Bölum 10#Eğitim 4

107 13 0
                                    

3 hafta olmuştu buraya geleli 3 haftada zorlu egitimlere katlanmıştı, koşular, ağırlık kaldırmalar, değişik türden hayvanlarla savaşmalar, ara sıra char ile antremanlar ve meditasyon.
Meri 3 haftada ne kadar seviye atladığını bilmiyordu, char da ona söylememişti hiç.

Meri jean, lean, ve mirellayı hatırladı kalmon onlara 1 ay beklemelerini söylemişti. 1 hafta sonra 1 ay olacaktı, ama kalmon buraya bir daha hiç gelmemişti.
Meri hayatının sorgu dönemlerindeydi burada ne işi vardı, neden onca eziyete katlanıyordu. O anlatılan hikayeler gerçek miydi? Cehhenem lordu, cennet elçisi. Yaşlı dede hikayalerine benziyordu. Bu magara neydi içerisi sefa dışarısı cefa,
Magaradan cikar cikmaz kasvetli aura meriye diz cokmeye zorluyordu. Ama mağaranın içi bambaşkaydı ne kadar güzel ve ne kadar refah.
Ve aklının derinlerinden ses geldi.
Güç bunca zahmet güç içindi ve merinin bu gücü kazanması gerekiyordu.

Mağaradan çıktı karnını doyurup ayağına ağırlık bilyelerini bağladı. Her geçen hafta bilyelerin renkleri değişiyordu. 1.hafta beyaz iken 2.hafta mavi olmuştu 3.hafta şuan isen yeşildi. Artık ustası char le bilyeleri bir oyuğa bırakıyor meri kendisi ordan alıp takıyordu. Ustasını 3 gunde bir görüyor du onu kontrol edip ortadan kayboluyordu.

Meri koşuya başladı, koşusu ormanda bitmişti, bilyeleri ayağından çıkartıp char lenin verdiği 10x10 çapındaki kücük boy yüzüğüne attı. Hancerini eline aldı, yavaş  yavaş ormanda yürümeye başladı. Char le bugün hangi yaratığı göndermişti acaba. Çok  düşünmesine gerek kalmadan ağaçların arkasından 4  kollu yılan tıslayarak gelmişti. Buda char lenin gönderdiği yaratıklardan biriydi her gün meriye savaşması için hayvan  böylece savaş yeteneği güveniyordu.

Ayakları yoktu yılanın sürünerek hareket ediyordu ama vücudunun havada olan kısmında 4 adet kol vardı  kolların ucu bıçak gibiydi.
Yılanın boyu ise meriden biraz büyüktu genişliği ise 1 metre civarındaydı.

Meri 3 hafta boyunca hançerinin yeni keşfettiği özelliğini geliştirdi ve o tekniğe bir isimde verdi Hançer eli. Hançerin havada kendi kendine hareket etmesi yüzünden  ona bu ismi vermişti.

Hic beklemeden hancerini fırlattı "Hançer eliii" diye bağırdı. Yılan hançeri kollarıyla savunuyordu, hancer yılanın koluna çarpınca tekrar  merinin  eline gidiyor ve tekrar fırlatıyordu. Hancerin merinin elinden gidip gelmesi 2 saniye sürüyordu tekrar tekrar fırlatarak yılanın savunmasını deniyordu.

Yilan bir yandan hançeri savuşturuyor bir yandan yaklaşıyordu. Yeterince yaklaşınca kafasiyla meriye saldırdı zehirli dişler meriye giderken meri soluna yanına döndü ve yılanın kafası merinin solundan arkasina gitti, yılan tekrar saldırdı bu sefer meri sola gitti, yilan tekrar tekrar saldırdı meride surekli sag, sol yaparak atlatti zehirli dişleri.
Meri gözlerini kıstı dikatlice izledi yilan tekrar  saldırmadan hançerini sol tarafına fırlattı hancerini bu kes yılana değil sol tarafına fırlattı. Yılan tekrar  merinin soluna saldırdığında hançer ucarak geldi ve yılanın kafasını gövdesinden ayırdı.

Uhh bu kes çok  kolay oldu.  Meri üstünü çıkarttı ormandan geçen derede yıkandı üstünü tekrar giydi.
Ağırlık bilyelerini tekrar ayaklarına takarak mağaraya doğru koşmaya başladı.  Hem ağırlık bilyeleri hemde kasvetli hava onu cok yoruyordu, ama bunlarda eğitimin bir parçasıydı.

Mağaraya geldi ağırlık bilyelerini tekrardan çıkarttı bu sefer kolları için olan ağırlıkları aldı ve kaldırıp indirmeye başladı. 1200 kere kaldirmasi gerekiyordu onları. Dün 1100 iken bugun 1200 olmuştu, her gun 100 sayı ekleniyordu üstüne.

Meri bunuda bitirince hançeri eline aldı, karşısındaki hedef tahtasınına ardi adina hacerini fırlatıyor hancer geri geldiğinde tekrar fırlatıyirdu. Hançer eli adlı tekniğini geliştirmeye çalışıyordu. Bu teknik enerji harcamıyordu h ismini söylemeden bile çalışıyordu hatta surekli çalışıyor ve meriden giden birşey olmuyordu. O yinede  hançerin eli diye  bağırmaktan zevk alıyordu.

Yine haftalar geçmişti toplamda 2 aydır buradaydı ama içinde ustasına karşı bir sinir vardı onu hep fiziksel güçlendirdi hic büyü öğretmedi.

Bir gün meri yine ormandan geldi antrenmanlarını bitirdi, char le ile antreman günüydü bugün meri hancer ile charle ise bastonu ile savaşıyordu. 20 dakika sonra herzamnki gibi meri yeniliyordu.

"Yine yenildin meri ama sanki ufak bir gelişme var gibi" char le alaycı gulumsemesi ile bakıyordu yerdeki meriye.

Meri sinirle ayaga kalktı parmağından yüzüğü çıkartıp yere fırlattı.
"Tabiki yenilirim, bunca zaman hep fiziksel gücüm arttı hiç buyu öğretmedin bana, kalmon geldiğinde ona bak koşabiliyorum diyip 8 saat boyunca tum ormani koştuğumumu göstericem. Yoksa hancerin her firlatışımda elime geldiğinimi. Dünyayı koşarak ele geçiricem zaten değilmi."

Meri içindeki kanı kusmuştu mağaraya gitti ve sakinleşmek icin düşünmeye başladı.

Meri mağradan dışarı çıktı, yaşlı ustasını gördü bir taş parçasına oturmuş öylece gölete bakıyordu.
Meride bir süre ustasını izledi, maziye bakar gibi gölete bakıyordu. Uzun süredir orada oturuyor diye düşündü.
Yavaşça yanına gitti, "günaydın usta" diyerek selamladı char leyi. Ustasıda onu selamladı yanındaki taş parçasını işaret ederek oturmasını söyledi.
Meri ustasının yanına oturdu ve bekledi.

Char le söze girdi. "Bana kızgınmsın meri, bence kızgınsın sana kötü davranıyorum. Ama bunlar yüzünden seni sevmediğimi düşünme sakın. Ben seni senden daha iyi tanıyorum doğum anını bile hatırlıyorum, hatta ilk anne-baba dediğim anı bile hatırlıyorum.
Ben tam tamına 650 yaşındayım, sen doğduğun zaman 400 yaşlarındaydım. Sen şuan 250 yaşında olmalıydın, ama büyük savaşlar sonrası seni büyü ile dondurmak zorunda  kaldık ve seni kimsenin bilmediği boyutlara gönderdik.  14 yıl önce büyünün etki süresi bitti Ve sen dünyaya tekrar geldin. Düşmanların seni bulamasın diye sana kendimizi hiç göstermedik, ama bazı yardımlar ettik senin o hançerin çok değerli o sıradan bir hançer değil gücü gezegenleri aşıyor ama uyandıra bilirsen.

"Kaç kaç kaç ben kaç yaşındayım beni nabtınız.."meri kafayı yermişcesine sorular soruyordu. Char le meriye hak verdi bu konuda anlatılanlar kolay şeyler değildi. Merinin beyni yanmak üzereydi adeta, char le merimin omuzlarından tuttu ve salladı "kendine gel meri" meri trans haline girmiş gibi bir ileri bir geri giderek konuşuyordu .
"Babam iblismiş hahahaha, annem ise cennetten bilmem dıdısının dıdısymış puhaha, bu ihtiyardan beni kandırıyor. Buldular benim gibi enayiyi ordan oraya o geçitten bu geçide beyin kalmadı lan insanda. Dur dur dur dur bir dakika bunlar rüya tabi ya nasıl düşünemedim."

Meri kendine bir tokat atıyor gülüyor daha sonra kesin rüya canım diyor bir daha tokat atıyor böyle böyle devam ediyordu.

Char le sertçe meriye sesleniyor ama cevap alamıyordu. Meri bilinçsiz bir şekilde kendisine vurmaya devam ediyor ve kahkahalar atıyordu. Char le merinin kendisine tokat atmasına bir son vermek için kollarını tutmayı denedi, ama meri da hızlı davrandı ve kendini gölete attı. Char le merinin ne yaptığını anlayamadan meri dibe çekilmeye başlamıştı bile, char le merinin yüzmeye çalışmadığını ve bilincinin kapalı olduğunu görünce suya atladı. Meriye yaklaşmıştıki meri büyük bir hızla dibe çekildi, çevresi küçük olan bu gölette dibi sonsuz gibiydi gözükmüyordu.
Merinin dibe çekilmesiyle birlikte charle dışarıya atıldı. Su char leyi tükürmüş gibi fırlatmıştı. Char le olanlara şaşırmıştı ama elinden birşey gelmemişti nede olsa kutsal suydu.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Uzun zamandır girmirmiyordum uygulamaya. Ve o yüzden yeni bölümde gelmedi lütfen affedin beni :) telefon sıfırlanınca çoğu  şey kayboldu ama yeniden yazıyorum sağlıcakla kalın.

ÖLÜMÜN SESİ 'MERİ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin