Bölum 2#Başlangic

607 66 167
                                    

Ejder dişi krallığının dış kesimlerinde klan Malor şehrinde Meri adında bir genç vardı.

Meri kendini bildiğinden beridir sokakta yaşayan bir çocuk. Anne ile babasının ölümü bir muamma. Dantanı oluşturmayı başarmıştı ama hiçbir Gelişim yapmadı. Gelişim yapabilmesi için ne bir kitabı nede bir ustası vardı. Akademiye girebilirdi ama girmesi için ya 100 küçük altın vericek yada seçme sınavlarını kazanacak.

Açlığını pazar esnafına yaptığı yardımlarla geçirirdi. Pazar esnafı pis işlerini bedavaya sayılacak bir fiyatta hatta bazen karın tokluğuna meriye yaptırırdı. Ara sıra dükkan temizler yahut malzeme taşınmasında yardım eder veya avladığı canlıları pazar esnafına satar. Onlarda bunun karşılığında yiyecek veya 3-4 bronz verir.

*

Bir gün bu muameleden bıkan meri işleri büyütmeyi, bu sefil ezik hayattan kurtulmayı düşündü avdan biriktirdiği tüm parası cebinde idi 55 bronz vardı cebinde meri'nin. Bu sefer hana gitmeyecekti her ay yaptığı gibi bu ay parasını handa yatarak ziyan etmeyecekti. Çünkü aklı başına geldi, insanlar onu bir çöp gibi kullanıyordu artık sefil hayattan kurtulmak istiyordu,
artık pazar esnafina yardım etmek icin değil kendi için avlanacakti.

Pazar yerine yeni hançer almaya giden meri önüne kokuşmuş balıkların çıkmaması için tanrılara yalvarıyordu eğer parasını görürlerse meriden zorla almaya çalışacaklar dı ve kimsede buna karşı koyamayacktı.

Bu şehire göre ailesi zengin düzeyde olan. Kanguru loncasının liderinin oğlu Lumyang. Ailesinin güvencesiyle şehirde sıkı bir grup kurmuş güçsüz olanlara zorbalık ediyorlardı. Diğer soylu çocukları ile bir dayanışma içinde olan bu kötü grub kendilerine isim de vermişlerdi. BÜYÜK BALIKLAR(kokuşmuş balıklar) kendilerine böyle sesleniyorlar, ama meri kokuşmuş balıklar diyordu.

Büyük bir heyecan ile pazara doğru giden meri grubu görmüştü, yine bir köşede zorbalık yapabilecekleri avlarını bekliyorlardı. Meri görünmemek için adımlarını daha da hızlandırdı.

O sırada
grubtan birisi meriyi gözüne kestirdi bile.

"Hey lumyang bak bizimki gidiyor ne dersin?" Bunu diyen Kesroy du. Şehirde Lumyang ın ailesinden sonra zenginlik sıralamasında onlar vardı. Lumyang ile çıkar dostluğu kuran Kesroy meri'yi dikkatlice izliyordu.

Lumyang da dikattini meri'ye vermişti.
Uçacak gibi gidiyordu sanki, gözükmemek için hızlandırdığı ayakları hepsinin dikkatini çekmesini sağladı.

"İyide bunun yeri bu taraf değil ki çok nadir gelirdi bu bölgeye." Grubtan bir ses böyle söylemişti.

"Hadi o zaman gidip soralım ne dersiniz?" Kesroy sabırsızlıkla Meri'ye gitmek istiyordu, şuan bir avcı konumunda rakibini izliyordu hepsi.

Lumyang ın emri ile hepsi merinin etrafını sarmak üzere yerlerinden yarış yaparca bir hızla kalktılar.

İlk başta lumyang yetişti meriye.
Kafasına bir şaplak attı o sırada da diğerleri geldi.

"Nereye böyle at pisliği" çıkan ses hepsini kahkahaya boğmuştu

"Sen ne arıyorsun bıçakçıların burada senin yerin ahır değilmi" Lumyang ın bu alayı ile yine bir kahkaha tufanı kopmuştu.

Meri'yi burda ezikliyorlar ve hiç bir kimse onu kurtarmak için cabalamiyordu. Güçlü isen istediğini yaparsın. Herkes bunun farkında idi o yüzden hiç kimse onlara engel olamayacaktı.

ÖLÜMÜN SESİ 'MERİ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin