum.

Babam itfaiye şefiydi.3 yıl önce doğum günümde pastamı üflerken babamı aradılar ve göreve çağırdılar.O gün gitmemesi için çok ağlamıştım.O zamanlar 14 yaşımda olmama rağmen babam göreve giderken üzülmüştüm.


Pastamı üflediğimi görememişti."Geri geldiğimde seninle havai fişek gösterisini izliycez" diyerek gitmişti.


Bu havai fişek gösterisi diğerlerine göre özeldi.Daha uzun sürüyodu,aynı zamanda daha güzeldi. En önemlisi de dört yılda bir olmasıydı.


Öldüğünü öğrendiğimde ağlayamadım. Cenazesinde bile tuttum kendimi.

Belki dışarıdan görenler "Ne biçim kız sanki ölmesine sevinmiş, insan formaliteden de olsa üzülür" demiş olabilirler. Oysaki bilmiyorlar içimdeki büyük boşluğu.. Babasızlığın insana yarısı eksik hissettirdiğini.. Sözünü bile tutamamıştı.

Düşüncelerimi bölen korna sesi oldu. Valizimi elime alarak annemin arabasına doğru yürümeye başladım.


Çok lüks bir araba değildi. Zaten ne çok zengin, ne çok fakirdik.

Annem çok güçlü bir kadındı. Babam öldükten sonra bile benim aksine o dimdik kalabilmişti. Belki de ben öyle sanıyorum, bilmiyorum.

Ama her ne olursa olsun ona çok kızgınım. Ben hastahaneye yattıktan sonra altı ayda bir kere ziyaretime gelmişti. Hiç destek olmamıştı.

3 yıl boyunca kendimi yalnızlıktan boğuluyormuş gibi hissettim. Her gece sessizce ağladım. Hayatım belki çok iyi değil ama bundan sonra mutlu olmayı öğrenicem.

Valizimi bagaja koyduktan sonra ön koltuğa oturdum. Bir yandan kemerimi takarken, bir yandan da annemin sorusuna cevap veriyordum.

Annem " Nasılsın" diye sordu. İçimden kötüyüm 3 yıl boyunca 6 kere yanıma geldin. Bana hiç destek olmadın. Beni önemsemedin, kızını hiç mi merak etmedin diye bağırmak istedim. Ama kelimeler boğazımda takıldı sanki.


"İyiyim sen" diyebildim sadece. "İyiyim" dedi o da. Başka bişey konuşmadık, yol boyunca sessiz kaldım.

Arabada someone like you şarkısı çalıyordu. Adele nin sesini her zaman çok beğenirdim zaten.

Araba durduğunda etrafıma baktım. Burası bizim ev değildi. Karşısında durduğumuz evi incelemeye başladım. Dışı gayet hoş görünüyordu.

"Nerdeyiz?" dediğimde "İçeri geçelim konuşuruz" dedi.

Yürümeye başladığımızda aynı zamanda evin bahçesine göz gezdirdim. Köşede kocaman bi erik ağacı vardı.

Aklıma küçükken babamın anlattığı anı geldi. Annem bana hamileyken çok erik yermiş. Hatta babam benimle "O yüzden büyüyünce erik gibi yeşil yüzlü olucaksın" dediğinde " Ben yeşil yüzlü olmak istemiyorum" diye oturup bir saat boyunca ağlamıştım.

Yürümeye devam ederken küçük bir tebessüm yüzümü kapladı. Küçüktüm işte. Keşke o zamanlardaki gibi masum ve saf olabilseydim. Hiçbir şeyden haberi olmayan...

**

" Burası senin odan" odaya girdiğimde ilk dikkatimi çeken şey mavinin tonlarıydı.

Kendimi bildim bileli en sevdiğim renk hep maviydi. İlk okulda arkadaşlarım pembe kalemler alırken benimkiler maviydi. Farklı olmayı seviyorum. Hala öyleyim sanırım.

"Anlatacak mısın artık ?" annem bir süre bekledikten sonra konuşmaya başladı.

"Sen hastahaneye yattıktan sonra artık o evde kalmamam gerektiğini anladım ve taşındım. Şimdilik bunları bilmen yeterli." Sinirlenmiştim fazlasıyla.

" Nasıl yani o evi satın mı? Her şeyimiz o evdeydi. Geçirdiğimiz mutlu günler, ailemiz, anılarımız,babam..."

"Yeterr!!!" diye bağırdı birden. "Artık burada yaşıyoruz.Ben hayatımı kurdum sende alışsan iyi olur. O ev yok artık. Baban yok, öldü. Herkes ölür, zamanla unutursun ve hayatına kaldığın yerden devam edersin. 3 yıl boyunca yeterince üzüldün. Şimdi uyu dinlen, iki gün sonra okulun var."

" Nee, nasıl yani" bu sefer ben bağırmıştım. Annem sesini biraz yumuşatarak cevap verdi.

"Dediğimi duydun. İki gün sonra okula başlıyosun artık hayatını yaşamalısın." ardından cevap bile vermemi beklemeden odadan çıktı.

Avuç içime tırnaklarımı batırmaktan kanatmıştım. En nefret ettiğim huyumda buydu zaten. Sinirlendiğinde hep bunu yapardım.

Ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarı bıraktım.

Yatağının yanındaki gece lambasını açtım. Babam öldükten sonra hayatım kararmıştı.Bu yüzden karanlık benim tek korkumdu.

Kendimi yatağa atarak gözlerimi kapattım. Bir an önce uyuyup, bu günün bitmesini istiyordum. Başka çarem yoktu sanırım. Bu duruma alışmalıydım...

PROBLEMLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin